Toplum denetleyebiliyor mu?
Fotoğraf: Envato
TV’lerde, topluluklarda, toplantılarda kimi konular uzun uzun tartışılıyor.
Ekmek yemeli mi, yememeli mi?
Elmanın, ya da genelde meyvenin nasıl yenirse yararlı ya da zararlı oldukları…
Neden şimdi buraya martı biçiminde iskele yapılıyor?
Neden bu alan yıllardır bir türlü yapılıp tamamlanamıyor?
Bu iskeleden uzun süredir belli saatlerde neden vapur kalkmıyor?
Şimdi bu kıyı neden toprakla dolduruluyor?
Her şeyi, yaşamımızı zorlaştıran her şeyi sayıp dökmeyeceğim. Aslında yapamam da… Kimi suç olur, olmayanlar da öyle çok ki, sayabilmem olanaksız.
Bunlar bir yana, en ağırıma gidenler, doğrudan sağlığımızla ilgili olanlar.
Oğlumun kalp kapakçığında sorun vardı. Üniversiteyi bitirdikten kısa bir süre sonra Avustralya’ya göç etti. Elbette çok üzüldüm. Ama orada aylarca yoğun bakımda kaldıktan sonra en az yarım yıl evinde izlendi sağlığı. Şimdi belirli sürelerde izleniyor. Burada kalsaymış yitirecekmişiz onu…
Torunum birkaç gün önce 16’sına bastı.
Bir yıl önce lösemi oldu. Bir yıl uğraştı doktor. Torunum da sıkı dayandı. Bugün de yan etkileriyle savaşılıyor. Hem sağlık, hem parasal nedenler ile ‘iyi ki orada’ diyoruz.
Ben en az yıldır diyabetim. Bu güne dek tutarlı olmayan öneriler ile uğraştım. Bugün de olumlu bir duruma oturtabilmiş değilim. Bu bir yana şekerimi ölçmek için gerekli aygıtın gösterge çubuklarına bir eczanede 50 TL ödedim bir başkasında 25 TL.
Birçok ilacı kullanırken içimde bir kuşku var: İçine etkin olan ilaç yeterince konmuş mu?
Görüyorsunuz ne güvensiz yaşam ?
Sizin de eş sorunlar içinde olduğunuzdan hiç kuşkum yok…
“Bu nasıl ülke?” diyor herkes.
Öyle ya, vatandaşı için neyi denetleyebiliyor ortam? Oysa benim ona bütün yüreğimle güvenmem gerekmiyor mu?
Yabancı arkadaşlarıma bakıyorum. Hemen hepsinin sağlıkla ilgili bilgileri sağlam… Oysa bize Ren ırmağındaki balıkları öğrettiler de böylesi temel bilgileri öğretmediler.
Bütün bunları neden yazıyorum?
Sağlıkla ilgili değil bu kuşkulu yaşam yalnızca…
Yaşamda tüm konularımızda da böyle…
Ne olacak bu işin sonu? Hepimiz biliyor muyuz?
Bunlar düzelmezse gençlerimizin yurt dışı özlemlerini önleyebilecek miyiz?
Hepimiz yakınıyoruz tümünden, oysa denetlenmelerine, çözümlenmelerine karıştığımız yok. Katılanları da yalnız bırakıyoruz.
- Vedat Günyol/İnsancılık -5- 22 Mart 2020 20:39
- Vedat Günyol/İnsancılık -4- 22 Mart 2020 20:40
- Vedat Günyol/ İnsancılık-3- 15 Mart 2020 19:30
- Vedat Günyol / İnsancılık -2- 09 Mart 2020 00:00
- Vedat Günyol / İnsancılık 02 Mart 2020 00:01
- İçin aydınlığı 24 Şubat 2020 00:00
- Süreklilik 16 Şubat 2020 23:30
- Yetmiş beş yıl sonra soykırım 09 Şubat 2020 22:35
- Yine deprem 02 Şubat 2020 22:30
- 25 Ocak 2020 (Bir gün sonra) 27 Ocak 2020 00:05
- Eğitim eğitim eğitim 19 Ocak 2020 22:47
- 24 Aralık 2019/Bruno Taut'un ölüm yıldönümü 13 Ocak 2020 00:08