22 Aralık 2016 01:00

Fenerbahçe 'Volkan'a dua mı' etmeli?

Fenerbahçe 'Volkan'a dua mı' etmeli?

Fotoğraf: Envato

Paylaş

Geçtiğimiz haftanın kapanış maçı Kadıköy’de Fenerbahçe ile Gençlerbirliği arasındaydı.

Önceki hafta Cüneyt Çakır’ın önemli katkısıyla, çok da iyi oynamadığı maçtan puan kaybıyla ayrılan Fenerbahçe için olası bir mağlubiyet şampiyonluk yarışından çekilmekle aynı anlama gelecekti.

Karşı tarafta, Ümit Özat’ın teknik direktörlüğe gelmesinden sonra maç kaybetmeyen ve gün geçtikçe oyununu geliştiren Gençlerbirliği’nin varlığı güzel bir futbol maçı beklentisini yükseltmişti.

Gerçekten de son dönemlerde seyrettiğimiz en heyecanlı maçlardan birine tanıklık ettik.

Fenerbahçe özellikle Manchester maçıyla birlikte yükselişe geçen Galatasaray, Beşiktaş ve Feyenoord maçlarını neredeyse pozisyon vermeden bitirmesini sağlayan topu orta sahanın biraz gerisinde karşılayıp, hızla hücumlarla sonuca gitme anlayışından uzak bir görüntü sergiledi.

Maçın, topla oynama, isabetli şut ve pas atma, ceza alanına girme, korner gibi istatistiklerinde Gençlerbirliği’nin bariz üstünlüğü vardı. İkinci yarının ilk yirmi dakikasında Volkan Demirel’in 4 önemli kurtarış yapmış olması bile önemli bir göstergeydi. Buna karşılık maç sonunda Fenerbahçe’nin 3-0 gibi net bir skor üstünlüğü vardı.

Buraya kadar olanı, aslında bu yazıyı okuma zahmetine giren bütün futbolseverler biliyor.

Ben daha ziyade spor medyasında bu maç üzerine yazılan yorumlara birkaç kelam etmek gerektiğini düşünüyorum.

Maçın hemen ardından yapılan yorumlarda, haklı olarak, 4 önemli kurtarış yapan Volkan Demirel ön plana çıkarıldı. Bunda bir sorun yok. Sorun öne çıkarılış biçiminde. “Fener Kaptana Dua Etsin”, “Volkan’ın Elini Öpün”, “Ya Volkan Olmasaydı”, maçtan sonra yazılan yorumlardan bazılarının başlıkları. Sanırsınız ki Volkan Demirel Fenerbahçe futbol takımının bir parçası değil, Fenerbahçe’nin zor durumda olduğunu görüp “Smallville”den uçarak gelen bir süper kahraman. O zaman Fenerbahçe takımı “Volkan’ın elini öpüp ne iyi ettin de yetiştin abi” demeli.

Bu saçmalık ne yazık ki memleket spor yorumcularının büyük çoğunluğunun bakış açısını oluşturuyor.

Evet, zaman zaman futbol takımını oluşturan oyuncuların bazıları gününde olmayabilir, bazıları forum düşüklüğü yaşayabilir, adı üstünde takım olmanın gereği onların eksiğini kapatabilmek değil midir? Futbolu güzel bir oyun yapan unsurlardan biri de bu değil mi?

Diğer yandan bir futbol yorumunu yaparken, rakip takımı bırakıp bütün analizlerin Fenerbahçe üzerinden yapılması da ayrı bir sorun.

20. yüzyılın önemli düşünürlerinden Jean Paul Sartre’ın altını çizdiği bir gerçek var: “Au football tout est compliqué par la présence de l’équipe adverse” . Türkçe ifade edersek; “ futbolda her şey karşı takımın varlığıyla karmaşıklaşır”.  Siz “kağıt üzerinde”  ne kadar güçlü olursanız olun, ne kadar fazla yeteneğe sahip olursanız olun, karşınızda 11 tane insandan kurulu bir başka takım var, kağıt üzerindeki planlar işin içine insanlar girdiği zaman her zaman gerçekleşmez. 

Nitekim Fenerbahçe’nin karşısında başka bir takım olduğu da unutuluyor yorumlarda.

Olsun onlar unutsun biz hatırlatalım.

Her şeyden önce Ümit Özat’ı,  takımını Kadıköy’e 10 kişi defansta kalsın, fırsat bulursak 1 tane atar üzerine yatarız mantığıyla değil de, futbol oynamak için çıkarmasını kutlamak gerekiyor. Nitekim maçtan sonra Ümit Özat’ın, “Korkaklar gibi beraberliğe oynamaktansa böyle oynayıp yenilmeyi tercih ederim” demesi memleket futbolu açısından sevindirici.

Ancak, daha sevindirici olan, Fransa’da Sochaux alt yapısında yetişen,  futbolundaki gelişmeyi keyifle seyrettiğim,  yaptığı bütün açıklamalarda düzgün ahlakını da yansıtan Serdar Gürler’in güzel futbolu oldu. Ne dedi Serdar maç sonunda övünerek “Burada, Kadıköy’de, Galatasaray ve Beşiktaş oynadı, bizim kadar pozisyona giremediler”.  Serdar yenilmesine rağmen mutluydu çünkü çok güzel bir oyun çıkarmıştı.

Keşke memleket spor yorumcuları da futbol oyununu Ümit Özat ve Serdar Gürler’in bakış açısıyla değerlendirebilse ama çok zor. 

Neden mi? Bir çoğu maaşını mevcut federasyon başkanının sahibi olduğu medya organlarından alıyor ve var olan “kirli” sisteme göbekten bağlı da ondan… 

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa