Tudor’un tercihi
Fotoğraf: Envato
Kadrolar açıklandığında sağ bekte Semih’in oynayacağını düşünmüştüm meğer Igor Tudor, Karabük’te kendisine Beşiktaş galibiyetini getiren üçlü savunmayı tercih etmiş.
Ne düşünmüştü Tudor?
Her şeyden önce rakibi durdurmayı...
Takımının ön alandaki pres eksikliğini ve geneldeki savunma zafiyetini geride merkezi kalabalıklaştırarak aşmayı...
Kendi ceza sahası ile orta saha arasındaki bölgede kaptığı toplarla hızlı çıkmayı...
Bu hızlı hücumlarla rakibin tek hamleli savunma oyuncularını gafil avlamayı...
Strateji buydu. Ancak bir iç saha takımı için fazla muhafazakardı.
Galatasaray pekala iyi yaptığı şey olan pas oyununu sahaya yansıtıp, tüm defansif zaaflarına rağmen evinde oynamanın avantajı ve Beşiktaş’ın da puan farkının verdiği doğal rahatlığa sahip olmasından faydalanarak kendisine daha fazla kazanma olanağı yaratabilirdi.
Tudor’un tercih ettiği düzende ise maç boyunca rakibe fazla pozisyon vermedi ancak kendisi de pozisyona giremedi.
Orta sahada kapılan toplar, ilerideki oyunculara anlamlı hücumlar yaratabilecekleri paslara dönüşmedi. Selçuk ve De Jong ikilisi bu konuda etkisiz kaldı. Bu iki oyuncu, rakip yarı alanda da fazla gözükmedi. Galatasaray, Tolga Ciğerci girene kadar orta saha oyuncularını Beşiktaş 18’ine yaklaştıramadı.
Cimbom’un bir başka sorunu kanatlarıydı ki bu 3’lü oyunun kritik unsurlarından. Yasin Öztekin bir hücum oyuncusu, Lionel Carole ise savunma oyuncusu. Chelsea’de Antonio Conte’nin 3’lüyü şiir gibi tutturmasında tam bu mevkinin oyuncuları olduklarını kanıtlayan Marcos Alonso ve Victor Moses’in güç ve dinamizminin büyük payı var. Yasin ve Carole, böylesi bir profil çizmeye çok uzak.
Chelsea’nin üçlüsünden devam edelim. Mavilerin başarısında kritik unsurlardan biri Eden Hazard’ın muhteşem formuna kavuşmasına sağlamaktı. Conte, bunu yeni sistemde Hazard’ı defansif görevlerinden azade ederek başardı. Galatasaray’da bu role en yakın oyuncu Bruma. Ancak Bruma, Hazard’ın Chelsea için yaptığını Cimbom için yapabilecek karar verme becerisini yeniden kaybetmiş durumda. Sezon başında düzelmiş gibi görünen pas ve şut tercihleri, oyun içindeki psikolojiden hızlıca etkilenip olumsuza doğru meyledebiliyor.
Neticede, Galatasaray, gol imkanlarını her iki taraf için de kısıtlayan ve maçı “atan kazanır”a bağlayan bir oyunu tercih etti. Bu oyunda daha iyi takım olan ve daha fazla kaliteli ayağa sahip olan Beşiktaş, ikinci yarının başında Talisca’nın kazandığı faul sonucu golü buldu.
Ligin ilk haftası sonrası “Şampiyon fersah fersah ileride” başlığını uygun gördüğüm bir lig değerlendirmesi yazmıştım. Beşiktaş, henüz 22. haftada Galatasaray’a 10, Fenerbahçe’ye 12 puan fark attı. Başakşehir, 4 puan uzağında ama Abdullah Avcı’nın öğrencileri de ilk yarıdaki havasından uzak. Bu, Şenol Güneş’in sezonu tarihi bir kopuşa doğru götürebileceğini gösteriyor.
Galatasaray, bu yenilgiyle tüm çabasını ikinciliğe odaklayacağını resmen ilan etmiş oldu. Teknik direktörlük becerilerini yargılamak için adil olmayacaktır ama Igor Tudor’un kaderini de biraz bu süreç belirleyecek. Ee, kimse sezon ortasında takım değiştirmenin kolay olduğunu söylememişti.
- 100 yıl arayla Paris’te iki olimpik dönüm noktası 26 Temmuz 2024 05:27
- Papara baskını ve marka değeri 19 Mart 2024 04:10
- Bozacılar ve şıracılar 12 Mart 2024 04:46
- Beşiktaş'a cüret gerek 05 Mart 2024 04:42
- "Dünümüzü getirin, yarınımızı verelim" 27 Şubat 2024 04:15
- Geriden oyun kurmayı, yarım alanlara sızmayı atla, göğe bakalım 20 Şubat 2024 04:50
- "En eski spor arkadaşları"nın 2024 model çekişmesi 13 Şubat 2024 04:21
- Gerçeğin yumruğu: İşte Türk futbolu bu! 13 Aralık 2023 04:56
- Çalınmış ülke, bölünmüş spor: Filistin 23 Ekim 2023 04:36
- City Football Group-Başakşehir flörtü 09 Ekim 2023 04:00
- Süper Lig, süper sömürü 02 Ekim 2023 04:30
- 'Voleybol Ülkesi' miyiz? 25 Eylül 2023 04:25