Bir fotoğrafın hikayesi ve bakmak ile görmek arasında
Geçtiğimiz yılı, 100’ü aşkın gazetecinin yer aldığı bir fotoğraf karesinden, hapiste bulunan arkadaşlarımıza selam göndererek ve 2017’de gazetecilere özgürlük dileyerek geride bıraktık.
Peki bu fotoğraf nasıl ortaya çıktı?
'Ben Gazeteciyim’ inisiyatifinden bir avuç gazeteci olarak, yılın son haftası hapisteki meslektaşlarımız için neler yapabileceğimizi konuşmak için bir araya geldik. Toplantının artık sohbet bölümüne geçilmişken, bir arkadaşımız gazetecilerin kalabalık bir biçimde çok az bir araya geldiğini, yeni yıla girerken gazetecilerin bir araya gelmesini sağlayıp yılın pasını atmanın güzel olabileceğini söyledi. Bir başka arkadaş ‘Bir araya gelmişken bir de toplu fotoğraf çektirsek ne güzel olur’ dedi. Bir başka arkadaş da hapisteki gazetecileri gündeme getirdi. Ve o sohbette, hapiste bulunan meslektaşlarımıza mektup ya da kart ulaştırılmasına izin verilmediğinden hareketle, bu fotoğrafı bir yılbaşı kartına dönüştürüp üzerine de hapisteki meslektaşlarımıza selam gönderdiğimiz bir cümle iliştirip, cezaevine ulaşabilecek gazetelerde yayımlanmasını sağlayabileceğimiz fikri geldi. Bu fikir hepimizi çok heyecanlandırmıştı.
Haber Nöbeti’nin tamamlanmasının ardından, onun birikimi ve enerjisiyle oluşturduğumuz ‘Ben Gazeteciyim’ inisiyatifinin başında da ‘Gazetecilik Suç Değil’ yazılı banner çalışması yapmış ve onun 13 günlük gazete, haftalık gazeteler ve haber sitelerinde yayımlanmasını sağlamıştık. İşin bu kısmına dair tecrübeliydik yani.
Burada hangi fikri hangi arkadaşımın ortaya attığını yazmayacağım. İktidara yakın sosyal medya hesaplarının, sağdan soldan tırtıkladıkları toplama bilgilerle gazetecileri her gün hedef gösterdikleri ve buna da iktidar tarafından yol verildiği bir dönemde böylesi bana daha doğru geliyor. Zaten bilen biliyor.
Aynı zamanda çeşitli basın örgütlerinin de üyesi olan bir avuç gazeteci olarak bu toplantıdan, o fotoğrafın çekildiği zamana kadar, sadece 6 gün içinde 140 dolayında gazeteciye ulaştık. Aradığımız isimler içinde çeşitli nedenlerle katılamayacağını belirtenlerin sayısı bir elin parmakları kadar bile değildi. Pek çoğu bu fikirden çok heyecanlandığını belirtti.
Bir arkadaşımız da fotoğrafın çekileceği ve ardından da yılın pasını atmak için vakit geçirebileceğimiz mekanı ayarladı.
Fotoğrafı, Deneyimli Fotoğrafçı Özcan Yaman çekti. Fotoğrafa ‘Hapisteki meslektaşlara selam olsun, Gazetecilerin yeni yılı özgür olsun’ cümlesini iliştirmek ve onu güzel bir görsel bütünlük içinde sunmayı, yani işin grafik tasarımını da Ümit Kıvanç üstlendi. ‘Gazetecilik Suç Değil’ banner çalışmamızın tasarımı da yine şahane işlere imza atan Ümit Kıvanç’a aitti. Çok yaşasın!
Belgeselci, yönetmen arkadaşımız İmre Azem de fotoğraf çekim sürecini görüntüledi. Sosyal medyada sıkça paylaşılan o nefis görüntüler onun kamerasından çıktı.
Bu karede bulunan gazetecilerden Ahmet Şık’ın, fotoğraf daha yayımlanmadan tutuklanması ise, biz gazeteciler için o fotoğrafta bulunarak hapisteki meslektaşlarına selam göndermekle, selam gönderdikleri meslektaşlarına katılmak arasındaki mesafenin ne kadar kısa hale geldiğinin acı bir göstergesidir.
Bir fotoğrafın hikayesini anlatırken, bir fotoğrafın oluşum süreçleri bakımından, bakmak ile görmek arasındaki ilişkinin felsefesini bizim kuşaklara öğreten John Berger’e değinmemek olmaz.
İngiliz Şair, Ressam, Yazar ve Sanat Eleştirmeni John Berger, yeni yılın ikinci günü, 90 yaşında aramızdan ayrıldı.
Berger’in ölümünü İngiliz Oyuncu ve Yazar Simon McBurney, Twitter hesabından şöyle duyurdu: “Dinleyici, şair, ressam. Rehberim. Filozof. Arkadaş. John Berger bu sabah bizi terk etti. Şimdi her yerdesin.”
Evet, bu dünyadan giden bazıları kendi çevresiyle sınırlı bir kesimin belleği dışında kalıcı olamaz. Ama John Berger, gerçekten de aramızdan ayrılmış olsa da, yapıp ettikleriyle, geriye bıraktıklarıyla artık ‘her yerde’.
Üniversite yıllarımdan beri iki kez okuduğum ve yazı yazarken de faydalanmak için sayısız kez dönüp baktığım Berger’in ‘Görme Biçimleri’ adlı kitabından bir paragrafı buraya aktarıyorum: “Bir imge, yeniden yaratılmış ya da yeniden üretilmiş görünümdür. İmge ilk kez ortaya çıktığı yerden ve zamandan -birkaç dakika ya da birkaç yüzyıl için- kopmuş ve saklanmış bir görünüm ya da görünümler düzenidir. Her imgede bir görme biçimi yatar. Fotoğraflarda bile. Çünkü fotoğraflar çoğu zaman sanıldığı gibi mekanik kayıtlar değildir. Her bir fotoğrafa baktığımızda, ne denli az olursa olsun, fotoğrafçının sınırsız görünüm olanakları arasından o görünümü seçtiğini fark ederiz. Rastgele aile fotoğraflarında da böyledir bu. Fotoğrafçının görme biçimi konuyu seçişinde yansır. Ressamın görme biçimi, bez ya da kağıt üstüne yaptığı imlerle yeniden canlandırılır. Her imgede bir görme biçimi yatsa da bir imgeyi algılayışımız ya da değerlendirişimiz aynı zamanda görme biçimimize de bağlıdır.”
Büyük ustanın anısına saygıyla...
Evrensel'i Takip Et