Böyle değişikliğe böyle görüşme!
Fotoğraf: Envato
“Cumhurbaşkanlığı sistemi” adı altında “başkanlık sistemi rejimi”ni getiren anayasa değişikliğinin ilk turu önceki gece tamamlandı.
Değişiklik maddeleri, AKP ve MHP’li vekillerden 340 ila 344 arasında oy alarak geçti.
Gerek yandaş medya, gerekse artık bir gözü Erdoğan-AKP Hükümetinde olan sermaye medyası, Meclisten geçen anayasa değişikliğinin içeriği ve amacı konusunda halkı bilgilendirmekten çok, Meclisteki vekiller arasındaki kavgadan, kürsü işgali, kim kimin ayağını ısırdı, kim kime yumruk attı... gibi protesto ve tepkileri haberleştirdi.
Belki bu tür haberler bize, “Böyle bir anayasa değişikliğine böyle bir görüşme” dedirtebilir.
Oysa karşı karşıya olduğumuz durum, Meclisin nasıl çalıştığından daha ileri bir durumdur. Çünkü ortada bir “rejim” değişikliğini de amaçlayan, son derece önemli bir anayasa değişikliği oylaması vardı. Ve AKP’li vekiller, bu tür oylamalardaki “gizli oy” kuralını açıkça ihlal ederek, kullandığı oyu göstermesi ya da aynı oylama kulübesine birkaç vekilin birden girerek birbirini denetleyerek oy kullanması es geçilmiş, ya da sadece “Sana ne ulan!”lı polemiklerle gündeme gelmişti. Ve dahası “gizli oy” kullanma basında ve TV kanallarında, Anayasa Mahkemesinin de umursamadığı, bir teferruat olarak verildi.
AKP ve MHP’nin vekil sayısı üstünlüğünü Meclisteki tartışmalar üstünde bir baskıya, “oylama terörüne” dönüştürmesi, bu baskıyı “açık oy” kullanmaya kadar götürmesi, aslına bakılırsa, bir anayasa düzenlenmesi tartışmasındaki şekli bir görünüşten öte, yapılmak istenen değişikliğin “ruhu” ile de uygundur!
Tıpkı bu değişikliğin gerekçesinin “Anayasayı fiili duruma uydurma” olması gibi “tek parti tek adam rejimi”ne geçişin oylamasının da Meclisteki teamüllere ve İç Tüzük’e uygun olması beklenemezdi. Tersine fiili durum yaratarak, görüşmelerin provoke edilmesi, ortaya çıkan krizin, bir yandan Meclisin ne kadar “çürümüş”, “işlevsiz” olduğunu öte yandan da muhalefetin gereksiz olduğunu göstererek, kara propaganda gücüyle avantaja dönüştürülmesi gerekirdi! Bu yüzden de gerek Meclisteki tartışmaların AKP-MHP’nin bir güç gösterisi ve İç Tüzük ve teamülleri değil fiili durum yaratmayı esas alan bir biçimde cereyan etmesinde şaşırtıcı bir yan yoktur.
Sadece bugün Mecliste olanlar açısından değil, gelecek açısından da Meclisteki oylama bir göstergedir.
Çünkü eğer birinci tur oylamada olduğu gibi ikinci oylamada da Mecliste “açık oy” kullanılması zorlanır ve bir “oylama terörü” yaratarak anayasa değişikliği” 330’un üstünde bir oyla geçerse, 2 ya da 9 Nisan’da yapılacak referanduma da OHAL koşullarında gidileceği artık tartışılmazdır.
Burada da tabii, Meclis gibi bir ortamda “gizli oy”u “açık oy”a dönüştürmede bir perva tanımayan iktidarın referandumda, ortamı nasıl terörize edeceği, muhalifleri susturmak için hangi yol ve yöntemleri kullanacağı, oylamalarda hangi baskıları devreye sokacağı... gibi sorular gündeme gelmektedir. Çünkü, MHP ve AKP’ye bir biçimde de oy veren her vatandaşın referandumda da bu iki partinin çağrısına uygun oy vermesi söz konusu olmayabilir. İlk veriler böyle olmayacağını da gösteriyor.
Bu yüzden de Erdoğan-AKP yönetimi, kendi rejimlerini kurmak için gerekli anayasal ve yasal düzenlemeleri yaparken aynı zamanda rejimin nasıl bir rejim olacağını, baskı ve şiddetin envai türünü devreye sokmaktan çekinmeyeceklerini de göstermiş oluyorlar.
Ancak, bütün bu baskı ve güç gösterilerine karşın halkın özgür iradesini göstermesinin de mümkün olacağı bir ülkede yaşadığımız da gerçektir. Bunu en son 7 Haziran seçiminde gördük. Çünkü, iktidar hangi güçleri kullanırsa kullansın eğer gerçekler yeterince anlatılabilirse, bunun için gerekli gayret gösterilirse, hiçbir baskı halk iradesinin ortaya çıkmasını engelleyemez.
Bugün Türkiye’nin demokrasi güçlerinin arkasındaki en sağlam dayanak, halkın iradesini göstermedeki ferasetidir. Ve bu olanağın açığa çıkmasını sağlayacak bir çalışma, her tür barikatı yıkacak bir hareketi oluşturabilir. Anayasa değişikliğinin Meclisten şu kadar fark oyla geçmesi de bu gerçeği değiştirmeye yetmez.
- Yığınların siyasete müdahalesi için... 19 Ocak 2025 04:46
- 2025 yılı emek yılı olacağını gösteren önemli işaretlerle başladı 12 Ocak 2025 04:53
- Tartışmalar "Sadece Türkiye’nin Kürt sorununun demokratik çözümü" kapsamını aşıyor 05 Ocak 2025 04:58
- 2025'in emek, barış ve özgürlük yılı olması dileği ile... 31 Aralık 2024 06:59
- Ülkemiz işçi emekçileri 2025'i emek yılı yapacak güce ve deneyime sahiptir! 28 Aralık 2024 06:16
- Asgari ücretli işçinin grev hakkıyla da donatılmış yeni bir mekanizma talebiyle mücadeleye! 24 Aralık 2024 16:44
- Son iki haftada oluşan Suriye haritası neyi gösteriyor? 12 Aralık 2024 04:45
- Asgari ücret miktarı, AÜTK'ye bırakılamayacak kadar ciddi ve önemli taleptir! 08 Aralık 2024 04:44
- Suriye'de çıkar peşindeki herkes operasyonun içinde ama kimse rolünü kabul etmiyor 05 Aralık 2024 06:45
- Eğer ‘Kurtuluş yok tek başına ya hep beraber ya hiç birimiz’se... 01 Aralık 2024 04:54
- İşçilerin özelleştirmeye karşı cepheden ‘hayır’ demekten başka bir seçeneği yok! 27 Kasım 2024 06:55
- Tek adam yönetiminin ülkeyi nereye getirdiğinin bir haftaya sığan fotoğrafıdır! 24 Kasım 2024 04:47