25 Şubat 2017 01:00

Çocuk mu kandırıyorsunuz?

Çocuk mu kandırıyorsunuz?

Fotoğraf: Envato

Paylaş

Hemen tüm gelişmiş ülkelerde orta eğitimden başlayarak yüksek eğitim düzeyinde de sürdürülen ve mesleki ve teknik eğitimden önce öğrencilere tanıtılan alan felsefe ve mantıktır. İki kademeli Alman eğitim sisteminde ilk dönemlerde tıp, hukuk ve teoloji birinci derece bilim olarak kabul edilmişken, zamanla teolojinin yerine felsefe ikame edilmiştir. Bizim sistemimize baktığımızda, özellikle de AKP döneminde orta eğitimin imam hatipleştirilmesi ve yüksek eğitimde felsefe ve mantığın kale alınmaması eğitim politikasındaki siyasi yaklaşımı açıkça göstermektedir. Felsefe ve mantık, tüm bilgilerin anası olup, düşünce ve yorum sistematiğinin çözümlenmesinde başat olarak salt bilgiye öncüldür. Aksi halde, AKP ve paraleli olan FETÖ mantığına uygun olarak, her emre itaate hazır bilgili “kurşun asker” yetiştirilmiş olur. Bugün emperyalizm emrinde AKP kadrolarınca istenen ve yapılan tam da budur.

Önümüzdeki meşum anayasa oylamasında siyasi liderlerin yaptıkları akıl almaz mantık hatalarını onların cehaletine vermek doğru ve yerindedir. Ancak, böylesi bir cehaletin bu denli pervasız yükselişinde halkımızın da payı yok değildir. Denmektedir ki, var olan yapıyı yıkmaya yönelik tüm karşıtlar “hayır” dediğine göre, her “hayır” oyu kullananın da aynı kategoride görülmesi, daha doğrusu yerilmesi gerekir. Bir mantık hocası bu gerekçelendirmeyi sınav kağıdına yazan bir birinci sınıf öğrencisini, diğer soruların yanıtlarını dahi okumadan, sıfır vererek, sınıfta bırakır. “Penguenler beyaz kuştur, şu halde, tüm beyaz kuşlar penguendir” gibi bir gerekçelendirme yaparsak, dünya alem bize ebleh muamelesi yapar. Mesele tam da bu değil mi; uygun bir taşeron marifetiyle halkımızı eblehlik düzeyine indirip, orada tutmadan dünya emperyalizmi ülkemizi ve halkımızı nasıl sömürebilir ki! Mantık derslerinin daha birinci dersinde okutulan bu konuyu siyasiler eğer bilmiyorlarsa bu kadroyu yönetime oturtmak aptallığın dik alasıdır. Eğer siyasiler bu gerekçelendirmeyi idrak edebiliyor(!) olup da, toplumu kandırmak ve yönlendirmek için kullanıyorsa, bu kez de etiksiz davranış sergilemeleri nedeniyle bu kadroya devlet kademelerinin teslim edilmemesi ülkenin ve halkımızın “hayır”ınadır. 

İşleri sarpa sarıp, ülkeyi kararttıkça siyasi kadronun iktidara yapışma hırsı da o denli usulsüz ve etik dışı davranışlarla yükselmektedir. Hal böyle iken, yaşam boyu iktidarda kalma azmi ve hırsı ile yanıp tutuşan bir kadroya tüm kamu kurumlarını anayasa taslağında öngörüldüğü şekilde inanılmaz güçle teslim edilmesinin akılla açıklanır bir yanı yoktur. Diğer bir deyişle, “Demokratik yönetime mi sahip olalım”, yoksa “Koyun sürüsü gibi mi güdülelim” alternatiflerinin oylanmasının mantıksal bir yanı olabilir mi? Böyle bir tartışmanın uluslararası arenada toplumun sosyal genetik yapısı hakkında oluşturabileceği kanaat tüm halkımız için yüz kızartıcıdır. Zira meşum oylamanın anlamı, toplumum kendi oyu ile özgürlüğünden vazgeçmesidir. Bu bağlamda, siyasilerin bu konudaki ısrarlı ve inatçı siyasi manevralarının anlamı ise, toplumun yerine partiyi, hatta partinin yerine de kişi ya da kişileri ikamedir. O nedenledir ki, böyle bir oylama, içeriği açısından olduğu kadar, ortamı ve usulü ve ileriye matuf gizli amaçları itibariyle de hukuksuzdur ve halkımızın aleyhinedir. Hemen hemen kamu yönetiminin tüm temel organlarının şeklen korunup, işleyiş ve hakimiyet olarak bir kişinin emrine verilmesinin içinden geçtiğimiz tüneli daha da karartacağı açıktır. Devlet işlerinde olduğu kadar, vatandaşlar arasında da hak ve adaletin sağlanması tek adam yönetimini değil, çoklu yönetimi, gerçek anlamda kuvvetler ayrımı ve aleniyet ilkesini gerekli kılar.

Siz çocuk mu kandırıyorsunuz?

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa