11 Aralık 2016 00:33

'Anayasa-Babayasa' meselesi (7)

'Anayasa-Babayasa' meselesi (7)

Fotoğraf: Envato

Paylaş

Kirvem,

“Yalan dünya” denen bu alemde kendimce içinden çıkamadığım, daha da doğrusu çeyrek porsiyonluk gariban aklımla akıl sır erdiremediğim irili ufaklı kimi meseleler karşısında kös kös düşünüp dururken, öte yandan da iş, dönüp dolaşıp şu bizim cennet vatanımızın neredeyse hepsi de birbirinden “nanemolla” kıvamındaki sorunlarına gelip dayandığında, bu kez de akıl sır erdirmek bir yana, tam aksine hepten bocalıyorum!

Mesela memlekette her şey tıkırında, her şey yolunda dolu dizgin giderken, gari kim bilir hangi faiz lobilerinin, hangi dahili ve de harici düşmanlarımızın bir günden diğerine durduk yere başımıza sardıkları “başkanlık” diye bir meseleyle yatıp kalkmaya başladık!

No! Aslında yatıp kalkmadık, uykusuz geceler boyunca sadece bu meselenin sonunun hangi kulvarlara doğru sürükleneceğini bilmediğimiz, bilemediğimiz için sabahlayıp durduk, duruyoruz nitekim!

Nitekim yine mesela yıllar yılı içeriğini beğensek de beğenmesek de yine de “milli rehber”imiz olan “anayasa”larımızla yolumuza devam ederken, buna rağmen ülkemizin ali menfaatlerini kendi kişisel çıkarlarının çok daha ötesinde görmeyi anadan doğma huy edinen kimi “vatansever”lerin, hemen hemen on yılda bir depreşen bu “marazi” sevgilerinin yanı sıra, keza “durumdan vazife çıkarmak” gibi hiçbir antibiyotiğin tesir etmediği bu “virüs” nedeniyle bir gece ansızın meydanlara dökülüp, böylece Vatan Kurtaran Şaban (VKŞ) gayretkeşliği sonucunda bazen yamalarla onarılan, arada bir de neredeyse tümden rafa kaldırılan “anayasa”ların yerine; şanla, irfanla, kanla yoğrulup piyasaya sürülen “babayasa”larla ömür tükettik, tüketiyoruz...

Bundan kellim asker postallarıyla çiğnenen anayasalarımızın hükmü, son kullanma tarihleri tümüyle miadını doldurmuştur, gari ti sesli borazanların bir daha ülke sathında tatara titiri makamında asla ötmeyeceğini dillendip dururken, yine kim bilir hangi hinlerin, hangi cinlerin devreye girmesiyle memleketin hali, ahvali tam da “iç güveyisinden hallice” havalarına dönüşmek üzereyken, Allah’ın inayetiyle bu vartayı atlattık, milletçe uçurumun kenarından kıl payı döndük elhamdülillah!

Alınları secdeden kalkmayan, günde beş vakit kıldıkları dualar sonucunda dizleri nasırdan geçilmiyen, dinden, imandan yana nasiplerini bol kepçeyle alan, sivilinden üniformalısına varıncaya kadar kimi imam, abi, ablalar ve bittabii ki bu bapta onlara öncülük eden Fetö lakaplı liderlerinin seneler senesi saman altından su yürütüp, sonra da kim bilir hangi gavurun dölü şeytana uyup gerçekleştirmeye çalıştıkları mendebur bir “darbe girişimi”yle milletçe baş başa kalınca; sadece feleğimizi değil, aynı zamanda da on dört yıldan beri “iktidar koltuğu”nda oturan devletlularımızın çizip önümüze koydukları “menzil”in, bundan böyle nasıl yol alacağını da ister istemez kara kara düşünmeye başladık!

Kara kara düşünmeye başladık, çünkü ülkemizin bilumum sorunlarını, hepsi de birbirinden çetrefil meselelerini çözmenin her şeyden önce “dindar nesiller yetiştirmek”le mümkün olacağını, bunun için de nüfusu yakında seksen milyonu sollamaya namzet halkımızın, yerine göre boğazlarından, asgari ücretlerinden keserek verdikleri vergilerle denkleştirmeye çalıştığımız “devlet-i ali”mizin bütçesinin hatırı sayılır bir kısmını Diyanet’e ayırdığımız halde, şimdi bu din, iman, ahret bezirganlarının tezgahladıkları “hıyanet”e acaba nasıl bir kulp bulacağız?

Aslında kulp bulmakta ya da minareye kılıf uydurmakta çok da zorlanmadığımız bir gerçek, nitekim şu an cumhurumuzun reisi olan zat-ı devletlerinin, anayasamızın amir hükümlerine rağmen bir bakıma kendi bildiğini okuyup, dolayısıyla dayattığı “fiili davranış”larının, “defacto” icraatlarının giderek rayından çıkmasını bir nebze de olsa gemlemek için şimdilerde de “başkanlık” kulpuyla oyalanıp duruyoruz!

İşin, bu “başkanlık” faslının milletimiz için “hayırlara vesile” olmasını dilerken, diğer yandan da anayasamızın gökten zembille indiği için asla değiştirilmeyeceği gibi, keza değiştirilmesi dahi zinhar teklif edilemiyecek kadar hayati ilk dört maddesine ilaveten, ayrıca “beşinci madde” olarak, “Milletimizin istikbali için ‘dindar nesiller yetiştirmek’ yüce devletimizin öncelikli görevidir, bu hükmün aksini düşünenlerin boynu urula!” ibaresinin kaleme alınması naçiz kanaatimce kesinlikle şarttır Kirvem!

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa