04 Aralık 2016 00:22

Yanan çocuklar ve 'beş çocuk'

Yanan çocuklar ve 'beş çocuk'

Fotoğraf: Envato

Paylaş

Kaç kere söylendi, yazıldı bilemiyorum ama yeniden yazmak zorundayım. Birileri, “Çok çocuk yapın”, “üç yetmez, en az beş çocuk” diye bağırıyorsa, bu ancak ve ancak çocuklara değer verilmediğini gösterir. “En az beş” anlayışı, çocukların “yüce” görülen bazı amaçlar için kullanılabileceği inancına dayalıdır.

Bu amaçlardan biri, çok çocuk elde ederek kapitalizmin çarklarına ucuz iş gücü sağlamak olabilir. Bir diğeri, çok çocuk ile yandaş olacağı düşünülen nüfus üretmek ve bir bölgedeki nüfus dengesini değiştirmek olabilir. Bir diğeri, ümmeti büyütmek olabilir. Ötesini söylemeye gerek yok. Bu amaçlardan her biri, çocukları hiçe saymak ve iktidarın yüce saydığı amaçlar uğruna onları kullanmak demektir.

Çocuklara değer verilen bir ülkede gencecik insanlar yanarak veya dumandan boğularak ölmezler. Çocuklara değer verilen bir ülkede, çocuklar “Tahsil Çağındaki Talebelere Yardım Derneği Ortaöğretim Kız Öğrenci Yurdu” veya benzeri kuruluşlara teslim edilmezler. Çocuklara değer verilen bir ülkede çocuklar öldüğünde sorumlular utançlarından yerin dibine girerler, kitleler ise öfkeyle hesap sorarlar.
Aladağ’da yaşananlar ne ilk, ne de son olacak. Ağustos 2008’de Konya’nın Taşkent ilçesine bağlı Balcılar’daki kaçak Kur’an kursunda çocukların ölümüne neden olan patlamayı anımsayalım. Ya da Haziran 2003 Kayseri’de, “Taşcıoğlu Yatılı Kur’an Kursu ve Hafız Okulu” adlı kuruluşta olanları. Bir bina çökmüş, enkaz altında 10 gencecik insan can vermişti. Ayrıntılar? Gaz kaçağının neden olduğu patlama, patlama ile taşıyıcı duvarların yıkılması ve binanın çökmesi. Sorumlular? Gaz kaçağı yapan tüpleri taktığı iddia edilen bir aşçı gözaltına alınmıştı. Sonrası? Tahmin edilebileceği üzere sonrası yok.

Daha sonrası? “Taşcıoğlu Hafız Okulu” tanıtım videosu şu an YouTube’da. Videoda çöken bina ve cesetler yok. Taşcıoğlu Kur’an Kursunda Kayseri İl Müftülüğü konferans düzenliyor. Müftü Doç. Dr. Şahin Güven, çocuklara “Hafız olmanın başlı başına bir değer olduğunu” anlatıyor. Çocukların değer kazanması için yapması gerekenler belli. 

Daha geçen yıl, Kulp ilçesine bağlı Karaağaç köyündeki Kur’an kursunda çıkan yangında altı çocuk öldüğünde Diyanet İşleri Başkanı Mehmet Görmez ne yapmıştı? Ölen çocukları “hükmen şehit” ilan etmişti. Çocuklar için Dicle Üniversitesi Camii’nde cenaze töreni düzenlenmiş ve cenaze namazını bizzat Görmez kıldırmış; namazın ardından yaptığı konuşmada, çocukların hakkında kimlerin nasıl hükümler verdiğini gözler önüne sermişti:

İlim yolunda hayatlarını elim bir kazada kaybeden genç yavrularımıza Allah’tan rahmet diliyorum. Onları ebediyete uğurlarken öncelikle anne babalarına sabır ve metanet diliyorum. Tek tesellimiz ilim yolunda hükmen şehit olmalarıdır. (...) Bazı gençler, maalesef eli kalem tutacak bazı gençler dağlara gittiler ve kardeşlerini katlettiler. Ve kendi hayatlarını da, ahiretlerini de berbat ettiler. Ama bu çocuklarımız, elim bir kazada bugün hiçbir kötülüğe bulaşmadan, bir Kur’an kursunda, Kur’an okuyarak hayatlarını ilim yolunda sarf etmeyi düşünüyorlardı. Fakat Cenabıhak bu şekilde takdir etti ve aldı.

Patlama, yangın, çatışma hepsi ama hepsi önlenebilir. Ama önlemek isteyen olursa. Çığlıklar içinde yanan çocuklar eğer vicdanları sızlatmıyorsa, insanları çileden çıkarmıyorsa, o zaman söylenecek söz kalmıyor. Ölümü, yoksulluğu, savaşı çocukların önüne “yazgı” diye sürenler, çocuklara zerre kadar değer vermeyenler; doğan bebeklerden “katil”, “şehit”, “ümmet” yaratmak isteyenler er ya da geç hesap verecekler.

Yeni yılda Evrensel aboneliği hediye edin
YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa