29 Kasım 2016 01:05

Şartsız şurtsuz; OHAL kaldırılsın!

Şartsız şurtsuz; OHAL kaldırılsın!

Fotoğraf: Envato

Paylaş

Sermaye çevrelerinin ve  ekonomiden sorumlu bazı bakanların “OHAL’in kaldırılması”nı istedikleri artık sır değil. Cumhurbaşkanı ise, geçtiğimiz haftanın ortasında, AB’nin OHAL’in kaldırılmasını isteyen çağrılarını bahane ederek, “OHAL’i ister kaldırırız ister kaldırmayız. Size ne yahu?” diye kükredi. Ama burada “ister” şartı, OHAL’in Cumhurbaşkanı istediği sürece “kalkmayacağını” ve öyle kolay kolay OHAL’den vazgeçmeyeceğini de içeriyordu.
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın;
-    OHAL’in uzatılmasına yakın günlerde (eylül ayı sonunda); “Muhtarlar toplantısı”nda “Bakanlar içinde de OHAL’in kaldırılmasını isteyen var” diyerek bakanları muhtarlara şikayet ettiğini,
-    Dahası daha yakın bir zamanda, “OHAL’ belki bir yıl bile sürer”,  “Herkes işinde gücünde OHAL’i niye kaldıralım” dediğini hatırlayanlar, Cumhurbaşkanının AB’ye kızarak söylediği “OHAL’i ister kaldırırız ister kaldırmayız size ne?” tepkisinin aslında Hükümette ve AKP içinde OHAL’i kaldırılmasını isteyen çevreler azarlamak oluğunu anladılar.
Başbakan Binali Yıldırım ise önceki gün, OHAL’in kaldırılmasının şartını ilan etti; “Referandumdan önce OHAL kaldırılır” dedi.
Yani; Başbakan ve Hükümeti, MHP ile “başkanlık sistemi” konusunda anlaşılacak, MHP tasarının Meclisten geçmesi için gerekli desteği alacak, referanduma gidileceği kesinleşecek ve ondan sonra OHAL kaldırılacak!..
12 Eylül Cuntası, 1982 yılında, hazırladıkları anayasayı referanduma sunarken el altından yürüttükleri propaganda, “Anayasa’ya ve Evren’in cumhurbaşkanlığına evet deyin askeri rejim bitsin, normal düzene dönülsün!” biçimindeydi. Ki, o günlerde politik gelişmeleri yakından izleyenler, 12 Eylül Anayasası’na ve Evren’in cumhurbaşkanlığına “evet” demesindeki (İkisi birden tek bir oyla belirtiliyordu) yüksek oy oranını, halkın “Cunta belasından kurtulmak için referandumda evet dediği” biçiminde açıklıyorlardı. Bu yüzden de daha referandumdaki “evet” sonucunun mürekkebi kurumadan, 12 Eylül Anayasası’nın meşruiyeti de tartışılmaya başlanmıştı.
Şimdi Başbakan Yıldırım da “OHAL belası”ndan kurtulmanın şartını “Anayasa değişikliğinin referanduma gitmesinin önlenmemesine” bağlayarak, 12 Eylül ruhuyla yakınlıklarını da göstermiş olmaktadır. 
Ama Türkiye’nin ilerici demokrat güçleri artık biliyorlar ki, böyle durumlarda, “Kırk katır mı kırk satır mı?” dayatmalarına boyun eğenlerin, her zaman boyun eğmek zorunda kaldıkların kendi deneyimleriyle biliyorlar. Bu yüzden de Türkiye’nin halkları, emekçileri, OHAL’in kaldırılmasını, KHK’lerin geri çekilerek yaratılan mağduriyetlere son verilmesini herhangi bir şarta bağlamadan istemektedirler ve bu amaçla yürüttükleri mücadeleyi sürdüreceklerdir.
Türkiye’nin halkları, işçileri, emekçileri, kadınları gençleri, her geçen gün OHAL’in niçin ve kimin çıkarları için kullanıldığını daha iyi görüyorlar.
Dahası Türkiye’nin ilerici demokrat güçleri, cumhurbaşkanlığı maskeli “başkanlık sistemine” karşı da mücadelelerini OHAL’in varlığına ya da yokluğuna bağlamadan sürdüreceklerdir.

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa