Elif Çakır'ın dilinin ucuna gelmiş ama...
Fotoğraf: Envato
Abartıyor muyum?
“Evet” merkezinde sanki biraz panik… demesek de minareye kılıf arama telaşı var.
Sarımsaklasak da mı saklasak… halleri yaşanıyor gibi.
Karar Gazetesi Yazarı Elif Çakır’ın yazdıkları misal…
Elif Hanım bu sıkışmış ruh haline “Bir ihtimal daha var” başlıklı yazısında çözüm üretmeye çalıştı. (15 Şubat 2017)
Elif Hanım, Karar’da, ‘tek adam’a mutlak iktidar vaat eden anayasa değişikliğinden ürkmüş olmalı ki, AKP’lileri uyarma ihtiyacı hissediyor:
“Bu yetkilerle bizi Ahmet Necdet Sezer gibi birisinin yönettiğini bir düşünelim bakalım? Sonuç ne olur?” (Karar, 16b5v Şubat 2017)
Ahmet Necdet Sezer(*)’den bağımsız olarak elbette, aynı uyarı CHP’den geldi…
CHP Milletvekili Akif Hamza Çebi, yazın bir kenara dedi:
“‘Evet’ çıkarsa laik bir diktatörle de tanışabiliriz.” (19 Şubat 2017)
Öyleyse?
Akif Beyin önerisi sır değil:
‘Hayır’ deyiverin gari de Türkiye kurtulsun bu mendebur tuzaktan…
Lakin Elif Çakır aynı kanıda değil. Yumurta küfesi taşıyor o. ‘Tayyip Erdoğan hadisesi’ne çözüm üretme mecburiyetinde hissediyor.
Ve öneriyor.
CUNTA ANAYASASININ GEÇİCİ 15. MADDESİ GİBİ
Aynen şöyle yazıyor:
“Öyleyse yapılması gereken belirli bir süre için, mesela beş yıllık bir süre için, Erdoğan’a geçici olarak bu yetkilerin verilmesi. Daha sonrası için daha risksiz bir yönetim yapısının teminat altına alınması. Benim teklifim, referandumdan sonra anayasaya eklenecek geçici bir maddeyle bu sorunun çözülmesi. Bir düşünün bunu”
Size de hatırlatmış olmalı.
1982 Darbe anayasasında geçici 15. madde vardı.
Cuntacılara “dokunulmazlık” zırhı giydiren geçici 15. Madde.
Eli Hanım 7 Haziran’dan beri darbe süreci yaşadığımız için mi benzetti; meçhul.
Fakat önerisi, 12 Eylül Cuntacılarına muazzam yetkiler tanırken dokunulmaz kılan hükmü andırıyor.
Elif Hanımın Saray’a yaptığı bu teklifini, “Elif Çakır AKP’nin ‘gerçek niyetini’ dillendirdi” şeklinde yorumlayanlar oldu:
“AKP’ye yakın Karar Gazetesi Yazarı Elif Çakır, başkanlık sistemi ile ilgili ‘kişiye özel mi’ şüphelerini giderdi.” (birgun.net, 15 Şubat 2017)
Kısmen doğru… (‘Kısmen’i başka yazıya kalsın)
Fakat ötesi de var.
VERDİĞİMİZ HURMALAR BİZİ TIRMALARSA TEDİRGİNLİĞİ…
Elif Çakır sağolsun, sadece AKP’nin gerçek niyetini -kısmen- faaş etmiyor.
Niyeti bu olmasa da…
‘Evet’ halinde nasıl bir ‘Tek Adam’ın memleketin başına musallat edileceğini kanıtlıyor…
Referandum’da ‘Evet’ çıkması halinde, fevkalade yetkilerle donanacak o ‘tek adam’ın neler yapabileceğini, hayatı zindan edebileceğine işaret ediyor…
İslamcı/AKP camiasının Ahmet Necdet Sezer fobisi misali üzerinden…
Biz ‘Bizimki gelir diye bol kepçeden vereceğiz ama ya Sezer gibisi gelirse…’ öcüsünü hatırlatarak…
Ahmet Necdet korkusundan belli; ya Erdoğan değil de Sezer ayarında biri gelirse nice olur halimiz, zira tüm yetkiler ‘Tek adam’ın elinde olacak, diyor, haklı olarak…
ELİF HANIMA KULAK VERSİNLER
Çakır çözmüş:
Evet’lenecek ‘Tek adam’ düzeni, o tek adamın istemediğinin, hoşuna gitmeyenin mesela yaşam tarzının hayatını karartabilir…
Çakır bu nedenle istirham ediyor:
“Şeytan kulağına kurşunlar olsun diye duvara üç kez, beş kez vuralım önce...” (vurun lütfen…)
Sonra endişesini paylaşıyor:
“Diyelim ki Ahmet Necdet Sezer gibi birisi geldi; anladınız siz onu!”
Biz de anladık…
“Bu yetkilerle bizi Ahmet Necdet Sezer gibi birisinin yönettiğini bir düşünelim bakalım? Sonuç ne olur?”
diyen, Elif Hanıma dini imanı hakkına soralım…
Elini vicdanına koyarak cevap versin…
Siz, Elif Çakır(lar)…
“Diyelim ki Ahmet Necdet Sezer gibi birisi geldi; anladınız siz onu!” diyerek, gayet yerinde bir tavırla, camianız/mahalleniz için tedirginliğinizi ifade ediyorsunuz… da…
Sizin -haklı haksız- Ahmet Necdet Beye yüklediğiniz manayı RT Erdoğan’a ve onun kumaşından olanlara yükleyenlere ne diyeceksiniz?
KENDİNİZ İÇİN İSTEMEDİĞİNİZİ KOMŞUNUZA NEDEN REVA GÖRÜYORSUNUZ
Yürürlükteki anayasayı askıya almış, 15 Temmuz’dan sonra anayasaya ve cari rejime darbe yapmış Erdoğan’dan bahsettiğimizi hatırlatmama lüzum var mı?
Bırakın son tespitimi; katılmadığınız sır değil…
Maden Sezer gelince önlenemez, denetlenip kontrol edilemez mahsurlarla yüklü referanduma götürülen Anayasa değişikliği, başkanlık sistemi…
Birileri için (sizin misalinizle sizin gibiler İçin Sezer profili) Türkiye’yi yaşanmaz hale getirebilecek…
O halde ülkenin ve halkın/toplumun kaderini… O her kim olacaksa… ‘Tek adam’ların insafına ve hüsnüniyetine bırakacak bu değişikliğe ‘hayır’ demek gerekmiyor mu?
‘Tek adam’ın insafına bırakmak yerine -demokratik- sisteme güvenmek/işletmek şart değil mi?
Kendimiz için istemediğimizi, tehlikeli bulduğunuzu, komşunuza da layık görmeyeceksek…
Toplumun bir kesiminin liderinin, vasisinin altında “muktedir”, ötesini tedirgin, tabi, hak ve hukuktan yoksun, tehdit altında, rehine hayatlara mahkum yaşamasını istemiyorsak…
Sahiden ‘tek adam’ların iyi-kötü olmalarına değil kontrol-denetim mekanizmalarının işlediği, Meclisin/yasama ve yargının bağımsız olduğu demokratik sistemi savunmak…
Bunu imha edecek ‘evet’ beklenen değişikliğe hayır demek gerekmiyor mu?
ALLAHIN AŞKINA SÖYLE!
Dininiz imamız aşkına söyleyin…
Referanduma götürülen sistem, “Tek adam” diktatörlüğü iddiaları vehimden ibaretse, siz neden “Ya Sezer gibi biri gelirse” endişesine kapılıyorsunuz?
‘Tek adam” her şeye muktedir olamayacaksa…
Yasama, yürütme ve yargı bağımsız olacaksa…
İddia edile geldiği gibi meclis güçlenecekse…
‘Tek adam’ hesap verebilir ve denetlenebilir, kontrol edilebilir olacaksa…
Netice itibariyle padişahlık yetkileriyle donanmayacaksa, o cumhurbaşkanı …
Siz neden Ahmet Necdet Sezer ayarında birinin başkan olmasından korkuyorsunuz?
“Şeytan kulağına kurşunlar olsun diye duvara üç kez, beş kez vuralım..” diyorsunuz…
Hiç kimse duvara vurmak zorunda kalmasa herkes için hayırlı olmaz mı?
Türkiye’de hiçbir yurttaş duvara üç kere vurarak şeytan kovalamasın diye, referandumda ‘hayır’ demek hepimizin hayrına olmaz mı…
Değilse… Tekraren sorayım… Madem öyle…
Siz neden Ahmet Necdet Sezer ayarında birinin başkan olmasından korkuyorsunuz…
Allah aşkınıza doğru söyleyin!..
Kulluk mu, yurttaşlık mı?
Oyladığımızı esasen bu değil mi?
Yazın da öğrenelim Elif Çakır… (Ya da Elif Çakırlar…)
Sahiden merak ediyorum…
Köşenizde ya da bana yazın, buradan paylaşayım okurlarla…
Söz!
----------------------
(*) Ahmet Necdet Sezer’e dair eleştirilerin haklılığı-haksızlığı tartışması elbette başka mevzu… Ama Çakır’ın, İslamcıların Sezer’i şeytanlaştırmasına katılmadığımı da söylemeliyim…
SATIR ALTINDAN NOTLAR
HÜRRİYET’İN “TEK KİŞİDE TOPLUYORUZ” KORKUSU
Kanımca geçen haftanın manşetini Tayyip Erdoğan attı.
Referandum sürecinde hep manşette tutulması gereken beyanıyla Erdoğan açıkça ilan etti:
“Tek kişide bu gücü topluyoruz” (Elazığ, 18 Şubat 2017)
Evrensel ve Cumhuriyet gibi gazete siteleri haklı olarak adını koydu..
Erdoğan’dan itiraf olarak verdi… (Ancak nedense onlar da bence sonraki güne hakkını vererek taşımadılar)
Evrensel.net’te başlığı görünce bir iki mecraya baktım…
T24 epeydir olduğu gibi yine yoğurdu üfleyerek yemiş.
“Tek kişide bu gücü topluyoruz” itirafı ara başlıkta dahi görülmemiş...
hürriyet.com. tr’ye baktım…
Bi kaç kez taradım; neredeyse gazeteyi arayıp, neden vermediniz, diye soracaktım ki, gömüldüğü yerde buldum, Erdoğan’ın “Tek kişide bu gücü topluyoruz” cümlesini
editöryal tercihe müdahale edemeyiz elbette.
Ama okur olarak o tercihi ve tercihi motive eden kaynağı sorgulamaya hakkımız var.
Acaba fırça yer miyiz, korkusu olmasa Hürriyet,
Endişeli seçmeni yatıştırma işlevi üstlenerek şu başlığı verir miydi:
“1923’te ilan ettiğimiz Cumhuriyet’i ilelebet koruyacağız”
Ama aynen bununla verdi..
Rehine olmasaydı Hürriyet, habercilik/gazetecilik tek pusulası olsaydı, Hürriyet şu ifadeyi başlığa çekmese de hak ettiği vurguyu yaparak görünür kılmaz mıydı:
“Tek kişide bu gücü topluyoruz”
Erdoğan’ın itiraf gibi beyanını biz okurlarından saklamak niye?
Tabii ki, ‘hayır’cıların tezini doğrulayan “itirafa” dönüşerek Erdoğan’ın bizzat ikrarı sebebiyle değil sadece…
Gazetecilik refleksi de bunu mecbur kılar…
SABAH VE STAR’DAN ERDOĞAN’A (OTO) SANSÜR
Şunun için:
Farklı saiklerle ‘Hayır’ diyen beş benzemez siyasi/toplumsal öbekleri ‘hayır’da birleştiren tek tespit/kaygı bu olduğu için:
“Tek adam” rejimi getirilmek isteniyor…
E bu iddianın, ithamın muhatabı da, bakın adeta da değil, direkman, ’evet’ “Tek kişide bu gücü topluyoruz” diyerek rest çekiyor…
Türkiye’ye hodri meydan diyorsa…
T24’ün, Hürriyet’in, bunu göstermek, öne çıkarmak değil mi görevi…
Dedim ya rehine olmasaydı, kuşatma altında yayın yapmasaydı, öne çıkarmakla kalmaz, 10 gün önce (8 Şubat 2017) muhtarlar toplantısında, “Tek kişi tek yetkili olacak iddiası yalan” diyen Erdoğan’ın kendini tekzip eden o sözlerini de hatırlatırdı…
Gazetecilik özgür ve bağımsız olsaydı…
Meraklanmayın… Maiyet/Havuz medyası bildiğiniz gibi…
Sabah.com.tr ve star gazetesini net’ine göz attım…
Erdoğan’a (oto) sansür uyguladılar… Erdoğan’ın “Tek kişide bu gücü topluyoruz” cümlesini yok hükmünde saydılar…
WANTED… “HAYIR ERDOĞAN TEK ADAM REJİMİNİ İTİRAF ETMEDİ” DİYEBİLECEK AKIL, VİCDAN VE İZAN SAHİBİ ARANIYOR!
“Tek adam” diyorlar yalan… diyen Erdoğan’a ve ‘Evet’çi Erdoğancılar cevap versin…
Erdoğan’ın (18 Şubat 2017) Elazığ Mitingi’nde, “Tek kişide topluyoruz bu gücü” beyanıyla...
“Tek adam” arasında ne fark var…
Tek fark… Anlam ve mana bakımından ‘tek fark’…hayır tek fark söyleyecek var mı?
İYİ HABER: MECLİS KAPANMAYACAK… (MIŞ)
Tayyip Erdoğan’ın “Toplu açılış” koduyla yaptığı referandum mitinglerindeki konuşmalarını izliyorum…
Hamaset faslı bir yana…
Dikkatimi çekti…
Erdoğan’ın ‘Evet’i savunurken, hemen her konuşmasında…
Mütemadiyen “Meclis kapanmıyor” demek durumunda kalması bile vahametin işaret değil mi?
Meclis’in tehlikede olduğu, şeklen “istişari” mahiyette varlığını sürdürebileceği vahametini göstermiyor mu?
MİLLİ İRADEYE TEHDİT VE ŞANTAJ
7 Haziran Seçim sonucundan sonra kabak gibi ortaya çıktı…
Saray milli iradenin AKP’ye ‘he’ diyenini sever…
Nitekim şimdi de Tek adama mutlak iktidar getirecek düzenlemeyi kabul ettirmek için “milli irade” tehdit ediliyor…
‘Milli irade’ye şantaj yapılıyor…
Üç beş çakalın yaptığı silahlı nümayiş vesaire bir yana…
‘Resmen’ tehdit edilir hale geldi ahali…
Sadece son bir iki güne bakarak…
Şöyle mesela:
*Erdoğan: Anayasa değişikliğine karşı çıkan gafiller (19 Şubat 2017)
*Cumhurbaşkanı: Referandumda “hayır” oyu vermek şerre rızadır! (18 Şubat 2017)
*Antalya Başsavcıvekili: ‘Hayır’ oyu verecek olanlar PKK’yla aynı muameleyi görecekler; küsmece yok! (18 Şubat 2017)
*Aydın’da Valilik’ten ‘hayır’ propagandasına yasak (18 Şubat 2017)
*Artvin Cerattepe’de kar üzerine yazılan ‘Hayır’a polis müdahalesi (19 Şubat 2017)
Manisa Akhisar’da ve sınır ötesinde, Avusturya’da AKP yöneticilerinin “Ya Evet ya iç savaş” tehditlerini saymıyorum bile…
Bunlar yaşanırken… Adalet Bakanı Bekir Bozdağ ne diyordu:
“Bir tane ‘hayır’ dediği için gözaltına alınan varsa ben bugün bu görevden ayrılırım”(17 Şubat 2017)
- 'Zamanın Ruhu' söyle bize: Sputnik’ten Sabah’a; grev kırıcıları ne yana düşer, bizim eski Beko İşçisi Kamber ne yana?.. 30 Eylül 2023 04:17
- ‘Beşli Çete’nin Nihat Özdemir’i ile İbrahim Çeçen Akbelen’de hayatı katlediyor ey insanlık… Desek, hedef mi göstermiş oluyoruz?.. 29 Temmuz 2023 04:40
- Muhasebe aynasına bakarak iğneli fıçıda dertleşme yazısı: Anlatılan sizin de hikayeniz olabilir mi? 18 Temmuz 2023 04:10
- Soner Yalçın’a Sözcü’deki okuru da sormalı: Kılıçdaroğlu’nu elimine etme karargahı olarak gösterilen, RTE’nin “Eski Özel Kalem Müdürü” Hasan Dağcı’nın yalısını yurt edindiğin iddiası doğru mu? 06 Mayıs 2023 04:38
- "Kılıçdaroğlu kazanamaz" yargısına iman ederek "millet"i devirmeye kalkmak, muhalefeti bölerek "Erdoğan kazansın" demenin Akşenercesi olur!.. 04 Mart 2023 04:22
- Atacağım hiçbir başlık, bu alengirli işleri izah edemez, isterseniz buyurun bir de siz deneyin… 24 Aralık 2022 04:48
- Otopsi Masası Raporu 2: Hulki Cevizoğlu gibi ikametgahını Saray’ın Bekçi Kulübesine aldıran ‘Ulusalcılar’ bakın kime benziyor… 10 Aralık 2022 04:27
- Otopsi masası raporu: Ahmet Hakan "gereğini yapıyor" olmanın gözünü çıkarırken, "yayın yasağını savunan genel yayın yönetmeni" olarak tarihe geçti 03 Aralık 2022 03:32
- Embedded Cüneyt (Özdemir) "Z Kuşağı"nı Saray'a "iliştirme" mesaisinde 03 Eylül 2022 04:20
- Halkı, basın özgürlüğü mücadelesiyle dayanışmaya çağırdığımız destek kuvveti saymakla yetinmeyelim… Medyanın demokratikleştirilmesi mücadelesinin kurucu öznesi, ikinci asli ayağı olarak örgütlemeyi tartışalım… 13 Temmuz 2022 04:40
- Rasim O. Kütahyalı herhangi bir devlet kurumunun elemanı mı? Değilse, neden ‘devletin bazı kurumlarındaki üstadlarımız’ diyor? Kim bu üstadları? 07 Haziran 2022 04:10
- İmamoğlu otobüsü devirdi – 2: Sol muhalefetin huzuruna Özkök ve Alçı ile çıkmanın, Cem Küçük ile ‘sivil ölüm’ mahkûmu 'Barış akademisyenleri’ni ziyarete gitmekten ne farkı var!.. 17 Mayıs 2022 00:06