Türkiye nereye?
Fotoğraf: Envato
İlk sonuçlar, seçimin galibinin Emek Demokrasi Özgürlük Bloku olduğunu gösteriyor. Blok sadece seçimin galibi olmakla kalmıyor; artık muhalefetin asıl mihrakı da Bloktur.
“İktidar” değişmiyor. AKP henüz bayır aşağı yuvarlanmaya başlamadı, durumunu idare ediyor. Henüz kandırmayı başarabiliyor. “Umut Memet’in ekmeği, ye Memet ye..” sözü geçerli hâlâ. “Büyüdük, büyüyoruz” edebiyatı, “Hedef 2023” göndermesi iş yapıyor mu, tartışılır.
Önemli bir bölümü işsiz kalmış işçilerle, geri kalan emeğiyle geçinenler açısından bu “büyüme” masalının bir somutluğu yok. Emekçinin cebi delik, filesi eskisinden küçük. Büyüyenin büyük sermaye sahipleri olduğu, ama yoksulun daha da yoksullaştığı ayan bayan ortada ve buradan hayal kurulduğunun ileri sürülmesi zor. Durumu iyileşen, çalışma koşulları düzelen işçi, emekçi yok.
Ancak yine de eğitim ve sağlık sorunu üzerinden bir hayal tacirliği yapabildi AKP. Tüm sağlığı paralı yapmışken “kuyrukları kaldırdım” edebiyatıyla pirim yapabilmesi şaşırtıcı da olsa da, kimilerine “hastaneler iyi” dedirtebildi. Tüm eğitim sistemini paraya bağlamışken “ilkokul kitaplarını bedava verme” göstermeliği “ama, bak işte” dedirtebildi bir kısım yoksula.
Asıl oy derleme başarısını ise Türk-İslam sentezciliğiyle gösterdi AKP. Din istismarının yanında eline “ip”i alıp dolaşmasının, Kürt halkına yönelik saldırganlığı tırmandırmasının Türkler arasında hala bir karşılığı olduğu görüldü. Ama bir önceki seçimde aynı AKP’nin “barışçıl” propagandayla oy topladığı da unutulmamalı. Bu seçimde şovenizme hız vererek, AKP, MHP’den belirli bir oy kaparken, gerekli oldukları tartışmalı DP türünden bir dizi partinin oy tabanını hemen tümüyle kendine katmayı başardı.
Arada, AKP’den ne kadar farklı oldukları üzerine görüşler ileri sürülebilecek CHP ile MHP kaldı. Görüldü ki, Kılıçdaroğlu’nun gelişi, öyle sanıldığı kadar fark ettirmedi. Neredeyse “tek tabanca” olarak koşuşturdu. Vaat üstüne vaatte de bulundu; ama yetmedi. Bir-iki puanlık artış sağlayabildi ki, bu sonuçla CHP ve Kılıçdaroğlu’nun liderliği tartışma dışı kalamayacak. MHP’yse, oy kaybına rağmen baraj altı olmaktan kurtulduğu için sevinme “bandı”nda yer tutabildi.
Kılıçdaroğlu ya da Bahçeli’nin durumları tartışma konusu olur ya da olmaz, partilerinin yeniden dizayn edilmesi ihtiyacı ortaya çıkar ya da çıkmaz; bunlardan bağımsız olarak, seçim sonuçları, düzen karşıtı muhalefeti zaten üstlenemeyen bu iki partinin AKP karşıtı muhalefeti de artık üstlenemeyeceklerini belli etti. Artık ne Kılıçdaroğlu ne de Bahçeli, AKP karşıtı muhalefetin inandırıcı merkezi olamayacaklardır. Görülmüştür ki “sen-ben kavgası” ile yürümemektedir AKP ile kavga. “Benim adım Kılıçdaroğlu” demek yetmemektedir. Ya da “aile sigortası” veya “hilal kart” sorunu çözmemektedir. Ötesinde hem Bahçeli’nin “asardın-asmazdın” iddialaşmasındaki şovenizmi, hem de Kılıçdaroğlu’nun “akil adamlar heyeti”ne kadar ilerlettiği, ama bir türlü Kürdü Kürt olarak kabullenme noktasına vardırmadığı demokratizminin yetmeyeceği de görülmüştür.
Net ve mücadeleci bir demokrasi ve özgürlük çizgisi zorunludur ki, bunu Blok temsil etmektedir. Bellidir ki, artık muhalefet kayıkçı dövüşünden ibaret olmayacaktır, olamaz. Ciddi muhalefet yapılabilecektir, sonuçlar bunu göstermiştir.
Zaten iki örgüt çalıştı seçimde. Bir blok, bir de AKP. Ama AKP “silip süpürme” ve “Anayasayı tek başına değiştirecek güç elde etme” iddiasını gerçekleştiremedi. Gelebileceği azami noktaya kadar geldi. Sonrası yoktur. Artık inişe geçecektir. Ama herkes görmüştür ki AKP’yi tek durduran ve gerileten güç Blok’tur. AKP sadece Blok karşısında kaybetmiştir.
Bu iş, emniyeti, mahkemeleri, Yargıtay’ı, Danıştay’ı “kazanmaya” benzemez. Başta Kürt halkı, emek, demokrasi, özgürlük güçleri, sadece bölgede değil, Batı’nın büyük kentlerinde de ileri atılmıştır. Ve kesindir ki, Batı’da Türkler arasında da bir demokrasi arayışı, barış ve kardeşlik eğilimi vardır.
Artık muhalefetin merkezi ancak Blok olabilir. Kuşku duyulmasın genişleyecektir. Bundan böyle CHP’nin de tek şansı Blok’ta bloklaşmaktır. AKP’yle ancak Blok’un baş edebileceği kesinleşmiştir.
- 2. çözüm süreci mi? 31 Aralık 2024 06:30
- İçeride ve dışarıda kriz... 24 Aralık 2024 05:36
- Milli güvenlik, Türkiye ve İsrail siyonizmi... 17 Aralık 2024 05:56
- Ortadoğu yeniden dizayn edilirken... 10 Aralık 2024 05:08
- Esad’la görüşüp anlaşma mı, kavga mı? Hangisi? 03 Aralık 2024 06:45
- CHP ile Cumhur ve sınama yanılma… 27 Kasım 2024 06:45
- Papatya falı ve havuçla sopa... 19 Kasım 2024 04:58
- İngiltere'de Kasım Gelincikleri ya da 'şehitleri anma' günü 12 Kasım 2024 04:26
- Hoş geliyorsun faşizm… 06 Kasım 2024 04:55
- İşçi sınıfının ekonomik mücadelesinde kendisinden başka güvenecek kimsesi yoktur! 22 Ekim 2024 04:50
- Bahçeli, MHP ve terör... 17 Ekim 2024 05:43
- CHP ile nereye kadar? 15 Ekim 2024 05:11