17 Şubat 2017

Suriyeli gençler ve 'bizim kızlar'

Sosyal medyada, televizyonlarda, gazetelerde sıkça duymaya başladığımız bir cümle var; “Bizim gençler Suriye’de savaşırken, şehit düşerken, Suriyeli gençler bizim kızlarla gönül eğlendiriyor”

Bu söz çok da alıcı buluyor, özellikle yağız delikanlılar, mahalle bekçileri, sokak temsilcileri gibi kabadayı ağızlılar ve bu dile özenen kadınlar arasında çok yaygın. Bu ve benzeri sözlerin yazıldığı paylaşımlar çokça tıklanıyor, twiterda RT yapılıyor ve paylaşılıyor. Bu da Suriyelilere yönelik nefretin ve öfkenin hızla yayılmasına, körüklenmesine neden oluyor. 

Gerçek böyle mi? Hiç de böyle değil. Gerçek; Suriyeli kızların Türkiyeli erkeklere ikinci, üçüncü eş olarak çok küçük paralara satılması, Suriyeli kadınların sokaklarda, kamplarda, oturdukları mahallelerde Türkiyeli erkekler tarafından tecavüze uğramasıdır. 
Çokça bir şey yapmanıza gerek yok; şöyle Google’a bir sorun ve Suriyeli kadınlarla evlilik yapmanın ikinci, üçüncü eş almanın nasıl olduğunu görün. 

Zaman zaman gazetelerde bu tür haberlere; ancak bu girişimler ya da fiilin gerçekleşmesi durumunda çıkan olaylar sonucunda yapılan haberlerde rastlayabiliyoruz. Aksi takdirde bunlar ne haber olabiliyor, ne de kimsenin umurunda oluyor. 

Hatırladığım bir haberde Türkiyeli ev sahibi Suriyeli kiracısının kirayı geciktirmesi nedeniyle kızıyla seks yapmayı teklif ediyor, Suriyeli baba da ev sahibine saldırıyor, sonuç mahalleli tarafından Suriyeli aileye linç girişimi. Bunun gibi haberlere hemen her Suriyeli ailenin yaşadığı bölgelerde rastlayabiliyoruz.

Birkaç yıl öncesinde Suriye’den canını zor kurtarıp Türkiye’ye kaçan Suriyeli Türkmenlerle hayli diyaloğumuz olmuştu. Onları sokaklardan toplayıp cemevlerine yerleştirmeye çalışmıştık. Bizi tanımadıkları için ilk önce gitmeyi reddetmişleri, en büyük kaygıları kadınların, çocukların tecavüze uğramalarıydı. Suriyeli kadınlar; “Sokakta daha güvenliyiz kapalı alanlarda bize ve çocuklarımıza tecavüz ediyorlar” demişti. 

Anlayacağınız Suriyeli gençlerin derdi, Türkiyeli kadınlarla gezip tozmak değil, Suriyeli kadınları, kızları ve çocukları Türkiyelilerden korumakla geçiyor. Zaten en kötü işlerde en ucuz iş gücü olarak kullanılan bir Suriyeli gencin ne gönül eğlendirmeye zamanı ne de bunu yapabilecek parası olabiliyor. 

Suriyeli gençlerin Türkiye’de gönül eğlendirip gezip tozduğunu söyleyenler, vicdansız, acımasız ve gerçeklere gözünü kapatmış düşmanlık besleyen nefret körükleyen kişilerdir. Kaldı ki Suriyeliler evlerini, barklarını, işlerini, topraklarını keyfinden terk etmediler. Türkiye de dahil olmak üzere Suriye’de savaşan ve savaşı destekleyen, körükleyen her ülke ve bu gidişata hayır demeyen her ülke vatandaşı o insanların yerinden yurdundan olmasının sorumlusudur. 

Gelelim bizim gençlerimizin Suriye’de savaşmaları konusuna; Valla kimse zorla bizi savaşa sokmadı. Kimse bize, ‘Gelin Suriye’de bizi kurtarın’ da demedi. Tam tersine bizim ülkemiz ısrarla ‘Biz oraya gireceğiz’ dedi. Benim de milletvekili olduğum dönemde bunun oylaması yapıldı ve HDP dışındaki diğer partiler, yani CHP, MHP ve AKP yurt dışına asker gönderilmesine onay verdi ve bu sonuçla askerlerimiz şu an Suriye’deler. 

Bizim gençlerimiz Suriye’de öldürülüyor, şehit ediliyor ise bunun sorumlusu öncelikle askerimizin yurt dışına çıkışına onay veren CHP, MHP ve AKP’dir. Daha sonra ise bu kararı fiiliyata geçirip Suriye’de savaşa giren Hükümet ve Cumhurbaşkanıdır. En sonunda da bu duruma karşı çıkmayan bu ülkenin vatandaşlarıdır. 

Kendi partine bu karardan dolayı itiraz etmezsin, protesto etmezsin sessiz sedasız izlersin sonra da kalkıp ırkçı bir söylemle; “Bizim askerimiz Suriye’de öldürülüyor, Suriyeli gençler ise burada kızlarla dolaşıyor” dersin. 
Ayıptır, günahtır, zulümdür, ırkçılıktır, vicdansızlıktır, haksızlıktır!

EVRENSEL'İNMANŞETİ

Kamu işçisi hedefte

Kamu işçisi hedefte

Ücretleri baskılayan Erdoğan-Şimşek programının yeni hedefi toplu sözleşme sürecine giren 600 bin kamu işçisi. Sendikal bürokrasi eliyle işçiden kaçırılan sözleşme taslağı, iktidar medyasına sızdırıldı. “Taleplerimizi karşılamıyor” diyen işçiler öfkeli. Ekonomide, iç ve dış politikada sıkışan Saray iktidarı, toplumu yönetebilmek için yasaklara, gözaltılara ve tutuklamalarla sarılıyor.

BİRİNCİSAYFA
SEFERSELVİ
'Heybeden’ her gün yeni bir soruşturma çıkıyor. Yargı sopasıyla topluma gözdağı verilmek isteniyor.

Evrensel'i Takip Et