14 Şubat 2017 00:33

ABD ve Rusya arasında 'Git-Gel'le gidilecek yol kaldı mı?

ABD ve Rusya arasında 'Git-Gel'le gidilecek yol kaldı mı?

Fotoğraf: Envato

Paylaş

Fırat Kalkanı” ile ilgili; Cumhurbaşkanı Erdoğan, Başbakan Yıldırım ya da Hükümet Sözcüsü Kurtulmuş, farklı açıklamalar yapıyorlar. Hatta aynı kişiler gününe göre de farklı hedefler söyleyip, harekatın seyrine ilişkin farklı koşullar açıklıyorlar.

Rusya ile konuşulduğunda, bu yetkililer; “Fırat Kalkanı el Bab’ın ele geçirilmesiyle bitecek, daha derine inmek gibi bir şey yok...”, ABD ile görüşüldüğünde, “el Bab son hedef değil. Menbiç ve Rakka da var. Beş bin kilometre ‘güvenli bölge’ oluşturmamız gerek. ABD ile de Rakka operasyonunu yapabiliriz. Bu konuda ABD’ye planlar sunduk...” diye konuşuyorlar.

Ankara’da sıcak odalarda Fırat Kalkanı üstüne fikir jimnastiğine dönüşen tartışmalar yapılıyor ama, el Bab etrafındaki çatışmalardan her gün yeni asker ölümleri geliyor. Rusya’nın vurduğu binada 4 TSK mensubu askerin hayatını kaybetmesine yönelik tepkiler de Türkiye kamuoyunda Fırat Kalkanı operasyonu ile ilgili tepkilerle birleşiyor. Bu tepkilerin daha yüksek sesle olmamasının nedeni de el Bab’ın “Düştü düşecek” aşamaya gelmesiyle ilgilidir.

SURİYE’DE ASKERİ SIKIŞIKLILIK OLAĞANÜSTÜ ARTTI

Genelkurmay ve Hükümet cenahından “el Bab düştü; düşecek” açıklamaları gelirken Rusya, “Suriye ordusunun Türkiye ile de kararlaştırılmış olan sınıra ulaşıldığını” açıkladı. Bu sınırın, el Bab’ın güneyinden geçen M4 kara yolu olduğu, bu sınırın Türkiye’nin de daha güneyine inmeyeceği sınır olduğu belirtiliyor.

Menbic ve Rakka’ya bir operasyon için ise, üstüne bolca konuşulmasına karşın, ABD’den gelecek “haber” bekleniyor. Elbette o da yetmez Rusya, İran ve Suriye rejiminin ne diyeceği, diyeceklerin arkasında ne kadar durup durmayacağı da belirleyici olacak.  Çünkü, geçtiğimiz perşembe günü Türkiye’ye gelen CIA Başkanı Pompeo’ya, PYD- YPG’nin dışlandığı ve Türkiye’nin ÖSO ile kara gücü oluşturup Rakka’yı alacağına ilişkin bir plan sunulduğu artık herkesin malumu.

Öte yandan PYD-YPG’nin rejimle görüşmelere başladığı, Menbic’de bazı binalara Suriye rejimi bayrağı çekilmesi, Suriye rejiminin Menbic’e yönelik bir Türkiye girişimine karşı çıkacağının açık ifadesidir. Ki, Rusya’nın ve İran’ın da bu konuda rejimle hemfikir olduğunu gösteren pek çok belirti vardır. Bu yüzden de Türkiye, el Bab’a kadar Rusya ile sıkı ilişki içinde, hatta Rusya’nın açık desteği ile indi. Ama Türkiye şimdi, “güvenli bölge” için gerekli gördüğü Menbic ya da Rakka operasyonu için ABD’den destek beklemektedir. Ama ABD’den bu destek verilse bile Türkiye’nin Suriye’de daha güneye ya da doğuya gidebilmesi için Rusya, İran ve rejimle de uzlaşmak zorunda. Aksi halde, Rusya ile ilişkilerin hızla “uçak düşürme sonrası” günlere dönmesi sürpriz olmaz. Ki, bunun için Rusya ile ilişkilerde hayli “mühimmat” biriktiği de çıplak gözle bile görülüyor.

ABD’NİN İRAN, TÜRKİYE’NİN SURİYE POLİTİKASINA DESTEK ZİYARETİ

Suriye sahasındaki gelişmeler Türkiye-Rusya ilişkilerini “sıkıştırır”ken, Türkiye Trump yönetiminden beklentilerine güç kazandırmak için diplomatik girişimlerini de hızlandırdı. 

Önceki gün Cumhurbaşkanı Erdoğan, Bahreyn, Katar ve Suudi Arabistan’ı kapsayan bir ziyaret için Ankara’dan ayrıldı.
Bu ziyaret öncesinde havalimanında yaptığı açıklamada da Cumhurbaşkanı Erdoğan, daha 10 gün önce, “el Bab’dan sonra daha derine gitmeyeceğiz” dediğini unutmuş görünerek, bu görüşü tekrarlayan Hükümet Sözcüsü Numan Kurtulmuş’u, “İletişim sorun olmalı” diye yalanlayarak, Menbic, Rakka, 4-5 bin kilometrekarelik “güvenli bölge”de kontrol, gibi hedefleri yeniden dile getirdi.
“Suriye sahası”ndaki gelişmeler, ziyaretin İran desteğindeki Yemen isyancılarının Suudi başkenti Riyad’ı balistik füzelerle vurması ve Suudilerin savaş gemisine yönelik saldırıları, Trump’ın İran’ı yeniden  “terörist ülke” ilan etmesi ile Erdoğan’ın heyetindeki bakan ve öteki zevatın bileşimi dikkate alındığında Körfez ülkelerine yönelik ziyaretin;

- Suriye’de Rusya-İran-Suriye rejimine karşı Türkiye’nin planları için Körfez ülkelerinden mali, siyasi, diplomatik, hatta askeri destek sağlanması,

- İran’a karşı Türkiye, Suudi Arabistan ve Körfez ülkeleri arasındaki dayanışmayı ve ittifakı güçlendirmek, bu konuda ABD ve İsrail’le de iş birliğini güçlendirecek bir kulvara girilmesi,

- Enerji, inşaat, dış ticaret gibi konularda Türkiye ile Katar, Bahreyn, Suudi Arabistan arasındaki ticareti geliştirme gibi başlıca üç amacı olduğunu söyleyebiliriz. 

TÜRKİYE RAKKA OPERASYONUNDA YER ALIRSA?..

Suriye’de olup bitenler; yandaş basın ve AKP propagandasının büyük bir siyasi manevra olarak propaganda ettikleri Erdoğan-AKP Hükümetinin Suriye politikasının sahada ciddi bir karşılığının kalmadığı açıkça görülmeye başlanmıştır. 

Çünkü, Rusya ile anlaşarak başlanan Fırat Kalkanı operasyonunun “anlaşma sınırlarına dayandığı” Rusya tarafından açıkça ilan edilmiştir. Burada atılacak her adım artık sadece Suriye rejimi ile değil Rusya ve İran’la da askeri olarak karşı karşıya gelmek anlamına gelecektir. 

Trump’ın “belirsiz söylemi karşısında bundan sonra ABD ile yürünüp Menbic, Rakka üstünden masada “mantıklı” bulunan planlar yapılabilir. Ama ABD’nin IŞİD’e karşı mücadelede YPG ile iş birliğinden vazgeçmesinin zorluğu, Suriye-İran-Rusya mihrakının Türkiye’nin Menbic ve Rakka’ya kadar inmesine razı olmayacağı dikkate alındığında bu Menbic ve Rakka üstünden canlandırılmak istenen Suriye politikasının gerçekçi bir girişim olmayacağı da görülüyor. Hele de eğer Türkiye (ÖSO paravanası arkasında da olsa), Rakka’da ABD’nin kara gücü olarak rol üslenmesi ise Suriye’nin Türkiye’nin Vietnam’ı olması anlamına gelmektedir.

Bu yüzden de artık sorular; el Bab’da olacak değil, “el Bab’dan sonra ne olacağı”na dönüşmüş olup, ABD ile Rusya ile ayrı ayrı konuşup askeri hedefler ilan etmek, bu hedefler etrafında  iç politika malzemesi üretmek artık kolay olmayacaktır. Çünkü, bu “sahada”ki her yeni adımda, IŞİD dışında Suriye’nin meşru güçleriyle karşı karşıya gelinecektir.

Bu yüzdendir ki, son altı aydır, Rusya ve ABD arasında gidip gelerek yapılan politikanın sonuna gelinmiştir. 

Bu yüzdendir ki, “Trump bilinmezliği ile Rusya ve ABD arasındaki anlaşmazlıklara oynayarak nereye kadar ve nasıl gidilebileceği?” sorusu da büyümektedir.

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa