8 Şubat 2017
DİĞER YAZILARI

Varlık var mı da fonu kuruluyor sorusuna yanıt gecikmedi! Aralarında Ziraat Bankası, TPAO, BOTAŞ, BİST, Eti Maden, Çaykur ve PTT gibi kurumların olduğu varlıklarımız, Varlık Fonu’na devredildi. Ağustos ayında çıkartılan Varlık Fonu AŞ kurulması hakkındaki KHK ile ülkenin de bir A.Ş gibi yönetilmesinin önü açılmıştı. Şimdi somut adım atma zamanı!
Dünyadaki örneklerinde bazı doğal kaynakların veya artık oluşturan atıl kaynakların değerlendirilmesi söz konusuyken bizde doğrudan halka ait olan ve hazine güvencesinde işletilen/yönetilen kurumların fona devri söz konusu. Bu yanıyla Varlık Fonu AŞ paralel bir ekonomik yapı oluşturmaktadır. Varlık Fonu AŞ havuzunda toplanan işletme ve varlıkların tamamı toplumsal denetimin dışına taşınmaktadır. Bu varlıkların satılması, borçlanma için teminat olarak kullanılması, üçüncü şahıslara devri gibi konularda tüm yetki Varlık Fonu AŞ yönetimine devredilmiştir. Bir süre sonra Varlık Fonu AŞ’ye vergi toplama hakkı da verilirse şaşırmamak lazım. 
Varlık Fonu AŞ ile gittikçe azalan dış finansman olanakları geliştirilmeye çalışılacaktır. Varlık Fonu AŞ içinde toplanan varlıklar teminat gösterilerek dışarıda ve içeride borç aranacaktır. Varlık Fonu bir varlığa değil yokluğa işaret etmektedir. Vergi toplama olmasa da yakın dönemde farklı ekonomik alanlara da nüfus etmesi beklenebilir: topluma ait gelirlerin devri gibi (köprü geçiş ücretleri, çeşitli resim ve harçlar).
Varlık Fonu AŞ bir anlamda ülkenin içine düştüğü ekonomik bataklıktan çıkış için seferberlik anlamına geliyor. Muhtemelen boşa giden onlarca teşvik yasa ve uygulaması gibi yine boşa çekilen kürek olarak tarih sahnesinde yerini alacak. Bu arada elbette toplumun kaynakları ve gelirleri üzerindeki denetimi engellenmiş olacak. 
Ülkelerin siyasal olarak çöküşü anlık ve sembolik gelişmelerle ortaya çıksa da her siyasal bunalımın ardında ekonomik çöküntü var. 
Osmanlı devleti I. Paylaşım Savaşı sonucu çökmüş olsa da, çöküşün ardındaki esas neden 1881 yılında artık sürdürülemez borç yapısı ve ekonomik iflas fırsat bilinerek yerli ve yabancı alacaklıların yönetiminde kurulan Duyun-u Umumiye idaresinin faaliyetleri olmuştur. İdare kısa zaman içinde toplumsal varlıklar üzerinde yönetim hakkına kavuşmuş, birkaç yılsa binlerce çalışana ulaşmış, bazı vergilerin toplanmasında hak sahibi olmuştur. 
Diğer ülkelerin savaşa hazırlandığı (silahların geliştirilmesi, orduların yeniden düzenlemesi gibi) sıralarda Osmanlı, Duyun-u Umumiye İdaresi’ni beslemekle meşguldü. Savaşa en ilkel biçimde girilmesinde Duyun-u Umumiye’nin etkisi tartışılmazdır. 
Varlık Fonu AŞ -şimdilik- bir borç servisi yönetimi niteliği taşımasa da ondan daha geniş anlamda ekonomik haklar üzerinde kontrol gücüne sahip bir tür ekonomik organizmadır! Bu organizmanın başımıza neler getireceğini de zaman gösterecektir.

EVRENSEL'İNMANŞETİ

Kamu işçisi hedefte

Kamu işçisi hedefte

Ücretleri baskılayan Erdoğan-Şimşek programının yeni hedefi toplu sözleşme sürecine giren 600 bin kamu işçisi. Sendikal bürokrasi eliyle işçiden kaçırılan sözleşme taslağı, iktidar medyasına sızdırıldı. “Taleplerimizi karşılamıyor” diyen işçiler öfkeli. Ekonomide, iç ve dış politikada sıkışan Saray iktidarı, toplumu yönetebilmek için yasaklara, gözaltılara ve tutuklamalarla sarılıyor.

BİRİNCİSAYFA
SEFERSELVİ
'Heybeden’ her gün yeni bir soruşturma çıkıyor. Yargı sopasıyla topluma gözdağı verilmek isteniyor.

Evrensel'i Takip Et