Hayat devam ediyor...
Dünya kapitalistleri, adaletsiz sistemlerini allayıp pullanıp önümüze yeni bir sistemmiş gibi getirip fiyakalı isimler veriyorlar. Sanatçıları boş durur mu hemen eserler üretip insanlıktan adaletten bahsediyorlar, onlarda allayıp pulluyorlar. Sonra kendi yarattıklarını kendileri milyon dolarlar verip alıyorlar. Diyorlar ki; Kapitalizm eskiden insanlık dışıydı vahşiydi , artık insanileşti, küreselleşti, neoliberal politikalarla yenilendi. (!)
İşin özü şu; Dünyadaki mutlu azınlık için modern kölelerin onayıyla vahşiliklerini sürdürüyorlar, sürdürecekler... Bu anlamda kapitalizmin vahşisi, insanisi olmaz. Geçen ay yayımlanan istatistikler ortada, bu istatistikleri biz çıkarmadık, kendileri söylüyorlar ve yandaş, büyük medyaları manşetlerden duyuruyor. (Merak edenler geçen haftaki yazımdan teferruatları öğrenebilir) adaletsizliğin sistemidir kapitalizm. Sonuçta ABD de Donald Trump dönemi başladı hayırlı olsun.
Gelecek önemli gelişmelere gebe gözüküyor, savaşlar, işgaller ve sömürü bakalım daha nasıl ince hesaplarla uygulamaya konacak. Hep birlikte göreceğiz.
Durum dünyada böyle olunca Türkiye’ye nasıl yansıyor?
Türkiye’nin nufusunu ortalama 80 milyon farzedersek 2 milyon mutlu azınlık için 78 milyonun köle olarak yaşadığı bir ülkeyiz. Muktedirlerin çoluk çocuğu 20-30 lu yaşlarda armatörlükten, yumurta, mısır tüccarlıklarına şirketlere ve holdinglere sahip olup milyon dolarlara imza atarken, halkın çocukları gelen tebligatlara, maaş bordrolarına, kredi kartlarına, ödenmemiş sgk borçlarına, icra kağıtlarına imza atıyor. Ha bir de gelecek umutlarıyla yapacakları 3 çocuk hayalleri için evlilik cüzdanlarına.
Önceleri kentsel dönüşüm dediler rantsal bölüşümle yola devam ettiler. Tarım ve hayvancılığı öldürdüler. Sonra milli ve yerli tarım ve hayvancılığı geliştireceğiz dediler. Meclisten kendilerinden olmayanları temizleyeceklerini açıkladılar. Yerli ve milli 400 vekil yaratacağız dediler. Kısaca öyle dediler böyle yaptılar. Yeri geldi sol gösterdiler, sağ vurdular. Solcu kültür bakanları, Kürt iş adamları sanatçı sporcu karışık pizzalar ürettiler. Yersen yani yiyenler “yetmez ama evet” dediler. Hepsi demokrasi adına...
Zaman geldi tekleyince Tek-tekcilik modasını geliştirdiler. Vatan, millet sakarya her dönemin geçerli formülü olarak yanına milli tarım ve milli hayvancılık söylemlerini de alarak yola devam dediler. Sonra açıkladılar ki; Eğer evet çıkmazsa terör artar ve iç savaş çıkabilirmiş.
Uzatmayalım; Birkaç senaryo yazalım nasılsa işsiz güçsüz oturuyoruz.
Senaryo bu ya, bir an için “evet” çıktı diyelim. Suriye’de savaşın göbeğine daha bir içlere ilerlersek, Orada burada daha bir bombalar patlarsa yerli ve milli iş adamlarını Suriye’ye inşaat, yol ve köprü işlerine sokabilirsek gelsin dolarlar gelsin avrolar. Kimlerin cebine? Muktedirlerin kimlerin olacak. Sonrası Allah kerim.
Ya da “evet” çıkarsa, dünya devleri hooop buraya kadar derse. Suriye’den nalları toplayarak çıkarsak ? Ülkede dökülecek beton alanı kalmadı. Tokİ moki bina dikecek, yerli ve milli iş adamları yatırım yapacak alan bulamayacak. Sümerbank, Beykoz, Telekom, Şişe cam, Atatürk Orman Çiftliği, gibi bir çok kurum tarihe karıştı ve değerli alanları çooktan pazarlandı satıldı. Tekstil hayvancılık tarım bizlere ömür olalı zaten bir hayli oldu. Üretim yok teknolojik modern ülke var öyle mi? Metrobüsler kilometrelerce uzadı, deniz altından tüneller yapıldı, köprüler yapıldı öyle mi? Nükleer santrallerin bitirilip dünyaya elektrik satma hayalleri kaldı. Yapın muhasebeyi alt alta koyun , üst üste koyun sonuç kaos. Bu kaostan nasıl çıkılır. Gelsin iç savaş, gelsin katliamlar. Mevzuu ve senaryolar bitmez.
Bu tehlikelere karşı en acil yapılacak iş önce güçlü bir “#Hayır” Ardından gasbedilen haklarımız için , özgürlük, barış ve kardeşlik için mücadeleye devam olmalıdır.
Evrensel'i Takip Et