Yeniden okumak
Fotoğraf: Envato
“İnsan Tarihi, sınırsız mekanda öylesine ufak bir noktadır ki ondan alacağımız ilk ders alçak gönüllü olmayı öğrenmektir.”
Will ve Ariel Durant çifti “Uygarlığın Öyküsü” (on cilt- 1935-1967) adlı yapıtlarını yazıp bitirdikten sonra, yeniden okumuşlar. Gerekli düzeltmeleri yapmak için… Ayrıca, bugünü anlamaya ışık tutacağına inandıkları olayları, yorumları seçip bir özet çıkarmışlar. Bu özet yüz sayfalık bir küçük betik olmuş.
Çok az sayıdaki kültür adamlarımızdan biri, sevgili Bozkurt Güvenç de, bu özeti dilimizi çevirmiş. Çeviri Cem Yayınevince 1992'de yayınlanmış. Yazarların İlk saptamaları yazımın başına aldığım ilk tümce işte o özetten…
Yazmıştım ya kısa süre önce, betiklerimi elden geçiriyorum iki- üç aydır.
Yeniden okuyacaklarımı ayırıyorum. Geri kalanları, yararlı olacakları ayrı ayrı yerlere armağan ediyorum.
Bir üniversiteye ya da belediye betikliklerine değil… Buralara armağan edilenlerden bir ses çıkmıyor daha sonra…
Sanırım kendilerinin süreleri öyle kısıtlı ki, başkalarının birikimleri onları ilgilendirmiyor. Kimseler yararlanamıyor bu armağan betiklerden.
Böyle armağan edilmiş betikleri, getirildikleri sandıklar içinde bir köşeye atılmış gördüm kimi kez. Vermeyi düşündüğüm yerleri önce kendim gidip görüyorum. Yararlanılabilecek yerlere veriyorum onları, küme küme ayırıp.
Kimilerini de yeniden okumak için alıkoyuyorum.
Öyle ya, yirmi yaşımdaki ben bugünkü ben değilim ki.
Yanlış yorumlamış olabilirim genç yaşımda. Yeni öğrendiklerimin ışığında bu kez değişik anlamlandırabilirim.
Yaşamak öyle kısa ki, okumayı yinelemek için süre elbette yok çoğu kez. Ama kimi yapıtları da yeniden okumak gerekiyor. Böylelerini seçebilmek de sorun, yaşamanızı nasıl geçirdiğinize bağlı…
Kimilerini de şaşarak okuyorsunuz yeniden. Bugünü önceden nasıl görebilmiş? Nasıl o günden uyarmış toplumu? Ya da öyle yalın, öyle doğru saptamalar yapmış ki, bütün çağlarda anımsanmaları doğru olur. Başa aldığım tümce gibi…
“Gülmece ustası çoktur ama tarih kadar büyüğü yoktur.”
Saptaması da bana böyle gibi geldi.
Bakalım yine o yapıttan alıntıladığım şu bir iki tümce size neler düşündürecek?
“……………yapısal değişiklik bir para kazanma çılgınlığı yarattı. Bu yedikçe acıkan artan bir doyumsuzluktu. Yeni zenginler gösterişli köşkler ( saraylar) inşa ettirdiler, kadınlarını pahalı elbise ve mücevherat ile süslediler, uşak ve hizmetçilerle şımarttılar. Yeni dostlar pahalı şölenlerle birbirleriyle yarışmaya koyuldular. Varlıklı ile yoksul kesimler arasındaki uçurum giderek derinleşti.”
Burada, yazımı bitirmeden önce, Nâzım’ın “Taranta Babu” adlı yapıtından bir ekleme yapmak geldi içimden:
“Mussolini çok konuşuyor Taranta Babu, çok korktuğu için çok konuşuyor.”
- Vedat Günyol/İnsancılık -4- 22 Mart 2020 20:40
- Vedat Günyol/İnsancılık -5- 22 Mart 2020 20:39
- Vedat Günyol/ İnsancılık-3- 15 Mart 2020 19:30
- Vedat Günyol / İnsancılık -2- 09 Mart 2020 00:00
- Vedat Günyol / İnsancılık 02 Mart 2020 00:01
- İçin aydınlığı 24 Şubat 2020 00:00
- Süreklilik 16 Şubat 2020 23:30
- Yetmiş beş yıl sonra soykırım 09 Şubat 2020 22:35
- Yine deprem 02 Şubat 2020 22:30
- 25 Ocak 2020 (Bir gün sonra) 27 Ocak 2020 00:05
- Eğitim eğitim eğitim 19 Ocak 2020 22:47
- 24 Aralık 2019/Bruno Taut'un ölüm yıldönümü 13 Ocak 2020 00:08