Terim, memleket muhterislerinin aynasıdır…
Fotoğraf: Envato
Siyaset sahnesinde uzun süre kalan memleket siyasetçileri ahalinin “hafızasızlığından” sonuna kadar yararlananlardan çıkıyor genelde. 91 yaşında ölen ve 50 seneden fazla aktif siyaset hayatında kalan Süleyman Demirel’in ünlü “Dün dündür bugün bugündür” kelamı, aslında bu yaklaşımın en güzel özeti.
Eh siyasette bu “hafızasızlıktan” faydalananların “başarıları” görülünce, medyada da, sporda da bu “hafızasızlıktan” yararlanmak isteyenlerin çıkmasına şaşırmamak gerekiyor.
Futboldaki “başkanlık” sisteminin tepesinde yer alan, “Türkiye futbol direktörü” unvanlı, kendinden menkul “imparator” Terim de ahalinin “hafızasızlığını” yıllardır kullanıyor.
Günlerdir başta Arda olmak üzere 6 futbolcunun neden Avrupa Kupasından sonra kadro dışı bırakıldıkları, neden Dünya Kupası elemelerinde 3 maç kazanamadıktan sonra kadroya alındıklarını tartışıyoruz. Milli takımda yaşanan bu son olaylarda da Terim yine “hafızasızlığa” oynama taktiğini kullandı.
Ancak bu sefer, “ne olduysa”, geçmişte Terim’e yönelik eleştiri yazamayan kalemler de susmamaya karar verdi. Herhalde güç dengelerinde değişmeler oluyor diyelim, esas konuya devam edelim ve biraz hafıza tazeleyelim.
Terim’in teknik direktörlük kariyeri, 1 senelik başarısız İtalya macerası sayılmazsa, aslında milli takım-Galatasaray arasında dönüp duruyor. 1990 yılında tek maç başında çıktığı milli takım deneyiminden sonra 3 yıl U-21’de çalışan Terim, 1993-96 döneminde yeniden milli takımın patronu olmuştu.
Oradan Galatasaray’a gelen Terim, meşhur “90’lı yıllarda”, dönemin önemli siyasal aktörleriyle kurduğu ilişkilerin de yardımıyla, 1996-2000 arasını kariyerinin en başarılı dönemi olarak geçirdi.
2000’de Milan ve Fiorentina deneyimlerinde o ilişkilerin fazla yardımı olmadı ki başarılı olamadı ve 1 senenin ardından memlekete geri dönüş yaptı, yeniden Galatasaray’ın başına geçti.
“90’lı yıllardaki” başarısını bir daha tekrarlayamayan Terim, 2004 yılının mart ayında Galatasaray’dan ayrıldı. Peki, “hafızası zayıf” ahalimiz o dönem Terim’in neler dediğini hatırlıyor mu?
“Artık veda ediyorum. Bu veda tekrar dönülebilecek bir veda değil. Galatasaray etiğinden öğrendiğimi uyguluyorum. Benim için tamamen bitmiştir ve artık dönüşü yoktur. Elbette Galatasaray’a hizmet için döneceğim ama teknik direktörlük ceketini astım. Türkiye’de teknik direktörlük yapmayacağım.”
Bu cümleler Terim’e ait.
Peki, Terim sonra ne yaptı hatırlıyor musunuz?
Teknik direktörlük ceketini asmadığı gibi, Türkiye’de teknik direktörlük yapmayacağım lafını da yedi.
Artık bir “Cemaat” operasyonuyla milli takımın başından uzaklaştırıldığı “açık” olan Ersun Yanal’ın yerine yine milli takımın başına geldi.
Kullandığı cümleler ise ahalinin unutma yeteneğine bırakıldı.
2009’da milli takımı bırakmak zorunda kaldığında, artık teknik direktörlüğü bıraktım demiyordu ama bu sefer yine ısrarla “Türkiye’de takım çalıştırmayacağını” beyan ediyordu. Sonuç, 2 senelik Avrupa takımı arayışı başarıyla sonuçlanmadı ki, bir daha “Teknik direktör olarak dönmem” dediği Galatasaray’ın başına 2011’de yeniden geçti.
Sonra bildiğimiz döngü tekrarlandı. 2 senelik Galatasaray macerasının ardından yeniden milli takımın başına geldi.
Ancak Terim, belli ki, bu son, Arda ve arkadaşları olayında stratejik bir hata yaptı.
Dünyanın hiçbir yerinde olmayan maaşları kazanmasını, “imparator” unvanını, kendi sportif başarıları nedeniyle zannetti. Dönemler değişse de, her dönemin güçlü siyasal aktörleriyle kurduğu ilişkiyi yanlış değerlendirdi, her muhteris gibi kifayetine bakmadı.
İspanya maçından sonra kadro dışı bıraktığı oyuncuları, ahalinin önüne yem olarak attı. Ne de olsa başarısızlık kendine ait olamazdı, ya medya, ya futbolcular ya da başka unsurlar hep suçluydu ama o adeta yanılmaz bir futbol “bilgesiydi”. Yersen…
“Şeref ve özür” üzerinden tartışmalarla geçen aylardan sonra, neymiş, Emre’den telefon gelmiş o da içine sinmese de affetmiş. Kendi jargonuyla konuşalım “geçeceksin bunları”. Bu defa “duvara tosladı” çünkü dönemin muktedirleri alışık olduğu gibi Terim’in değil, kadro dışı kalan futbolcuların yanında yer aldı.
Bakalım, döngü devam edecek, Terim’i kısa süre sonra Galatasaray’ın başında görecek miyiz yoksa artık döngünün de mi sonuna geldik?
Sonuçta, Terim’in kariyer hikayesi memleketin birçok kullanışlı kifayeti olmayan muhterisinin de hikayesini andırmıyor mu?
Yorum sizin…
- Rasim Ozan gitti futbol medyası temize mi çıktı? 30 Kasım 2017 00:15
- Fenerbahçeli medyayı deşifre edelim 16 Kasım 2017 00:26
- Cüneyt Çakır, Mete Kalkavan gerisi yalan… 25 Ekim 2017 23:01
- 'Yıldırım Demirören yeter' 05 Ekim 2017 01:21
- Ne etti la bu Aykut Kocaman size? 21 Eylül 2017 01:00
- Aykut Kocaman'a niye saldırıyorlar? 14 Eylül 2017 00:15
- Federasyon, Tribün Mühendisliği: Beleştepe, Göztepe, Konya... 24 Ağustos 2017 00:15
- Terim kovuldu sıra Demirören’de mi? 04 Ağustos 2017 01:01
- Terim ve Demirören'e sonsuz teşekkürler! 20 Temmuz 2017 01:00
- Futbola da adalet lazım 13 Temmuz 2017 00:15
- Arda Turan'a neden kızıyorsunuz ki? 15 Haziran 2017 00:30
- Şampiyonluklara seviniyor musunuz? 01 Haziran 2017 01:00