06 Şubat 2017 01:00

Mutluluk

Mutluluk

Fotoğraf: Envato

Paylaş

Feminizmin önemli isimlerinden biri, Simone De Beauvoir’ı  anarak başlamalı bu yazıya: “Mutluluk bir olasılık değil, ahlaki bir zorunluluktur!” İyimserlik, karamsarlık ve umut üzerine çokça tartıştığımız, düşündüğümüz, baskılardan boğuluyormuş gibi hissettiğimiz günlerden geçerken kendime durmadan hatırlatıyorum bu sözünü.  Otobiyografisinin son cildinde mutsuzluğu ve duyguları yok sayarak değil, farkında olup mutsuzluğa karşı mücadele ederek mutluluğu ve umudu geliştirmek üzerine yazdıkları hep çok yol gösterici olmuştur benim için.

Kolay değil, muhakkak. Aylardır Resmi Gazete’de birbiri ardına yayınlanan Kanun Hükmünde Kararnamelere ek çarşaf çarşaf listelerde adlarının yer alması dışında bir başka bilgiye ulaşamadan yıllarca emek verdikleri işlerinden “ihraç” edildiklerini öğrenen yüz bini aşkın insanın bu ahlaki zorunluluğu hissetmeleri zor olsa da, zoru başardıklarını görmek de bir o kadar umut verici. Akademiyi sokağa taşıyanlar, dayanışma akademilerini her şehirde birbiri ardına kuranlar, kampüssüzler derken, nihayet Cuma günü de pek çok şehrin meydanlarında bu ahlaki zorunluluğu yerine getiren ve gülüşü içimizi ısıtan insanlardan birinin direnişine yetiştim. Khalkedon meydanında, bir zamanlar körler ülkesi olarak anılan Kadıköy’de #KHKadınname diyerek bir kadın direnişini başlatan sevgili Betül Celep’in yanında olmak, gür sesiyle gelen geçen insanlara okudukları gazetelerde, izledikleri televizyonlarda görmedikleri gerçekleri anlatan bu direngen, güçlü ve mücadeleyle kazanılmış mutluluğu gözlerinden okunan genç kadını görmek umudumu güçlendirdi.  

Bir başka kadın yazar Ella Wheeler Wilcox ‘un, sesimizi çıkarmak, karşı çıkmak üzerine, neden karşı çıkmamız gerektiğini anlatan ve önemsediğim şiirlerinden birini, naçizane çevirmeye çalıştım Türkçe çevirisini bulamayınca; adı “Karşı çıkmak” … Affınıza sığınıyorum. Bir edebiyatçı değilim, çok isterdim ama değilim. Bilimsel metinler dışında çeviri yapmışlığım da yok, dolayısıyla bir şiiri çevirmek ne haddime ama bu şiiri bugünlerde paylaşmadan edemedim: ”Karşı çıkmak varken, sessizlikle işlenen günah/ İnsandan ödlekler yaratır. İnsanlık/ Karşı çıkışla yücelir. Hiç ses çıkmadığında/ Adaletsizliğe, cehalete ve hırsa karşı/ Engizisyon hukukun yerine geçer/ En küçük kuşkuda giyotin kararı verir/ Cesaret edenler, tekrar tekrar konuşmalıdır/ Çoğunluğun yanlışlarını düzeltmek için, Konuşmak, tanrıya şükür ki/ Bu güzel günde ve memlekette/ alt edilebilir bir güç değildir/ ağzına tıkamaz, sesi boğamazsınız, ses haykırabilir/ var olan hastalıklara katılmadığını yüksek sesle/ Baskıyı eleştirebilir ve lanetleyebilir/ zenginliği koruyan yasaların hukuksuzluğunu/ Çocukların ve gebelerin emeğinin/ Aylak milyonerlere rahatlık satın almasını sağlayan/ Bunun için karşı çıkıyorum/ Her şeye kadir bu toprakların bağımsızlığı ile övünenlere/ Paslı bir halka taşıyan, hiçbir zincire sağlam diyemezsiniz/ Zincir vurulmuş bir köle bile olsa o toprak özgür diyemezsiniz/ Ta ki bebeklerin incecik bileklerindeki kelepçe/ Çözülene, o eller çocukça oyunlara neşeyle katılana/ Bir anne yüreğinin altındaki değerli varlık dışında yük taşımayıncaya dek/ Tanrının toprağı açgözlülükten kurtarılıncaya/ Ve emeğe geri verilinceye dek, hiçbir insan/ Bu memleketi özgür saymamalıdır”

İşte bu yargısız infaz zamanlarında bir ahlaki zorunluluk olarak mutlu olmalıyız, evet ama mutluluk mücadeleyle kazanılıyor. Bu mücadele, yaşanan tüm haksızlıklara karşı durmak, bütün kelepçeler çözülene, insanlık özgürleşinceye dek olanca gücümüzle haksızlıklara HAYIR diye haykırmak olmalı!

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa