Demokrasi iddialı bir ülkede, demokratik yarışın da kuralları vardır. Bunların bir kısmı hukuki kurallar iken bir kısmı da etik ve ahlaki kurallardır. 

Demokratik bir sistemle yönetilen bir ülkede, demokratik yarış eşit olanaklarla yürütülür. İki boksörden birinin elini kolunu ve hatta gözünü bağlayıp; hadi dövüşün bakalım derseniz hukuken de, ahlaken de yaptığınız doğru değildir.

KHK ile bir yasa hükmü ortadan kaldırılıyor. Yüksek Seçim Kurulunun, özel televizyonlarda partilerin seçim propagandası konuşmaları ve seçim haberlerini verirken seçime katılan partilere eşit oranda (Son seçimlerde aldığı oy oranında) yer verilmemesini para cezası ile cezalandırma yetkisi kaldırılıyor. 

Böylece, bir iki TV dışında bütün TV’ler sadece AKP propagandası yapacak. YSK de buna müdahale edemeyecek. Bugüne kadar yapılan da oydu zaten. Tek kale maç. Eli kolu bağlı rakibini yumruklama. AKP’liler kardeşim siz de kurun televizyon, sizin propagandanızı yapsın diyebilir. Ama, işin aslı öyle değil. Bugün AKP televizyonu haline gelmiş televizyonlardan hiç biri AKP tarafından kurulmamış. Bir kısmı devlet televizyonu, herkesin vergisi ile çalışıyor ama sadece AKP propagandası yapıyor. Diğerleri devlet tarafından el konmuş ve üç kuruşa AKP’nin ihale verdiği müteahhitlerden toplanan paralarla oluşturulan havuz tarafından satın alınmış. Onlar da yirmi dört saat AKP propagandası yapıyor. Artık millet haber seyretmeyi falan bırakmış. Büyük biraderi her gün onlarca kez ekranlarda görmemek için, diziler, “O Ses Türkiye”, “Survivor” , spor ve izdivaç programları seyrediyor.

CHP’nin YSK’nin yetkisini kısıtlayan KHK’yi, hemen tedbirli olarak AYM’ye götürmesi gerekirdi. Çünkü, bizim AYM’ye götürme yetkimiz yok. Birinci olarak, bu KHK ile yapılan değişikliğin OHAL gerekçeleri ile hiçbir ilişkisi olmamasından ötürü, ikincisi referanduma iki ay kalmışken böyle bir düzenleme yapılamayacağı için, üçüncüsü bir KHK ile kanun maddesi yürürlükten kaldırılamayacağı için. Ama, CHP’yi anlamak güç.  Neden yapmıyor? Bilmiyoruz.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Hayır diyenlerin konumu, aslında 15 Temmuz’un bir yerde de yanında yer almaktır. Kimse sağa, sola çekmesin” dedi. Bu, kötü bir propaganda şekli ve Erdoğan bunu her seçimde yapıyor. Sık sık demokrasiden söz etmesine rağmen, bel altı vurarak demokrasinin en önemli kurallarından birini her seçimde, hatta her gün ihlal ediyor. Oysa, bir referanduma gidiliyorsa “evet” ve “hayır” oyu kullanılacaktır. “Hayır” tercihinin kullanılmadığı bir referandum, referandum olur mu? AKP ve müttefikleri ile onlara karşı olanların oluşturduğu bloklar yaklaşık yüzde elli, yüzde elli. Hangi taraf iyi çalışırsa bir taraftan diğer tarafa oy akışı olacak. Bir Cumhurbaşkanı seçmenin yüzde ellisine “terörist, darbeci” diyebilir mi? Diyemeyeceğini hükümet sözcüsü ve AKP genel başkan yardımcılarından biri yaptıkları açıklamalarda söyledi. Ama, Erdoğan ve yandaş medya vazgeçmeyecek,  antidemokratik propagandaya devam edecek.

Ama bu propaganda geri tepecektir. Tıpkı 7 Haziran seçimindeki gibi. İki ay boyunca, yirmi dört saat yalan söyleyenleri seyretmek zorunda kalan  bir kısım AKP’liler dahi “artık yeter” diyecektir. Kendilerini aptal yerine koyanlara “dur” diyecektir. AKP’ye maddi çıkarları ile bağlı olmayanlar dışındakiler de bir noktadan sonra bu kara propagandadan usanacaktır. 

Bizler sadece gerçekleri söyleyeceğiz. 

Gerçekler insanı özgürleştirir. 

Gerçekler devrimcidir.

EVRENSEL'İNMANŞETİ

Metal tokat

Metal tokat

Renault işçileri, yaşadıkları sorunlar karşısında patronların yanında duran şube yönetimine karşı harekete geçti: Delege sayısının 3 katı aday çıktı, seçimlere katılım rekoru kırıldı, şubenin belirlediği adaylar geride kaldı. 200 bin metal işçisini ilgilendiren MESS grup sözleşmesi öncesi Metal Fırtına’nın amiral gemisi Renault’da yapılan seçimler sendikal bürokrasiye tokat oldu.

BİRİNCİSAYFA
SEFERSELVİ
12 Mart 2025 - Sefer Selvi

Evrensel'i Takip Et