11 Aralık 2016 00:32

Yağca zengin beslenme, kanserin yayılışını artırıyor!

Yağca zengin beslenme, kanserin yayılışını artırıyor!

Fotoğraf: Envato

Paylaş

Kanser günümüzün hastalığı olarak sık sık karşımıza çıksa da arkeolojjk veriler antik günlerden bugüne var olduğunu gösteriyor1. 2014 yılında araştırmacılar, Sibirya’da Bronz Çağı’ndan kalma bir insan iskeletinde bilinen en eski kanser vakasına rastladıklarını duyurdular. 

Yaklaşık 4 bin 500 yaşında olan kemikler, akciğer ya da prostat kanserinin vücuda yayılışının izlerini günümüze taşıyordu (Kanserli hücrelerin dolaşım yoluyla vücuda yayılışına metastaz denilmekte). Yine 2014 yılında Nil Vadisi’nde, Sudan’ın başkenti Khartoum’un 750 kilometre aşağısında yer alan Batı Amara’da bulunan 3 bin 200 yıllık erkek iskeleti de metastaz yapmış kanserin izlerini taşıyordu.  2015 yılında Mısır’da Aswan yakınlarındaki Qubbet el-Hawa’da bulunan 4 bin 200 yaşındaki bir kadın iskeleti de meme kanserinin izlerini taşıyordu. 

Mısır’daki Nekropolis’te kalıntıları ortaya çıkaran antropologlar, Elephantine şehrinden bir aristokrat olan bu kadının meme kanseri olduğunu ve kanserin kemiklere yayıldığını düşünüyor. Tüm bu bulgular, kanserin Sibirya’da, Nil Vadisi’nde günümüzden yüzlerce yıl önce de bugüne oranla çok daha seyrek de olsa görüldüğüne işaret ediyor.  

Antik çağlardan bugüne, kanser oranları oldukça arttı. Bugün kanser, kalp hastalığından sonra ölüme sebep olmada dünyada ikinci sırada. Kanserin vücuda nasıl yayıldığı, hangi moleküler mekanizmalarla metastaz yaptığı günümüzün en büyük araştırma konularından. Çünkü bu aşamada kanser tedavilerinin başarı oranı çok daha düşük. Kanserin vücuda nasıl yayıldığının anlaşılması, yayılışının durdurulması için gerekli yeni tedavilerin geliştirilmesi için ilk basamağı oluşturuyor.  Nature dergisinde 7 Aralık 2016 tarihinde yayınlanan yeni araştırma bu mekanizmaya ışık tutuyor2,3. 

Barselona’da bulunan IRB’den Prof. Salvador Aznar Benitah’ın öncülüğündeki araştırma ekibi CD36 adlı bir proteinin (bir yağ asidi reseptörü) pek çok metastatik kanser hücresi türünde bulunduğunu ve kanserli hücrelerde üretilmesinin hücrelerin metastazına sebep olduğunu ortaya çıkardı. Dahası  araştırma metastatik olmayan kanser hücrelerinde bu protein üretildiğinde, onların da metastatik hale geldiğini gösterdi. Tüm bunlara ek olarak, araştırmacılar yağca zengin bir beslenmenin ve palmitik asitin farelerde metastaz büyüklüğünü ve sıklığını arttırdığını ortaya koydu.

Bilindiği gibi, palmitik asit doymuş bir yağ asidi, hayvansal ve bitkisel yağların önemli bir bileşeni ve palmiye yağında yüksek miktarlarda bulunuyor. Palmiye yağı pek çok hazır ve işlenmiş gıdada, dişmacunu gibi ev kimyasallarında da sıklıkla kullanılıyor. Son olarak araştırmacılar, CD36 proteininin bloke ederek bir kısım farede metastazı, yani kanserli hücrelerin yayılışını engellemeyi, bir kısmında da metastaz yapan hücreleri azaltmayı başardı.

Bu araştırma kanserin yayılışında yağca ve palmitik asitçe zengin beslenmenin ve CD36 proteininin rolünü göstermesi bakımından oldukça önemli. Bundan sonraki kanser tedavileri, vücuda yayılan kanserli hücrelerin durdurulması ve ortadan kaldırılmasında CD36 proteinini bloke etmeyi ve yağ oranı düşük, palmitik asit içermeyen bir beslenme ile tedaviyi hedefleyecektir.

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa