31 Aralık 2016 00:53

Basın özgürlüğü için mücadeleye devam!

Basın özgürlüğü için mücadeleye devam!

Fotoğraf: Envato

Paylaş

OHAL tarafından kapatılan Özgür Gündem Gazetesinin Yayın Danışma Kurulu Üyeleri Dilci Necmiye Alpay, Yazar Aslı Erdoğan ile gazetenin Genel Yayın Yönetmeni Zana Bilir Kaya önceki gün yapılan duruşmalarda tahliye edildiler.

Dört aydan beri, hiçbir gerçek gerekçeye dayanmadan “Terör örgütü üyeliği” suçlamasıyla tutuklu bulunan ülkemizin en tanınmış aydınlarının serbest bırakılması elbette ki Türkiye’nin özgürlükler ve demokratik normların geçerli olduğu bir ülke olmasını isteyen herkes tarafından sevinçle karşılandı.  

Biz de öncelikle kendilerine geçmiş olsun ve aramıza hoş geldiniz diyoruz.

Ama şu da bir gerçek ki Türkiye bir gazeteciler hapishanesi olmaya devam ettiği sürece ne basın özgür olacak ne de ‘Gazetecileri demir parmaklıklar arkasından kurtardık’ diye sevinç duyup bunu doya doya kutlayabileceğiz. Nitekim daha Alpay, Erdoğan, Kaya arkadaşlarımızın tahliye edildiği günün sabahında ülkemizin en tanınmış gazetecilerinden Ahmet Şık arkadaşımızın gözaltına alınmasına tanık olduk. Gerekçe ise trajik olduğu kadar da komik; “Attığı bir twetten dolayı” imiş!

Ayrıca önceki gün, Türkiye Gazeteciler Sendikası, DİSK/Basın-İş ve Çağdaş Gazeteciler Derneği (ÇGD), Tunca Öğreten, Mahir Kanat, Ömer Çelik, Eray Saygın, Metin Yoksu ve Derya Okatan’ın altı gündür gözaltında tutulduğunu açıkladı.

Ve dahası 21. yüzyılın 17. yılına girerken Türkiye’nin hapishanelerinde 150’den fazla gazeteci tutuklu bulunuyor. Yüzlerce gazeteci yargılanıyor, binlerce gazeteci ise işinden edilmiş ekmek kavgasında. Ve Türkiye dünyada hapiste en çok gazeteci bulunan ülkeler arasında ikinci sırada!

Bütün bu baskı ortamına karşın Türkiye’nin gerçeğin peşini bırakmayan gazetecileri, aydınları, akademisyenleri dayanışmayı geliştiriyor. Öte yandan demokratik kamuoyunun basın ve halkın haber alma özgürlüğünü savunma konusundaki direnci de kırılabilmiş değil. Bu da 2017’nin eşiğine geldiğimiz şu günlerde çok önemli bir miras ve bu geleneği sürdüreceğiz elbette.

2017’nin basın ve halkın haber alma özgürlüğü konusunda yeni adımlar attığımız bir yıl olması dileği ile...


İŞÇİLER İNİSİYATİF ALMAZSA BU OYUN BİTMEZ!

Asgari Ücret Tespit Komisyonu, 2017 yılı boyunca geçerli olacak asgari ücreti belirledi. Asgari ücret, ocak 2017’den itibaren net olarak 1404 lira olacak. Yani 2016’da net 1300 TL olan asgari ücrete 104 TL zam yapılmış oldu.

Dört haftadır beş buçuk milyon asgari ücretli (Dolaylı olarak 8.5 milyon) işçiyi ve ailesini etkileyen asgari ücret tiyatrosu sona erdi.

Dört hafta boyunca, 2 patron, 2 işçi, beş de Hükümet temsilcisinin oluşturduğu komisyon, geçen yıl, ondan önceki yıl, daha önceki yıllarda ne yaptıysa; hangi açıklamalar yaptıysa, hangi ayak oyunlarına sahne olduysa, “taraflar” aynı rollerini birebir oynadılar, aynı replikleri kullandılar! Sonuçta da komisyonun çalışması aynı bildik sahnenin tekrarlanmasıyla bitti:  

Hükümet ve patronlar birleştiler, asgari ücret olarak, oy çokluğu ile patronların kabul ettiği bir rakamı belirlediler. Türk-İş temsilcileri ise, “sözleşmeye” imza atmadılar! Türk-İş de oyundaki rolünü önceki yıllarda oynadığı gibi, aynen tekrarladı! 

Hani, önceki yıllardaki görüntüleri kopyalasak, aynen yayımlasak bu yıl yapılan komisyon çalışmasının birebir aynısı olduğunu görürdük!

Ve oyunun sonunda sahneye çıkan Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Mehmet Müezzinoğlu da; önceki bakanlardan öğrendiği repliği yineledi: “İşçilerin, işverenlerin ve benim de çok mutlu olmadığım ortak bir karar vermeye çalıştık. Türk-İş’in imzası olmasını isterdik ama başaramadık. Asgari ücret kararını işverenlerle birlikte imzaladığımız için işverenlere teşekkür ediyorum. Enflasyonu 6.5 olarak hesaplamıştık ve asgari ücrette yüzde 8 civarında bir artışa karar verdik” dedi. Bakan gerçekte geçmişi tekrarlasa da, popülizmde önceki bakanlara bir fark atmak için de;  “...Bu anlamda az veren candan çok veren maldan diyoruz. İnşallah malımız çoğalınca daha fazla veririz” diye konuştu. Böylece geleceğe dair işçilere “umut “ vadetti!

Bakana göre patronlar az vermiş ama canlarından vermişler. Eğer patronlar daha da zenginleşirse, asgari ücret de işçilerin istediği yükseklikte olacakmış!..

Ancak “candan” verilenlere baktığımızda da Bakan Müezzinoğlu’nun söyledikleri gerçeği yansıtmıyor. Çünkü işçilerin yıl boyunca 1404 TL alabilmeleri için, 2017 başında BES’e girmeyen bir iş yerinde çalışıyor olması gerekir. Aksi halde asgari ücretten 53 TL BES’e kesilecektir. Dahası, vergi dilimi yükselmesinden zarar görmemesi için de Hükümetin yıl içinde yeni bir düzenleme yapması gerekecektir.

Bu yıl (ve önceki yıllarda da) yaşananlar göstermektedir ki, bu “asgari ücret tespit oyunu”nun bozulmasının tek şartı vardır; ki o da “en büyük toplu sözleşme” dediğimiz asgari ücretin belirlenmesinde, asgari ücretle çalışan milyonlarca işçinin doğrudan sürece müdahil olmalarıdır. Aksi halde patronlara, Hükümete ve sendika bürokrasisine hiç bir şeye mal olmayan ama beş buçuk milyon da seyircisi olan bu oyun sürüp gidecektir!
 

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa