16 Nisan'a doğru birkaç hatırlatma
Fotoğraf: Envato
Bir dönem Taraf’ta yazan Emre Uslu ve Mehmet Baransu ile yüz yüze karşılaşmışlığım hiç yok. Yıldıray Oğur’la ise birkaç kez panel, seminer ve benzeri toplantılarda karşılaştım ve tek diyaloğumuz baş hareketi ile verdiğimiz selam oldu. Onunla da yüz yüze konuşmuşluğum yok.
Baransu ile değil ama Uslu ve Oğur ile sosyal medya üzerinden bir kaç kez -pek konuştuk diyemesem de- ‘diyaloğumuz’ oldu.
Uslu ile 2011’de Kandil’in bombalandığı operasyonlardan birinde Ranya-Kandil arasındaki sivil yerleşim alanında, 7 sivilin öldürüldüğü dönemde sosyal medya üzerinden tartışmıştık.
2011’in aralık ayında Kandil’e bağlı Golê köyünde hava saldırısından kaçanların bulunduğu sivil bir otomobil Kurtekê yolu üzerinde TSK uçaklarınca bombalanmış, araçta bulunan 4’ü çocuk, 2’si kadın toplam 7 sivil yaşamını yitirmişti. Yaşamını yitirenler arasında 6 aylık Solin bebek ile 4 yaşındaki bir başka çocuk da vardı. Uslu, bu ölümlerin sorumluluğundan hükümeti kurtarmak için var gücüyle çabalıyor, devleti aklamak için elindeki tüm argümanları kriminalize ederek kullanıyordu.
Emre Uslu’nun aklımda kalan bir diğer sosyal medya macerasını da hatırlatayım. 2011’de BDP’li Silopi Belediye Başkanı Emin Toğurlu’nun KCK davası tutuklanmasından sonra, Hüsnü Yıldırım Belediye Meclisi üyeleri tarafından başkan seçilmişti. Yıldırım’ı başkan seçenler belediyenin AKP’li üyeleriydi ve bu hileli seçim, tutuklamalar nedeniyle Mecliste azınlığa düşen BDP’lileri rahatsız ediyordu. Silopililer de bu seçimi içine sindirmiyordu. Bu nedenle BDP Eş Başkanı Demirtaş devreye girmiş ve AKP ile iş birliğine girerek Belediye Başkanı makamına oturan BDP’li Yıldırım’ın istifasını istemişti.
Parti tüzüğüne uygun davranmayan ve bu nedenle ihraç edilen birinin AKP’lilerin katakullisi ile koltuğa oturması sonrasında yaşanan gelişmelerin konuşulduğu kapalı bir toplantıda dile getirilenleri, Emre Uslu’nun twitter hesabından dakika dakika paylaştığı dikkatimi çekti. Uslu’nun bilgileri paylaştığı kapalı toplantıda Demirtaş ile partiden ihraç edilen Hüsnü Yıldırım da vardı.
Uslu, her konuşulanı yazıyordu. Demirtaş’ın, istifa etmesi istenen Yıldırım’ı tehdit ettiğini iddia ediyordu. Belli ki kaynağı içeridendi ve oradan aldığı bilgileri manipülatif biçimde paylaşıyordu. Bu durum toplantıda olanlara aktarılınca, toplantı tamamlanmadan bitirilmişti.
Bu anlattıklarım Uslu, Baransu, Oğur’un AKP’ye toz kondurmadığı, Cemaat ile AKP’nin stratejik ortak olduğu, Uslu’ların, Baransu’ların, Oğur’ların yol göstericilerinin talimatlarına uyarak birlikte Sri Lanka modelini savunduğu, PKK yöneticilerinin İsrailvari yöntemlerle yok edilmesini önerdikleri dönemdi.
Durum değişti. AKP-Cemaat ortaklığı bozuldu ve iktidarın dizginlerini ele alan Erdoğan, ‘Allah’ın lütfu’ saydığı 15 Temmuz’un da verdiği olanakla Cemaatçileri, Cemaatçi ilan ettiklerini hallaç pamuğu gibi savurdu.
Adını andığım 3 ‘gazeteci’ de savrulanlar arasında...
Yaşananları önceden okuyan Uslu, gemiyi ilk terk eden oldu. Yönünü tekrar ABD’ye verdi; oradan yazıp çizmeye devam ediyor.
Baransu, hem hükümetin, hem de hükümetin yeni ortaklarının, yani geçmişin bazı Ergenekoncularının gazabına uğradı ve cezaevine konuldu. Baransu’nun ciddi bir mağduriyet yaşadığına kuşku yok. Tüm yaşananların bedeli adeta ona ödetiliyor.
Oğur ise rotasını AKP limanına çevirerek kendini sağlama almaya çalıştı. Ancak son dönemlerdeki kavgalar gösteriyor ki Oğur’un da altı sağlam değil, birileri altına sabun koymuş da kaymamak için çabalıyor gibi duruyor.
Tüm bunları elbet dedikodu olsun, diye yazmadım. Bir dönemin aniden parlatılmış ‘gazetecilerinin’ şimdilerdeki hal-i pürmelalini örneklendirmek için hatırlatmak istedim.
Çünkü onlar da aynen bugünküler gibi hükümeti aklamak için uğraşıyorlardı. Onlar da hükümetin, devletin verdiği her bilgiyi doğru sayıp kamuoyunu maniple etme çabasındaydılar.
Bugünlerde ‘evet’ ile ‘hayır’ tartışması nedeniyle birbirini suçlayan, birbirine olmadık lafları salan ‘havuz gazetecilerini’ görünce yapılacak en iyi hatırlatma bu olabilir, diye düşündüm.
Kim kendine ne çıkarır bilmem ama bildiğim, düşündüğü ile değil kriminalize ettiği bilgilerle boy gösterenlerin, manipülasyonu meslek edinenlerin, bir yerlere dayanarak sadece verilen talimatları yerine getirenlerin -gazeteci veya işkenceci olması fark etmiyor- hiçbir zaman rahat edemediğidir.
Bugünkü ‘havuzcular’ da gelecekte aynı tabloyla karşılaşacaklar. Belki onlara ‘Yol yakınken bir kez daha düşünün, elinizi hakikate ama sadece hakikate uzatın’ demek gerekiyor.
- Evrensel ailesine yürekten teşekkürlerimle... 14 Şubat 2018 00:52
- Oyun kuruculuk bitmişti, oyun bozuculuk da bitiyor!.. 17 Ocak 2018 00:17
- Irak Kürdistanı'nda durum dünden iyi değil 10 Ocak 2018 00:15
- Tükenmeyen umut en büyük kazanımdır 03 Ocak 2018 00:53
- Gidişat iyi değil 27 Aralık 2017 01:00
- ABD, Türkiye'yi defterden sildi mi? 20 Aralık 2017 00:15
- Duymayanlara duyurmak, işitmeyenlere seslenmek… 06 Aralık 2017 00:02
- Kerkük, Kürtlere ders oldu mu? 29 Kasım 2017 00:15
- Erdoğan, Rusya’yla büyük oynuyor 22 Kasım 2017 00:53
- MHP'nin baraj, AKP'nin çoğunluk telaşı 14 Kasım 2017 23:48
- Kürtler yine seçim dışına itilir mi? 08 Kasım 2017 00:15
- AKP hükümeti treni kaçırdı 01 Kasım 2017 00:55