24 Kasım 2016

Koyunlar ve keçiler

Bayılıyorum şu minibüs sözlerine. 
Sultanbeyli-Dudullu minibüsünde bir tabela:
“Biz hiç kimseyi yarı yolda bırakmadık, herkesi müsait yerde indirdik.”
İbretlik.
“Beraber yürüdük biz bu yollarda 
Beraber ıslandık yağan yağmurda.”
Böyle diyorlardı, yağmur dinip, değirmenin suyu kesilip kerpiç kuruyunca yollar ayrıldı.
Öküz öldü, ortaklık bozuldu.
Dersane mersane, 17-25 Aralık maralık, darbe dubbe derken Cemaat, müsait bir yerde minibüsten atıldı.
Öküz ölse de “Durmak yok, yola devam.” dedi başçoban.
Darbeden darbe doğdu.
Kırk katır mı kırk satır mı?
Gözünün üstünde kaşın mı var?
Vur abalıya...
Yazarlar, gazeteciler, avukatlar, akademisyenler...
Ülke yarı açık cezaevi...
Hınk deyiciler ise çobanın bıçağını yalıyor.
Çoban memnun.
Bıçak, yalandıkça keskinleşiyor.
“Koyun gibisin kardeşim
Gocuklu celep kaldırınca sopasını
Sürüye katılıverirsin hemen
Ve adeta mağrur, koşarsın salhaneye.” diyordu Nâzım Hikmet.
Koyunlar, salhaneye koşuyor.
Nâzım’ın boyun eğmeyen keçileri ise türküler söylüyor, şiirler okuyor.
“Ey bilene bilene tükenen bıçak,
Bir şeyler yap
Eskimeden gökyüzünün kutlu maviliği.” diyordu Turgut Uyar.
“Özgürlüğün geldiği gün, o gün ölmek yasak.” diyordu Cemal Süreya.
İkinci Yeni’nin iki keçisi...
Keçiler, şairlere inanıyorlar.
Biliyorlar ki uysal esin perileri değil, inatçı esin keçileri yazdırır şiiri şairlere.
Zorba çobanların kavallarının yalancı mırıltılarına değil, Kır Tanrısı Pan’ın flütünün özgürlük ezgisine tutkun esin keçileri...
Uysal koyunlar ise yalancı çobanların sözleriyle doyuyorlar, onların yalanlarıyla...
Ancak o yalanlar bir gün o çobanların ve o sürünün sonu olabilir.
Hani sürüye kurt girdi diyerek her seferinde köylüyü kandıran, günün birinde sürüye gerçekten kurt daldığında da kandıracak köylü bulamayan o yalancı çoban gibi...
Masal, bir gün gerçeğe dönebilir.
Kurt, dumanlı havayı sever, derler.
Bu havalarda at izi it izine karışır, derler.
Böyle demişti başçoban, darbenin tozu dumanı çayırı, merayı sardığında.
Ortalık hâlâ toz duman.
Kurtlar siste, pusta cirit atıyor.
At izi, it izinden yine ayrılmıyor.
Çobanların yeni yalanlarıyla koyunlar, uçuruma gözü kapalı seğirtiyor.
Ey keçiler, gözlerinizi daha fazla açmanın zamanıdır.
O sürünün içinde siz de varsınız. 
Çoban, yiyemediği keçileri sürüye katıp uçuruma doğru sürüklüyor.
Ülkeyse dipsiz uçurum!

EVRENSEL'İNMANŞETİ

101 milyarlık gasp

101 milyarlık gasp

Enflasyonla mücadele adı altında uygulanan Erdoğan-Şimşek programı, enflasyonu düşürmüyor ama ücret ve maaşları acımasızca ezmeye devam ediyor. DİSK-AR’ın araştırmasına göre sadece iki aylık enflasyon nedeniyle işçilerin, memurların ve emeklilerin cebinden en az 101 milyar lira çalındı. “Enflasyonun nedeni ücret zamları” yalanının foyası da açığa çıktı.

BİRİNCİSAYFA
SEFERSELVİ
DİSK-AR’ın araştırmasına göre sadece iki aylık enflasyon nedeniyle işçilerin, memurların ve emeklilerin cebinden en az 101 milyar lira çalındı.

Evrensel'i Takip Et