3 Şubat 2017

'Kürt fobisi'yle nereye kadar?

Referandum süreci ilerledikçe, “evet”, “hayır” cephesinin sloganları, kararsızları kimin, nasıl kazanacağı, tarafların stratejisi, hesapları, kullanacakları araçlar, dil vb. etrafında tartışmalar da sürüyor. Öte yandan da dünün “solcuları” (bugün MHP’yi bile yeterince milliyetçi görmeyen aşırı milliyetçiler) ve CHP’deki aşırı milliyetçilere kulağı açık damardaki Kürt fobisinin de yeniden depreştiği görülüyor.

Bu, “Kürt fobisi” depreşen kesime göre, referandumda Kürtler “hayır” derse, referandumdan “hayır” çıkacak; dolayısıyla Kürtler referandum sonucunu belirleyecektir!

UYDURMA SENARYOLARLA SİYASET

Bu tespitle, sanki Kürtlere önem veriliyor gibi görünürken, aslında referandumdan çıkacak muhtemel bir “evet”in de suçlusu şimdiden Kürtler olarak ilan edilmektedir.

Bu çevrelere göre; 
- Kürtler (“Kürtler” derken de daha çok HDP kastediliyor), “hayır” der gibi görünecek ama  el altından AKP’yle uzlaşıp “evet”e destek verecekler! 
- Son anda HDP “boykot” çağrısı yapacak!
- “Öcalan Hükümet görüşüyor”muş, dolayısıyla son anda Öcalan’a “evet” ya da “boykot” çağrısı yaptırılacakmış!
- Tutuklu milletvekilleri HDP eş başkanları referandum oylamasına yaklaşıldığında serbest bırakılarak, Kürt toplumuna yeniden barış masasına dönüş umudu verilip, HDP’nin “evet” ya da “boykot” demesi sağlanacak!  

Senaryolar muhtemel, yeni senaryolar da yazılabiliyor ama burada verilen mesaj aynıdır: Kürtler referandumda el altından AKP ile iş birliği yapacak ve “evet” olmazsa “boykot” yapacak; bunu açıkça yapamazlarsa da el altından yapacaklar!

KÜRT SİYASİ GÜÇLERİNDEN ‘HAYIR’ AÇIKLAMASI

Aşırı milliyetçi kesimler bu uğursuz senaryolar etrafında Kürt düşmanlığını tazeleyip AKP ve MHP ile kadim ittifaklarının gereğini yaparken, önceki gün Demokratik Toplum Kongresi (DTK), Halkların Demokratik Kongresi (HDK), Demokratik Bölgeler Partisi (DBP), Halkların Demokratik Partisi (HDP), Tevgera Jinên Azad (TJA) referandum sürecine ilişkin tutumlarını Diyarbakır’da açıkladı.

“Newroz ruhuyla demokraside direnelim, HAYIR’la diktatörlüğe dur diyelim!” sloganıyla demokrasi ve barış için seferberlik çağrısı yapılan toplantıda açıklanan deklarasyonda; “Bu anayasa, her şeyden önce AKP-MHP anayasasıdır. Tüm siyasi yapıların dahil olduğu bir anayasa olmadığı gibi, ruhu itibariyle etnik, milliyetçi, tekçi, cinsiyetçi ve merkeziyetçi bir anayasadır. Bu anayasanın içinde Kürt halkı da Türkiye toplumu da yoktur...Onun için bu anayasa referandumunda ‘Hayır’ oyu vermek ve çıkacak olan ‘Hayır’ sonucuna sahip çıkmamız gerekir...” denildi.  

Bu açıklamanın ayrıntısını dün gazetelerde de okuduk. Açıkça görüldüğü gibi, açıklamada referandumda “boykot” ya da “evet”e yol verecek herhangi bir şey olmadığı gibi el altından anlaşmaya açık da hiçbir yan ve cümle yoktur.

Dahası, AKP-MHP koalisyonu bugün, Kürt siyasi güçlerine karşı, Kürt halkına karşı bir sindirme kampanyası sürdürdükleri koşullarda referanduma gitmektedir. HDP’nin Mecliste çalışmasını bile engelleyecek biçimde bir sürek avı sürdürülmektedir. Bugün HDP’nin eş başkanları ve 12 milletvekili tutukludur. Ve bu tutuklamalara her gün yenilerinin eklenebileceği bir siyasi ortam oluşturulmuştur. Dahası Kürt siyasetinin elinde olan belediyelere kayyım atanmıştır. Binlerce legal Kürt siyasetçi tutuklanmış, cezaevlerine atılmıştır. Bütün bu gerçekler ortadayken, hâlâ “Kürtler AKP ile el altından anlaştı, anlaşacak!” üstünden bir kara propaganda yürütmek, kendi zaaflarını Kürtleri hedefe koyarak kapatmayı da amaçlayan bir hedef saptırmadır. Dahası bu AKP propagandasına açıkça destek vermek, onlara kullanmak için malzeme sunmaktır.

‘KÜRT FOBİSİ’ KİMİN İŞİNE YARIYOR

Bu yüzden de bu aşırı milliyetçi odakların üretimi kara propagandanın CHP içinde de karşılık bulması, bu propagandanın yayılmasına destek verilmesi, elbette ki CHP’nin de önemli bir sorunudur. Dahası CHP, “hayır cephesi”nin direnen ve toparlayıcı gücü olmak yerine bölücü, “hayır cephesi” içinde kararsızlık yaratan, kararsızların “hayır”a kazınılması için önemli olan “hayır cephesindeki birlik ve bütünlüğü” bozucu bir odak olarak görünmektedir. 

Bütün bunlardan da önemlisi “Kürt fobisi”, bunun üstünden 7 Haziran ve 1 Kasım seçimlerinde de çıkartılan el altından AKP ile iş birliği, HDP’den en azından bazı vekillerin anayasa değişikliği teklifine destek vereceğine dair “derin analizlere” dayanan kara propaganda boşa çıkmasına karşın, hâlâ bu kara propaganda da ısrar edilmesi,”Kürt fobisi”nin bu milliyetçilik içinde ne kadar derin olduğunu göstermektedir. 

Ki, bu tutumla “hayır”a hayırlı bir katkı yapılamayacağı gibi sadece köşeye sıkışan AKP-MHP propagandasına malzeme sağlanacağı da apaçıktır.

“Kürt fobisi” bugüne kadar, bu aşırı milliyetçilerin başlıca dayanağı olmuştur ama CHP için de hep kendi ayağına kurşun sıkma olarak yansımıştır. 

Ne yazık ki, ülke ve halklarımız için çok önemli bir referanduma giderken hâlâ “Kürt fobisi”nin üstünden siyasetin CHP içindeki yansıması olan “Ne olursa olsun aman HDP ile yan yana görünmeyin” tutumunun sürmesinin de anlaşılır bir yanı yoktur. Ve bu tutum, Kürt halkıyla arasına yeni engeller koyarak dönüp CHP’yi vuracak bir tutumdur! 

Evrensel'i Takip Et