24 Kasım 2016 00:13

Velev ki 3 bin kadın mağdur, peki ama neden?

Velev ki 3 bin kadın mağdur, peki ama neden?

Fotoğraf: Envato

Paylaş

Çocuk istismarını evlilikle cezasız kılmak için AKP’nin verdiği önerge, torba yasayla istismarda “rıza” kriterini 15 yaştan 12 yaşa indiren düzenleme, iktidarın kadınlara ve çocuklara reva gördüğü hayatın nasıl bir hayat olduğunu faş eden bir hamle oldu.
Bu yapılanın çocuk istismarını nasıl meşrulaştırdığını ve bu hamlelerin nasıl sonuçlara yol açacağını gazetemizde çok açık biçimde ortaya koyan haberler, analizler yer aldı.
Ben meselenin bir başka yönüne de dikkat çekmek istiyorum: İktidarın tüm sözcüleri ve medyasıyla, çocuk yaşta “savcıların, jandarmanın, kaymakamın, vekilin” katıldığı düğünlerle evlendirilen kız çocuklarının yaşadıklarını bir “mağduriyet” olarak ortaya koyarkenki ikiyüzlülüğüne...
Basının Bakan Bozdağ işaret fişeği çakar çakmaz ortaya serdiği “mağduriyet” hikayelerinde çocuk yaşta evlendirilen, kendisi çocukken çocuk sahibi olan kadınların anlattıklarında gerçekten bir mağduriyet var mı? Var! Ama bu mağduriyetin nedeni aslında “kocalarının hapiste” olması değil. Bu mağduriyetin esas kaynağı çocukların çocuk yaşta evlendirilmesine müsaade eden, kadınları ancak evlilik birliği içinde var olmak zorunda bırakan toplumsal düzenin ta kendisi.
O toplumsal düzenin çocuk yaşta evlenmeyi meşru sayan ve hatta devletin tüm olanaklarıyla çocuk yaşta evlenmeyi teşvik eden iktidar eliyle daha kıyıcı hale geldiğini, yani ortada bir mağduriyet varsa sorumlusunun da yine hükümet olduğunu unutmamalı.
4+4+4 sistemiyle kız çocuklarının erken yaşta okuldan alınıp evlere gönderilmesinin önünü açan da, 
Lise çağında evliliğe yönetmeliklerle onay verenler de, 
Ders kitaplarından kamu spotlarına, toplum merkezlerinden, aile danışmanlıklarına kadar her yerde kadınlara görev olarak çocuk bakmayı, kocaya kul olmayı, tek hak olarak da “gelinlik giymeyi” salık veren de,
Devlet bütçesini kız çocuklarının okuması, meslek sahibi olması, onlara güvenceli bir gelecek sağlanması için sosyal destek programlarının yapılması için değil “evlilik teşviklerine, çeyiz yardımlarına” harcayan da bugün “mağduriyet” edebiyatı yapanların ta kendisi!
Kendi çocukları yurt dışında, kolejlerde, en iyi okullarda eğitim görürken yoksul halkın çocuklarına en iyi ihtimalle imam hatip okullarını hak gören, 
Kendi kızları anlı şanlı şirketlerde CEO’luk yaparken, yoksul halkın kız çocuklarına oyun çağında tekstil atölyelerinde, evde parça başı işlerde günde 14 saat, hiçbir güvence ve gelecek garantisi olmadan çalışmaktan başka “hak” tanımayan da onlar...
Bugün “14 yaşında evlendi, kocasının hapisten çıkmasını istiyor” diye manşet atanların yazdığı “romantik aşk hikayelerinin” gerisinde söz konusu kadınların bir hayat kurmak için evlenmekten başka çareleri olmadığı gerçeği var. Manşete taşınan her bir hikayenin altından çocuk yaşta evlendirilen bu kadınların şimdi çocuklarına bakamadığı, iş bulamadığı, çare olacak bir desteğe sahip olmadıkları, büyük bir yoksunluk içinde hayatta kalma mücadelesi vermek zorunda oldukları gerçeği çıkıyor.
Kız çocuklarına evlenmekten başka hayal, çıkış yolu, yaşamla baş etme becerisi ve olanağı sunmayan, var olanı da ellerinden teker teker alan iktidar, kurduğu yokluk, yoksunluk ve eşitsizlik düzeninde tüm kadınları “evlilik” adı altında bir tecavüz düzeneğine mahkum ediyor.
Mağduriyet hikayeleriyle gerçeğin üstünü örtmeye çalışanlara, bu önergeye karşı sokaklara çıkan kadınlara ve tüm kesimlere “çarpıtıyorsunuz” diye bağıranlara sözümüzdür:
Eğer gerçekten çocuk yaşta evlendirmeyi bir suç olarak görüyorsanız, toplumun gerici, ataerkil gelenekleriyle mücadele etmek istiyorsanız, toplumda hâlâ kabul gören bu ataerkil, gerici değerlerin yol verdiği çocuk evliliklerin yarattığı mağduriyetlerle baş etmek istiyorsanız, bunun yolu tüm kadınları ve çocukları “tecavüz düzeninin kurbanları” haline getirmekten değil, kadınları ve kız çocuklarını güçlendirmekten geçiyor.
İşlenen istismar suçunu “gelenek, göreneğe” bağlayarak aklamak yerine, istismarcıları serbest bırakıp istismarı kurulu düzenin ana ilkesi haline getirmek yerine kadınlara eğitim, sosyal destek, ücretsiz kreş, güvenceli istihdam olanağı, çocuk bakım ödeneği sağlayın.
“Dinimizce 13 yaşında kız çocuğu evlendirilebilir” diyenleri ekranlara çıkarmanın, vekil yapmanın, akil insan ilan etmenin değil, toplumdaki en geri fikirleri meşrulaştırdığı için cezalandırmanın yoluna bakın.
Çocuk istismarı anlamına gelen evliliklere müdahale etmesi gereken savcıların, jandarmaların, kaymakamların takı sırasına girmesini sıradan bir olay gibi anlatmayın. Devlet görevlilerinin yasalar gereği o evliliğe müsaade etmemesini ve tüm devlet olanaklarından faydalanabileceği bir mekanizmayla kız çocuğunun yeni bir yaşam kurması için görevlerini yerine getirmesini sağlayın. Görevini yerine getirmeyeni cezalandırın.
Bunları yapın bakalım, Bakanın dilinden gazete manşetlerine taşınan o “romantik aşk” hikayelerinden, mağduriyet hikayelerinden geriye ne kalacak?
Kadınlar mahkum edildikleri değil, hak ettikleri hayatı yaşamak için bu önergenin lafzında vuku bulan, hükümetin kadınlara yönelik her uygulamasında önergenin ruhunu taşıyan tecavüz düzenini reddediyor. 

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa