Başkanlık mı?
Fotoğraf: Envato
Anayasa değişikliğinin TBMM Komisyonunda tartışılmaya başlanmasından sonra bazı anayasa profesörleri itirazlarını dile getirmeye başladı. Daha önce gündeme getirilip TBMM’den hızla geçirilen pek çok anayasa ve genel hukuk kurallarına aykırı yasa hakkında üniversitelerden çıt çıkmamıştı. Bunca baskı ve korkutulmuşluğa rağmen üniversitelerden ses gelmesi önemlidir. Çünkü, anayasa değişikliği o kadar yanlış ve o kadar tehlikelidir ki, bazı hocalar her türlü riski göze alarak itiraz etmek zorunda hissetmişlerdir kendilerini.
Hocaların da dediği gibi Meclise getirilen değişiklikle kurulmak istenen yeni sistem bir başkanlık sistemi değildir. Çünkü, başkanlık sisteminde sert bir kuvvetler ayrılığı uygulaması vardır. Başkanlık sisteminin en önemli örneklerinden biri olan ABD’de bu durum Türkiye’den bile görülebilir. Yürütme, Yasama ve Yargı birbirinden bağımsız ve birbirini denetleyen pozisyondadır.
Bizde getirilen sistem esasen başkanlık değil bozulmuş bir parlamenter sistemdir. Tayyip Erdoğan’ın şu anda fiilen iktidar erkini kullanma biçimi yasal hale getirilmeye çalışılmaktadır. Meclisten geçirilmeye çalışılan sistemde cumhurbaşkanı yasama ve yargıya egemen olmaktadır. Nasıl mı? Cumhurbaşkanı seçimi ile Meclis seçimi birlikte yapılmaktadır. Bu durumda, başkanlığı kazanan parti aynı zamanda Mecliste de çoğunluk olmaktadır. Oysa, başkanlık sistemi ile yönetilen ülkelerin çoğunda başkanlık seçimi ile meclis seçimi farklı zamanlarda yapılmakta, hatta meclis seçimleri 1/3 şeklinde ikişer sene ara ile yapılmakta böylece başkan ile yasama meclisinde aynı anda aynı partinin egemen olması önlenmeye çalışılmaktadır. Bu nedenle, çoğu durumda Mecliste çoğunluk partisi olan ile başkanın partisi aynı olmamaktadır. Bu durum da, denetleme ve denge konusunda olumlu bir durum yaratmaktadır.
Bize önerilen sistemde yargı yönetiminin yarısı başkan, yarısı da başkanın partisinin çoğunlukta olduğu meclis tarafından seçilmekte yani başkan ve Meclis çoğunluğu ile yargı yönetimi de aynı partiye bağlı olmaktadır.
Eğer, AKP-MHP teklifi Meclisten geçip de yasalaşırsa, artık AKP’li bir başkan, AKP çoğunluğunda bir meclis ve AKP tarafından seçilmiş yüksek yargı organları söz konusu olacaktır. Bir de başkanın KHK çıkarma yetkisi olduğu düşünülürse, devlet Tayyip Erdoğan’a teslim edilecek, al istediğin gibi yönet denilecektir.
Daha önce bu tip sistemler Saddam Irak’ı, Esad Suriye’si, Mübarek Mısır’ı, Bin Ali Tunus’u, Kaddafi Libya’sı, Pinoşet Şili’si, Peron Arjantin’i gibi ülkelerde görülmüştür.
Fiili diktatörlüğün, anayasal diktatörlüğe dönüşmemesi için bir şeyler yapılabilecekse, o günler şu birkaç haftadır. Eğer bu yasa önerisini engelleyemezsek uzun bir süre tek adam diktatörlüğü idaresinde yaşamak zorunda kalabiliriz.
- Hak hukuk talebinden rahatsız olmak 21 Ocak 2025 06:40
- Sıra CHP'de 14 Ocak 2025 04:44
- Metin Göktepe ve Metin Göktepe gazeteciliği hep yaşayacak 08 Ocak 2025 04:32
- Umut var mı? 07 Ocak 2025 04:40
- Algı yaratmak mı, bilgilendirmek mi? 31 Aralık 2024 06:40
- Çetin günlere hazırlanmak gerek 24 Aralık 2024 04:41
- Kartlar yeniden karılıyor 17 Aralık 2024 04:41
- Suriye'yi bekleyen 10 Aralık 2024 05:01
- Savaşa ve yoksulluğa karşı ittifak 03 Aralık 2024 06:40
- Kayyım 26 Kasım 2024 04:41
- Onların çocukları 19 Kasım 2024 04:42
- Etki ajanlığı 12 Kasım 2024 04:59