18 Aralık 2016

Troya’dan gizlice döndü

Yunanistanlı kent kralı Odisseus; katıldığı Troya savaşından yirmi yıl sonra dönebildi yurduna, yuvasına! Haliyle bu süreç içinde onun öldüğünü düşünen bazı soylu soyguncular da; sözde dul kalan karısı çileli kraliçe Penelopeya’yla evlenebilmek için, onun sarayına  çöreklendiler ve hem sarayın, hem de halkın nesi var nesi yoksa, arsızca yiyip içmeye başladılar...

Kral Odisseus’un bebekken bıraktığı, ama artık delikanlı olan oğlu Telemahos da; bu asalak sömürgenlerden hem evini, hem de halkını kurtarmak için, anası Penelopeya’dan habersiz, deniz ötelerinde aramaya çıktı babası Odisseus’u. Birkaç ay sonra da, babası kral Odisseus hakkında yeterli bilgi edinemeden gene geri döndü yurduna. Doğruca sadık çobanları Eumayos’un dağdaki kulübesine gitti gizlice. Çünkü saraylarına çöreklenmiş damat adayları; onun bu gizli yolculuğunu duymuşlar, onu dönüşünde ortadan kaldırmak için, ona bir tuzak hazırlamışlardı...

BABA-OĞUL ÇOBAN KULÜBESİNDE BULUŞTULAR!

Birkaç gün önce de babası Odisseus, artık Troya’dan dönmüş; çok sevdiği çobanı Eumayos’un aynı kulübesine sığınmıştı perişan bir dilenci kılığında...

Telemahos; kulübede karşılaştığı, ama  hiç tanımadığı yaşlı bir dilenci kılığındaki babası kral Odisseus’a, Troya savaşlarıyla ilgili bazı şeyler anlattı laf arasında. Yunanistanlı Başkral Agamemnon’un zoruyla başlatılan dünyanın ilk anakaralar arası ve soygun amaçlı Troya savaşına katılan babasının geri dönemediğinden, anası kraliçe Penelopeya’yla evlenebilmek için bir sürü asalak kenenin saraya doluştuklarından söz etti üzgün üzgün.

PENELOPEYA SÜREKLİ OYALIYORDU TALİPLERİNİ...

Anam onları oyalamak için her gün tezgahta kumaş dokuyor” dedi konuşmasının sonuna doğru. “Kendisini sıkıştıran o aşağılık soytarılara; ‘Şu kumaşı bitireyim, ondan sonra içinizden biriyle evleneceğim’ diyerekten yıllardır oyalıyor onları. Ama gündüz dokuduğu kumaşı, geceleyin gizlice söküyor! İşte bizim derdimiz de kısaca böyle, sevgili konuk amca! Geçen gün de ben deniz ötelerinde oturan ve Troya savaşına katılıp dönen bazı krallarla konuşmaya gittim. Onlar da babamın sağ olup olmadığı konusunda bir şey bilmiyorlar! Biraz önce de buraya gizlice döndüm. Çünkü bu asalak egemenler beni öldürmek istiyorlar... Neyse konuk amca, başını ağrıttım. Çok candan birine benziyorsun, ondan anlattım bunları...”

Burada birden sustu Telemahos... İçinden püskürüp gelen gözyaşlarını göstermemek için, kulübeden hemen dışarı attı kendini! Bir süre sonra çoban Eumayos’la yeniden girdi kulübeye. “Haydi, sen bizim konağa git, Eumayos amca,” dedi Telemahos. “Anama benim döndüğümü söyle. Artık ağlayıp durmasın. Yalnız ondan başka kimseler duymasın benim döndüğümü! O azgın keneler beni hemen öldürürler!”

Sadık çoban Eumayos, hemen hazırlanıp doğruca kraliçe Penelopeya’nın oturduğu saraya doğru yollandı. Eumayos’un kulübeden çıktığını, bulutların üstündeki Olimpos’ta kurulu sarayından gören tanrıça Atena da, bir kadın çoban kılığına girip kulübenin kapısına dikildi hemen. Telemahos, babası olduğunu bilmediği perişan dilenciye bir şeyler anlatıyordu durmadan. Tanrıça Atena, Telemahos’a kendini göstermeden el işaretiyle dışarı çağırdı kral Odisseus’u. Dilenci kılığındaki Odisseus da hemen dışarı çıktı. Bahçedeki çoban köpekleri hiç havlamadılar! “Bak,kurnaz Odisseus,” dedi tanrıça Atena. “Gözün aydın, diyeyim sana. Bundan böyle kendini oğlundan saklamaya artık gerek yok. Sarayını ve ülkeni saran o asalakları nasıl yok edeceğiniz konusunda onunla anlaşırsın. Haydi, hemen içeri gir. Oğlunla birlikte saraya nasıl gireceğiniz konusunda bir şeyler kurgulayın. Ben de hep yanınızda olacağım!”

TANRIÇA ÇOK SEVİYORDU ODİSSEUS’U!

Bu sözlerin ardından tanrıça Atena; elindeki altın değneğiyle dokununca, dilenci kılığındaki yaşlı Odisseus’u, hemen gerçek kılık ve kimliğine döndürüverdi! (Zaten Odisseus buraya gelirken de, onu böyle dilenci kılığına sokan tanrıça Atena’ydı!) Ona temiz rubalar, fidan gibi boy pos ve tuttuğunu koparacak bir güç bağışladı. Akdenizli halklara zeytin ağacını armağan eden tanrıça güzel Atena; Olimpos’a doğru, süzüle süzüle uçup gitti...

Ve bütün Akdeniz, zeytin kokmaya başladı...

Odisseus, bu genç adam kılığıyla kulübeye girince, oğlu Telemahos donakaldı. Onu bir tanrı sandı ilkin. “Ürkme sakın Telemahos oğlum,” dedi bütün sevgi ve özlemiyle. “Ben senin babanım! Hani uğruna onca acılar çektiğin baban!” Gözlerinden yaşlar boşandı Odisseus’un. Ne var ki Telemahos, onun babası kral Odisseus olduğuna inanamadı uzun süre... Ama sonunda sarmaş dolaş oldular; karşılıklı uzun süre gözyaşları döktüler! Hem mutluluk, hem savaşın verdiği acılarla karışıktı o gözyaşları...

Odisseus, saraylarına çöreklenen soyguncuların sayılarını sordu oğlu Telemahos’a. Telemahos da; iyi kargı kullanan yüzlerce adamın koruduğu elli iki soylu damat adayının dış ülkelerden gelip ahtapot gibi sarayı ve halkı sarmallarına doladıklarını söyledi... “Üstelik,” diye ekledi, “onları tanrılar özel olarak yaratmış! Ve Olimposlu tanrıların buyruğuyla yapıyorlarmış her ne yapıyorlarsa!”

ÇOBAN, HABERİ SARAYA ULAŞTIRDI...

Savaş yorgunu kral Odisseus, oğlunun bu sözlerini gülümseyerekten dinledi... Sonra da kurguladığı plan gereğince, konağa, anasının yanına gitmesini söyledi oğlu Telemahos’a. “Ben daha sonra, bir dilenci kılığıyla, çobanımız Eumayos’la birlikte yanına geleceğim. O egemen bozuntuları bana kötü davranırlarsa, sen hiç aldırma oğlum, tamam mı? Yalnız sana son öğüdüm şu: Benim döndüğümü anan Penelopeya bile bilmeyecek! Çobanımız Eumayos da!...”

Onlar böyle konuşurlarken, çoban Eumayos saraya ulaşıp kraliçe Penelopeya’ya, oğlu Telemahos’un döndüğü muştusunu verdi. Kraliçe Penelopeya, çoban Eumayos’a sarıldı hemen. Sonra da sevinç çığlıkları attı uzun uzun...

Bu sevinç çığlıklarını bulutların üstündeki Olimpos’ta duyan tanrıça Atena da, sevinip gülümsedi...

EVRENSEL'İNMANŞETİ

Metal tokat

Metal tokat

Renault işçileri, yaşadıkları sorunlar karşısında patronların yanında duran şube yönetimine karşı harekete geçti: Delege sayısının 3 katı aday çıktı, seçimlere katılım rekoru kırıldı, şubenin belirlediği adaylar geride kaldı. 200 bin metal işçisini ilgilendiren MESS grup sözleşmesi öncesi Metal Fırtına’nın amiral gemisi Renault’da yapılan seçimler sendikal bürokrasiye tokat oldu.

BİRİNCİSAYFA
SEFERSELVİ
12 Mart 2025 - Sefer Selvi

Evrensel'i Takip Et