12 Aralık 2016

'İnsan hakları' üzerine

Üç gün önce, 10 Aralık 2016 Cumartesi günü, Dünya İnsan Hakları Günü’ydü. Böyle bir gün, “Anneler günü”, “Babalar günü” kadar toplumda yaygınlaşmış olmasa da İNSAN HAKLARI hepimizi ilgilendiren bir konudur ve bilelim ki onun temelinde İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi yatar. Bütün insanlığın ve devletlerin birleşip kabul ettiği ilkeler bütününü içeren bu beyanname, 10 Aralık 1948’de yayınlanmıştır. Bu sayede insanların doğuştan sahip olduğu kişisel hak ve özgürlükler tanımlanmış, her insanın ayrımcılık yapılmaksızın yasalar önünde eşit olduğu, işkenceye, hukuksuz tutuklanmaya ve onur kırıcı cezalara uğratılamayacağı ilân edilmiştir. Şunu da ekleyeyim: İnsan haklarındaki ilkeler, aynı zamanda birey olarak insanı devlete karşı korumaktadır.

Ne var ki, günümüzde en temel insan hakkı olan yaşama hakkı başta olmak üzere, kadın erkek eşitliği, ifade özgürlüğü, halkın haber alma hakkı ve basın özgürlüğü gibi temel hak ve hürriyetler, ihlâl edilebilmektedir. Özetle belirtelim: İnsan hakları ilkelerini tanımazlık, dünyada yaygınlığını sürdürmekte, hatta giderek artmaktadır. Çünkü, dünyanın birçok ülkesinde demokrasi ve barış ilkeleri hiçe sayılarak gündelik yaşamdan çıkarılmıştır.

Bir ülkede gerçek demokrasi ve barış olmadan, insanca bir hayat olamayacağı da açıktır. 

Üzülerek aktarıyorum: İstanbul’da kozmetik ürünler satan bir mağazada yaşanan yürek burkan olayda, ruj çaldığı gerekçesiyle üzeri aranan lise öğrencisi bir genç kızımızın kişilik haklarına tecavüz edilmiştir. Bu konudaki bilgiler, gazetemizde özel bir haber olarak yayımlanmış, basınımız olayı Evrensel’den öğrenerek daha geniş kitlelere aktarmıştı: Üzeri aranan genç kız, soyundurularak arandığını ileri sürmüş, özel güvenlik görevlileriyle mağaza yetkililerinden şikâyetçi olmuştu. 

Bundan sonrası bir hukukçumuzun değerlendirmesi: Özel güvenlik görevlililerinin üst arama yetkisinin olmadığını ve kişileri yalnızca dedektörle arayabileceğini açıklayan Avukat Cevat Kazma, yapılanın kişilik haklarına tecavüz olduğunu dile getirdi. Olayı değerlendiren Cevat Kazma, 5188 sayılı Özel Güvenlik Hizmetlerine Dair Kanun’un 7. maddesi gereğince, güvenlik görevlilerinin, kişilerin üstünü dedektörle arayabileceğini, eşyalarını ise sadece x-ray cihazlarından geçirebileceğini vurguladı.

Peki sonuç? Uygarlığın gereği olarak ilgili makamlardan elbet bir açıklama gelecektir. Okurlarım gibi ben de Dünya İnsan Hakları Günü’nde yaşanan bu olayın sonuçlarını merakla bekliyorum. 

Evrensel'i Takip Et