Durum ne gösteriyor?
Fotoğraf: Envato
Vatandaşa cop sallarken elini inciten polisin, göstericiye gaz sıkarken gazdan etkilenen polis arkadaşlarının hakları için mahkemede şahitlik eden güvenlik görevlisinin, silah kullanırken kendini yaralamış askerin vatandaşları suçlayarak mağduriyetten söz etmekten hakları olabilir mi? Normal koşullarda bundan söz edilemezdi. Edilmiş olsa da ciddiye alınmazdı. Ama artık böylesi durumlarla daha sık karşılaşılacağının işaretleri çoğalmış durumda!
Hürriyet gazetesinin “Karargah rahatsız” haberinin iktidar çevreleri ve onların medya uzantıları tarafından kullanılış biçimine bakıldığında, yukarıda verilen örneklerden daha vahim bir durumla karşı karşıya kalınabileceği anlaşılıyor. Meselenin özü şu, Genelkurmay muhalefetin kendisine yönelik eleştirilerinden rahatsız olmuş ve muhalefeti hedef alarak birtakım açıklamalar yapıyor. Ancak iktidar bundan darbe ve vesayet kışkırtması sonucu çıkarıyor ve buradan da yeniden mağduriyet edebiyatına sarılıyor. Amaç belli: Referandum öncesi güç toplamak, evetleri yükseltmek.
Kuşkusuz böylesi durumlar pervasızca kullanımın ne ilk örneği, ne de son örneği olacak. Erdoğan ve partisi her politik gelişmeyi, her ekonomik adımı, uluslararası politik sorunları kendi pozisyonlarını güçlendirmek, tek adam, tek parti iktidarını yasallaştıracak anayasa referandumundan başarıyla çıkmak için kullanıyorlar ve kullanacaklar. Örneğin Barzani ziyareti de, Ege’de Yunanistan ile gerilim yaratmak da , Suriye’deki harekat da, ekonominin kendi istikrarsızlığından kaynaklanan dolar dalgalanmaları da vb... Bu gerici amaç için tepe tepe kullanılıyor.
Ancak yukarıya doğru merkezileşme yoğunlaştıkça, iktidar yetkileri tek adamın elinde toplandıkça istikrarsızlık ve iç dengesizlik durumları da kaçınılmaz olarak ortaya çıkıyor. Son olarak bayrak tartışmalarında da görüldüğü gibi, nazik bir zemin üzerinde yürünüyor.Halkın gerçek sorunlarının ve taleplerinin tam karşısında bulunmak, dönemsel olarak yapılan demagoji ne kadar “başarılı” olursa olsun bu tür iktidarların zayıflığının ve iç dengesizliğinin gerçek zeminini oluşturur. Eveti ülkenin tüm sorunlarının çözümü olarak sunmaları, referandum öncesinde küçük rüşvetler dağıtmaları bastıkları zeminin ne kadar oynak olduğunu kanıtlamaktan başka neyi gösteriyor ki?
Öyle anlaşılıyor ki halk arasındaki evet, hayır tartışmaları anayasa değişikliğinin getirdiği rejim sorununun ötesinde tartışmalara neden oluyor. Gazetemizde yayımlanan işçi mektupları, çeşitli kesimlerin açıkladıkları hayır gerekçeleri bu durumu yeterince yansıtıyor. Örneğin küçük üreticilerin örgütleri ve temsilcileri kendi talepleri ile hayırlarını gerekçelendiriyorlar. Çeşitli inanç gurupları neden hayır diyeceklerini kendi yaşamlarından yola çıkarak temellendiriyorlar. Kürt siyasi hareketi de halkın güçlü bir hayır demesi için çalışacağını açıklamış durumda vb.
Bütün bu gelişmelerin anlaşılamayacak bir tarafı bulunmuyor. Bir politik sorun ortaya atıldığında kaçınılmaz olarak bütün yönleri tartışılmaya başlanıyor ve her şey didik didik ediliyor. Bütün bunların üzerinden güçlü bir hayır çıkması, halk hareketinin referandum sürecinden saflarını genişleterek ve sıklaştırarak, moral toplamış olarak çıkmasına yol açacaktır. Politik sorunlar uzun bir zincirin halkaları gibi birbirine bağlanmış durumda ve her belirli anda kavranacak halkayı sıkıca tutmak, bir sonraki mücadeleye daha hazırlıklı girmek anlamına geliyor.
- Bir yoldaşa mektup-1 31 Ocak 2025 05:00
- Gelişmelerin kısa özeti 17 Ocak 2025 05:12
- 13 Ocak güçlendirilmeli 10 Ocak 2025 04:24
- Değişimin zorunluluğu 03 Ocak 2025 07:15
- 'Zaferden' işçiye düşen 27 Aralık 2024 05:25
- Seyredecek misiniz? 20 Aralık 2024 05:42
- Ücret asgari, yaşam sefalet 13 Aralık 2024 05:40
- Genel grev ve direnişi gerçeğe dönüştürmek için 06 Aralık 2024 06:15
- Birleşik ve genel mücadele için 29 Kasım 2024 06:55
- Siz ne diyorsunuz? 22 Kasım 2024 05:31
- Gelişmelerin anlamı üzerine 15 Kasım 2024 05:25
- Direnerek kazanmak 08 Kasım 2024 11:13