‘Laf’ yetmezse ‘Rüşvet’ de var!
Fotoğraf: Envato
Geçtiğimiz hafta sonunda Cumhurbaşkanı Erdoğan, üç günde beş il mitingi yaptı, saatlerce konuştu; bu konuşmalar onlarca TV kanalından naklen yayınlandı; haber bültenlerinde bu konuşmaların yeniden özet sunumları yapıldı...“Malatya’da söylediğimi Elazığlılar da TV’deki naklen yayınlardan duymuştur” kaygısına kapılmadan Cumhurbaşkanı, ilk miting olan Maraş’ta söylediklerini Adıyaman’da, Malatya’da; Elazığ’da, Gaziantep’te tekrarladı.
Sadece Cumhurbaşkanı da değil Başbakan Binali Yıldırım da Almanya’da Avrupa’daki TC vatandaşlarına “evet” çağrısı yapan her gün birkaç konuşma yaptı; bir de miting düzenledi!
Bakanlar, AKP’nin siyasetteki ve medyadaki her düzeydeki sözcüleri de TV kanallarından bazen sözcü bazen “yorumcu” olarak hiç eksik olmadı.
Bütün bu zevat; Cumhurbaşkanı gibi meydan, salon demeden saatlerce konuştu; AKP’nin, çeşitli ağızlardan belki yüzlerce kez açıklanan ama vatandaşı inandıramadığı iddialarını yeniden yeniden açıkladılar! Bu konuşmaların da önemli bir bölümü TV kanallarından da “özet” olarak verildi.
Cumhurbaşkanı ve Başbakanın peşinden MHP Genel Başkanı Bahçeli ve MHP sözcüleri de TV kanallarında endam edip, AKP sözcülerinin iddialarını MHP jargonuna çevirerek tekrarladılar.
VATANDAŞ, ‘EVET’İN ANLAMINI BİLDİĞİ İÇİN ‘HAYIR’ DİYOR
Bu konuşmalar günler ve geceler boyunca; sadece naklen yayınlarla değil, dönüp dönüp vatandaşın başında boca edildi.
Bütün bir medya, yazılısıyla, görseliyle, devasa bir Erdoğan-AKP-MHP propaganda aygıtı olarak işlerken, CHP ve HDP’nin ya da “hayır” diyen çeşitli çevrelerin sözcülerine “eser miktar”da söz veren bir tutum izlediler.
Böylece referandum sürecinde nasıl bir AKP-MHP propagandasına maruz kalacağımız da ortaya çıktı. Bu kara propaganda şiddetinin giderek artacağını söylemek için de sayısız belirtiden söz edilebilir. Hele de söylenenlere halkın inanmadığı görüldükçe, öfkenin de kışkırttığı laf bombardımanın artacağını söylemek yanlış olmaz.
Çünkü; gerek Cumhurbaşkanı, gerek başbakan, gerek Bahçeli gerekse diğer “evetçi” sözcülerin söyledikleri alt alta konulduğunda, belki yüzlerce sayfa tutan konuşma metinleri görülüyor ama bu uzun metinlerin içinde asıl konuyu ilgilendiren bölümün birkaç paragraftan ibaret oluğu, bu birkaç paragrafın da yalan yanlış, iddialar oluğunu artık vatandaş da görmektedir. Bu yüzden de yalanı savunmak, hele de 15 yıllık iktidardan sonra, “Enkaz devraldık” anlamına gelen gerekçelerle “düzen eleştirisi” temelinde “tek parti tek adam yönetimi”nin bütün sorunların çözümü olarak göstererek vatandaşı inandırmak kolay olmamaktadır; olmayacak da görünmektedir.
Nitekim, Cumhurbaşkanının hafta sonunda, beş ilde yaptığı mitinglerde söyledikleri içinde, kendisinin de söylediği gibi tek yeni şey; “Mehmet Şimşek’i Merkez Bankası başkanı yapmak istedim ama dönemin Cumhurbaşkanı Sezer kabul etmedi”den ibarettir!
Elbette bunu duyan vatandaş da, “Bunun için sistem mi değiştirilir, rejim mi değiştirilir” diye sormaktadır!
Burada belirtmeliyiz ki, AKP’nin referandum kampanyası, geçtiğimiz hafta sonu başlamadı. Tersine aylardan beri AKP propagandası niçin ve nasıl bir başkanlık sistemi istediğini her araçla propaganda etti, etmeye devam ediyor. Bu yüzden de anketlerde çıkan ve “evet”in “hayır”ın gerisinde olması “evet”in gerekçelerinin ve amaçlarının yeterince bilinmemesinden değil, “yeterince biliniyor” olmasındandır.
‘RÜŞVET’ DAĞITIMINA KARŞI ‘HAK’ MÜCADELESİ
Öte yandan şubat ayında yapılan anketlerde de “hayır”ın önde çıktığı ve kararsızların yüksekliğine dair veriler öne çıkıyor.
Artık tamamen “AKP elemanı” olduğu bilinen tanınmış anketçi Adil Gür, Milliyet’teki köşesinde, kararsızlara yeniden dikkat çekerken, ev kadınları ağırlıklı olmak üzere kadınlar arasında karasızların yüzde 35.6’yı bulduğunu öne sürdü; işsizler ve emekliler arasında da kararsızların oranının yüksek oluğunu belirtti.
Ki bu alanlar AKP’nin eskiden beri “kapalı av alanı”dır. Ancak bu sefer pek öyle olmadığı anlaşılıyor. Ne var ki, kararsızların bu toplumun en sıkıntı içindeki kesimine sıkışması, AKP’nin bugüne kadar, “yardım” adı altında, bu kesimlerde etkili olacak “rüşvet dağıtımını” siyasi bir araç olarak kullanılmasını yeniden gündeme getirecek görünmektedir.
Bu yüzden de rüşvet dağıtımını sadece “siyasi ahlak” açısından eleştirmenin yetmeyeceği de ortadadır. Çünkü bizzat AKP Hükümetlerinin izlediği ekonomik politikaların yarattığı yoksulluk ve işsizlik geniş bir halk kesimine ne verilirse onu almaya zorlayacak biçimde ağırdır. Bu yüzden de “rüşveti alma” demeyi olduğu kadar “rüşvet dağıtma” demeyi de zorlaştırmaktadır.
Burada “hayır” diyenlerin, elbette ustaca bir teşhir ve aydınlatma faaliyetini birleştirmesi gerektiği de ortaya çıkmaktadır. Özellikle işsizler ve yoksullar için hükümetlerin, devletin sosyal yardım programlarının olması, insanca yaşayacak bir gelire sahip olmasının her vatandaşın hakkı olduğu doğrultusunda bir aydınlatma faaliyetinin burada önemli olacağı apaçıktır.
Yani referandumun ilerleyen dönemlerinde, AKP-MHP koalisyonu elindeki propaganda aygıtını kullanarak kara propagandayı daha da artırırken, lafın yetmediği yerde ”sosyal yardım” adı altında yeni rüşvet dağıtımının gündeme getirilmesi şaşırtıcı olmayacaktır.
- Yığınların siyasete müdahalesi için... 19 Ocak 2025 04:46
- 2025 yılı emek yılı olacağını gösteren önemli işaretlerle başladı 12 Ocak 2025 04:53
- Tartışmalar "Sadece Türkiye’nin Kürt sorununun demokratik çözümü" kapsamını aşıyor 05 Ocak 2025 04:58
- 2025'in emek, barış ve özgürlük yılı olması dileği ile... 31 Aralık 2024 06:59
- Ülkemiz işçi emekçileri 2025'i emek yılı yapacak güce ve deneyime sahiptir! 28 Aralık 2024 06:16
- Asgari ücretli işçinin grev hakkıyla da donatılmış yeni bir mekanizma talebiyle mücadeleye! 24 Aralık 2024 16:44
- Son iki haftada oluşan Suriye haritası neyi gösteriyor? 12 Aralık 2024 04:45
- Asgari ücret miktarı, AÜTK'ye bırakılamayacak kadar ciddi ve önemli taleptir! 08 Aralık 2024 04:44
- Suriye'de çıkar peşindeki herkes operasyonun içinde ama kimse rolünü kabul etmiyor 05 Aralık 2024 06:45
- Eğer ‘Kurtuluş yok tek başına ya hep beraber ya hiç birimiz’se... 01 Aralık 2024 04:54
- İşçilerin özelleştirmeye karşı cepheden ‘hayır’ demekten başka bir seçeneği yok! 27 Kasım 2024 06:55
- Tek adam yönetiminin ülkeyi nereye getirdiğinin bir haftaya sığan fotoğrafıdır! 24 Kasım 2024 04:47