Nerede o eski yerli malı haftaları!..
Fotoğraf: Envato
Çocukluğumda son demlerine yetişmiştim. Yerli malı haftaları düzenlenirdi. Çeşit çeşit sloganlarla desteklenir ve ahali yerli malı kullanmaya teşvik edilirdi.
Aslında devir Bayar-Menderes Diktatörlüğü devriydi ve gerçek durum başkaydı. Artık malın ne yerlisi önemseniyordu ne de milli yapım olması. Menderes hedefi koymuştu: “Her mahallede bir milyoner yetiştirecek” ve “Küçük Amerika” olacaktık. Sonradan sürdürücüsü Demirel gerine gerine “Böyyük Türkiye” demiş, hedefi güncellemişti. O da “Morisson Süleyman”dı; Amerikancılıkta fark eden bir şey olmamıştı. Şimdi de “Hedef 2023” denip menzil gösterilerek, yine “Büyük Türkiye” deniyor. Fark?
Bir fark, yalnızca söylemde kalmayıp pratiğe de yansıtılmaya çalışılan Osmanlılık söyleminde. Suriye ve Irak gibi “Osmanlı bakiyesi topraklar”daki silahlı varlık buraya dayandırılıyor örneğin. Ve büyük emperyalist devletler arasındaki “denge siyaseti” –o da Osmanlı yadigarı. Osmanlı’nın batışında, sonunda kendisini, Enver’in gözü kapalı Alman, Vahdettin’in İngiliz yandaşlığına/işbirlikçiliğine götüren bu siyasetin payı büyüktü.
Ama şimdi bir de “İkinci İstiklal Savaşı” deniyor. Peki, aynı zamanda Kuvvacılık (Kuvayı Milliyecilik) da iddia edilecek mi, yoksa yine Osmanlıyız mı denecek?
Yerli malı haftaları, anlaşılmış olmalı, daha öncesinin işiydi. “Genç Türkiye”ye, milli ekonomi devrine özgüydü. Amerikancılışmada mesafe alındıkça öneminden yitirdi ve sonunda yok olup gitti! Benim çocukluğumda örneğin, bir yandan “yerli malı haftaları” düzenlenir, bir taraftan da ilkokullarda “Marshall Yardımı”yla gelen Amerikan süt tozları dağıtılırdı.
Peki, şimdi, yerli malı haftaları bile öngörülmezken “yastık-altı dolarları TL’ye çevirme” çağrısının bir anlamı olabilir mi? Zamanın çocukları ve tabii ki geleceği oldukları Türkiye süt tozuyla ihya olmamıştı. Şimdi Türkiye dolarları TL’ye çevirme çağrılarıyla düze çıkar mı?
Önce: Kimin yastık altında dolar ve Euro var? Yoksulun mu? Zar-zor geçinmeye uğraşanların mı? Milyonlar yani? Geçiniz! Dar denebilecek bir orta sınıf dahil tuzu kuruların cebinde dolarlar. Birkaç milyon kişi ya tutar ya tutmazlar. Onlar zaten teşviklerle, vergi barışlarıyla “nereden buldun” diye sorulmayan yurt dışından transferlerle ihya edildiler. Hep isterler. Ve “piyasa” denince onlardır. Sadece ve yalnızca karlarını düşünürler. Bir kuruşluk zarar gördükleri işe girmezler. “Yerlilik” ve “millilik” mevzuları onlar için değil, halk içindir. Hamasete halk kulak verir, onlarsa işlerine bakarlar.
Şimdi C. Bşk. diyor ki: “Efendim zarar edersek ne olur?’ Bu millidir, bunda bereket vardır. Bundan zarar etmezsin merak etme. Asıl zarar ettiren öbürüdür, çünkü öbürü emperyal bir mantığın temsilcisidir. Sen yerli, milli olmak suretiyle parana sahip çıkarak bu para burada kalacaktır.” Ama parası olan, paranın cinsi oymuş buymuş, orada mı burada mı kalmış bakmaz. Hangisinin getirisi çoksa, ona uygun davranır, piyasa kuralıdır. Belki üç-beş kişi galeyana gelip bir miktar dolarını bozdurur, ama o kadarla kalır. Sonuçta çağrıların piyasayı panikletecek ters etkisi bir yana, para ve mülk sahibi “ben enayi miyim?” diye soracaktır kendisine ve yürüyüp gidecektir.
Faiz işi de öyledir. Ne tefecileri ne de modern tefeciden başka şey olmayan bankalarla sigorta kuruluşları türü yatırım şirketlerini alabildiğince yüksek faiz almaktan caydıramazsınız. Tek tek kişiler belki çeşitli saiklerle etki altına alınabilirler, ama “piyasa” bunlar dahil herkese kendisini dayatır. Dolarla faizin yükselişine çare aranacaksa, sistem dışında aranacaktır. En azından Batı’dan kopacaksınız ve dolarize ekonominizi Amerika’ya (yetmez, Avrupa dahil tüm Batıya) kapatacaksınız; yatırım, ticaret, mali ilişki ne varsa keseceksiniz. Kapitalist sistem içinde kalsanız bile, gerçek bir “İkinci Kurtuluş Savaşı” yani.
Faizi indirmek için bu da yetmez? Kapitalist sistemden de kopmadıkça faiz hükmünü icra edecektir; “in” deyince indiremezsiniz.
İslamcılık, Osmanlılık yetmez. Hele faiz için sosyalizm gerektir. Varsanız, buyurun!
- Ortadoğu yeniden dizayn edilirken... 10 Aralık 2024 05:08
- Esad’la görüşüp anlaşma mı, kavga mı? Hangisi? 03 Aralık 2024 06:45
- CHP ile Cumhur ve sınama yanılma… 27 Kasım 2024 06:45
- Papatya falı ve havuçla sopa... 19 Kasım 2024 04:58
- İngiltere'de Kasım Gelincikleri ya da 'şehitleri anma' günü 12 Kasım 2024 04:26
- Hoş geliyorsun faşizm… 06 Kasım 2024 04:55
- İşçi sınıfının ekonomik mücadelesinde kendisinden başka güvenecek kimsesi yoktur! 22 Ekim 2024 04:50
- Bahçeli, MHP ve terör... 17 Ekim 2024 05:43
- CHP ile nereye kadar? 15 Ekim 2024 05:11
- Sadece İsrail mi terörist? 08 Ekim 2024 04:51
- İsrail’le uzlaşıp anlaşma mı, mücadele mi? 06 Ekim 2024 03:57
- Haydut başı: Amerikan emperyalizmi 01 Ekim 2024 05:02