İstanbul’da bir güz masalı: Uluslararası kitap ve sanat fuarı
İstanbul’a yolu düşenler bilir ulaşımın ne denli güç olduğunu; özel araçlarla da toplu taşıma araçlarıyla da... Bu nedenle Beylikdüzü’deki İstanbul Kitap Fuarına gitmek, Anadolu yakasında yaşayanlar için bir kıtadan bir kıtaya, kentin farklı semtlerinde yaşayanlar için bir kentten başka bir kente yolculuğa çıkmak gibidir. Buna karşın, o zorlu yolculuğu tamamlayıp fuar alanına adım atar atmaz kitap fuarının ve sanat fuarının sunduğu zenginliklerle bambaşka bir dünyaya girdiğinizi duyumsar; çekilen güçlüklerin buna değdiğini, gelmeseydiniz eksik kalacağınızı düşünürsünüz.
Bu serüven, yaprakların sararıp kızardığı, ağaçların yaprak döküp çıplak kaldığı son yazlarda yıllardır sürmektedir. Bu yılki teması Felsefe ve İnsan olan 35. İstanbul Kitap Fuarı 12-20 Kasım 2016 tarihleri arasında gerçekleşiyor. Aynı mekanda eş zamanlı açılan Artist 2016- 26.
Uluslararası İstanbul Sanat Fuarının bu yılki teması ise Umulmadık Topraklar. Bu demektir ki, güneşin ışıklarını alıp gittiği, ülkemizin üstünü kara bulutların sardığı alacakaranlık günlerde kitapların ışıklı dünyasıyla buluşmak, sanatın sağaltıcı gücünü duyumsamak için daha iki gün var.
Her yıl olduğu gibi bu yıl da, felsefeden tarihe, edebiyattan bilime, çocuk kitaplarından gülmeceye binlerce kitap; imza ve söyleşi etkinliklerindeki onlarca yazar, sanatçı sizi beklemektedir. Şansınız varsa, bu yıl onur yazarı seçilen düşünür İoanna Kuçuradi ve sanatçı onur ödülü verilen Ressam Gülsün Karamustafa ile karşılaşabilirsiniz. Fuar alanında dolaşırken “Devam ediyoruz” sözünün arkasında duran Evrensel Basım Yayın standını, Yeni E Dergisi’nin evrensel yüzünü, nicedir hapiste tutulan düşüncenin simgeleşmiş adları Aslı Erdoğan ve Necmiye Alpay’ın kitaplarını dayanışma için imzalayan yazarları görebilirsiniz. Barış, demokrasi ve düşünce özgürlüğüne duyarlı yayınevlerinin stantlarında, birçok gazeteciyle birlikte tutuklanan Cumhuriyet Kitap Eki’nin Yayın Yönetmeni Turhan Günay’ın gülümseyen yüzüne bakıp; özgürlüğünün kısıtlanmasına karşın ne kadar çoğaldığını düşünebilirsiniz.
Artist 2016’daki galerilerde sergilenen yüzlerce tablo, sanatın düşündüren, onaran, çoğaltan gücünü duyumsatırken; Gravürist’in düzenlediği “Su Başında Durmuşuz” gravür sergisi savaşların, yoklukların yaşamak için ölmek pahasına başka topraklara, su kıyılarına savurduğu insanların varlığını anımsatır bir kez daha...
Fuar alanını tasasız gülüşleri ve coşkulu sesleriyle dolduran çocukların ayak izlerinden gidip çocuk ve gençlik kitaplarıyla, onları üreten yazarlarla; büyük bir özveriyle öğrencilerini fuara getiren eğitimcilerin ışıklı yüzleriyle karşılaşmak içinizi umutla dolduracaktır. Aslında umut, daha fuar alanına girmeden sarar içinizi. Metrobüsün son durağından fuarın kapısına kadar olan uzun yolda ilerlerken, köprüyü geçmeye çalışırken kitap için bunca yolu göze alan insanları görmek insana ve yaşama olan umudumuzu çoğaltmaktadır.
Bu yılın onur konuğu ülkesi olan Almanya’nın 28 yayıncının katılımıyla oluşturduğu standındaki “Sözcüklerin Etkisi- Worte Bewegen” sözü de... Evet, sözcüklerin etkisi, sözün gücü vardır.
Felsefeyle aydınlanan, düşünen, sorgulayan insanın ürettiği sözcüklerin de düşündüren, sorgulayan, değişimi, değiştirmeyi duyumsatan bir etkisi-gücü vardır. O yüzdendir düşüncenin, sözün, gerçekleri yazan yazarların, gazetecilerin kilit altında tutulması. Ne var ki, söz rüzgar gibidir; parmaklıkların arasından geçip demir kapıların dışına süzülerek yayılır dünyanın dört bir yanına, ulaşır insanlara... İoanna Kuçuradi’nin “Şu andaki dünyamız, biz insanların yarattığı bir dünyadır. Başka türlü de olabilir.” sözünün peşine düşüp sözü, sözcükleri taşıyan kitaplarla; sözün, duygu ve düşüncenin renk ve biçimle ifade edildiği resimlerle buluşmak için daha iki gün var.
İstanbul’da her yıl yinelenen o güz masalını yaşamak için de...
Evrensel'i Takip Et