Vatan, yalan, slogan
Fotoğraf: Envato
Yeni Türkiye’nin nasıl bir yer olduğunu bir türlü anlayamayanlar için ne yapmak gerek, bilemiyorum. Ülke korkunç bir bataklık içerisinde ve daha korkuncuna doğru hızla ilerliyor. Olan biteni anlayamayanlar için belki de sloganlar üretmek gerekiyor.
Eskiden üretilmiş olanlara benzer sloganlar üretmek iyi olabilir. “Ben sporcunun zeki, çevik ve aynı zamanda ahlaklısını severim” türünden sloganlar. Şöyle bir tane, örneğin: “Ben belediyenin kayyumlu olanını severim.”
Belediyelerin artık görevleri talan ve talanı örtmek için din kullanmak ya, o zaman şu slogan kullanılabilir: “Ben belediyenin şeriatçı olanını severim.”
Ama haftalardır gündemde olan korkunç olaylar yanında yeterince etkileyici gelmeyebilir. Onun yerine daha da gündeme uygun sloganlar bulalım: “Ben polisin şeriatçı olanını severim.” Ya da şöyle bir tane: “Ben polisin suikast yapanını severim.”
İşin doğrusu slogan üretmek zor değil. Faşist rejimlerde bol slogan bulunması, bol bol slogan kullanılması biraz da bundan. Slogan üretmeyi sürdürelim:
“Ben evin yakılmış yıkılmış olanını severim.”
“Ben çocukların kilit altında tutulduğu, yangında can verdiği yurtları severim.”
“Ben anaların ağlayanlarını severim.”
“Ben çocukların askere gönderilmesini, eve tabut içinde dönmesini severim.”
“Ben askerin dirisini değil, ölüsünü severim.”
“Ben mahallenin yok edilmiş olanını severim.”
Basının susturulduğu, barış çağrıları yapanların susturulduğu bir ülkede ancak böyle sloganlar duyulabilir. Diyalog yerine silahların konuştuğu bir ülkede ancak bağırtılar, kalıplar, sloganlar duyulabilir.
Aklıma kimi kışlalarda bulunan bir slogan geliyor: “Dönen tekerlekler zaferi müjdeler.” Bu koca bir yalan. Bunun yerine doğrucu bir slogan koyacak olsak, duvarlara şunu yazmak gerekirdi: “Dönen tekerlekler zaferi müjdeler. Dönmeyen tekerlekler ise barış ve huzuru...”
Sloganlar militarizmin köşe taşlarından. ABD Hava Kuvvetlerinde kullanılan bir başka slogan gibi: “Duyduğunuz gürültü, özgürlüğün sesidir.” Başka ülkelere gönderilecek askerlere helikopter ve uçaklardan gelen korkunç gürültüyü sevdirmek için üretilmiş. Amaç, askerlere “Sizi istila veya işgal için kullanacağız,” demek yerine, özgürlükten söz ederek onları kandırmak. Kandırmaca yalnız ABD’de gerekli değil, her yerde gerekiyor. Şırnak’a, Irak’a, Suriye’ye gönderilen askerlere böyle yalanlar söylemek gerekiyor. “En büyük asker, bizim asker!”
Türkiye’yi yöneten akıl önceki gün şunu söylemiş: “Bir vatanın vatan olması için şehide ihtiyacımız var.” Evet, ölüme gönderilen askerlere bunları söylemesine şaşırmamak gerek. İnsanların ölüme gönderilmesi için yalan ve türlü çeşit slogan gerek. Vatan böyle sevilirmiş, ölerek yani...
Bu sloganlar, kalıplar hep yalan. Bu çok açık. Eskiden de açıktı, şimdi de açık. Doğrularını söyleyelim. Türkiye’de her eve, her mahalleye, her ilçeye, her yere ama her yere barış gerek. Anaların ağlaması gerekli değil. Gençlerin ölmesi gerekmiyor. Tabut görünce sevinmek akıl işi değil. Bu toprakların çocukları yer altında değil, yer yüzünde yaşamalı. Vatan sevgisi ölümden değil, barıştan geçer. Her çocuk, ama her çocuk için barışı ve insanca bir yaşamı istemekten başka hiçbir çözüm yok.
- Neden unutturmak istiyorlar? 22 Aralık 2024 04:15
- Çocuk çocuktur! 08 Aralık 2024 04:29
- Soul Behar Tsalik: Gazze’den çıkın! 01 Aralık 2024 04:30
- Profesör Saibaba ardından 17 Kasım 2024 04:01
- Irkçılığa karşı zırh gerek 03 Kasım 2024 04:03
- Almanya, militarizm ve okullar 20 Ekim 2024 04:15
- Nihon Hidankyo kuruluş bildirgesi 13 Ekim 2024 04:15
- Yuval: Soykırıma ortak olmam 29 Eylül 2024 04:54
- Ordunun kıskacındaki gençler 15 Eylül 2024 04:08
- Nükleer felaket önlenebilir 08 Eylül 2024 04:27
- Nükleer kuyu 01 Eylül 2024 04:25
- Oryan Mueller de reddediyor 25 Ağustos 2024 04:40