Referandum yenilgisine 'savaş hali' önlemi
Şunun şurasında referanduma 1 ay gibi bir şey kaldı. Hâlâ bile referandumun yapılıp yapılmayacağına dair şüpheler var. Toplumun farklı kesimlerinden referandumun iptal edilerek akli selime dönülmesine dair sesler çıkmaya başladı.
Bununla bağlantılı AKP cephesinde de yaşanan gelişmeler var. Geçmişte anketleri peş peşe yayımlayan AKP, şimdilerde anketleri gizlemeye başlamış. Erdoğan’ın, ‘evet’ler geride olduğu için anketlerin yayımlanmasını yasakladığı konuşuluyor.
Başka konuşulan şeyler de var.
Referandumu ertelemenin mümkün olmayacağını gören Erdoğan ve AKP, ancak bir savaş hali durumunda mevcut fiiliyatı sürdürebilecek, hatta OHAL’i de aşan bir savaş hali durumunda ülkeyi istediği gibi yönetmeyi sürdürebilecek.
Bunun için öncelikle Mınbiç’i denedi.
ABD ve Rusya’nın önlemlerinin, bu kozu Erdoğan’ın elinden aldığı görünüyor.
Rakka’nın da olamayacağı somut.
Pentagon, peş peşe açıklamalar yapıyor. Bunca açıklamadan neyin olamayacağını gören Başbakan Yıldırım, dersini almış öğrenci gibi “Mınbiç ve Rakka, ABD ve Rusya ile koordine olmadan olmaz” demeye başladı.
Kandil operasyonu Erdoğan için hep çantada. Ama bunun da istediği savaş hali ilanına neden olabilecek sonuçlar doğurması çok zor. Ayrıca Kandil’den sonuç alınamayacağını da biliyor, Türkiye’yi yönetenler. Sonu hezimetle bitecek bir Kandil operasyonu, Erdoğan’a ‘evet’ de kazandırmaz.
Peki, Erdoğan’ın elini güçlendirecek, fiili durumu savaş hali ile sürdürebilecek yeni koz ne olabilir?
Şengal mi?
Şengal derken, bunu bir tek Şengal’deki Êzidî direniş birliklerine ya da HPG’ye karşı bir operasyon olarak düşünmeyin.
Şengal’de yeniden Sünni cephenin liderliğine soyunacak olan Erdoğan, Türkiye’nin Musul hedeflerini de göz önüne getiren bir yönelmeyle Irak ve İran’la karşı karşıya gelmeyi içerecek yeni bir aksiyon yaratabilir.
Hiç kuşku yok, bu fiiliyatı yaşama geçirmek için öncelikle Şengal’deki PKK varlığını gerekçe eder. Ancak bu gerekçeyle başlatılacak bir işgal harekatında Irak ile karşı karşıya gelineceği çok açık. Bu durum Şiilerin de tepkisini çeker.
Bu senaryo, Irak’ı da, İranı’ı da kapsayan bir savaş hali ilanına gidecek durum yaratabilir.
Olur mu?
Neden olmasın?
Başından beri Erdoğan’ın geri dönüşsüz bir yola girdiğini söylemiyor muyuz?
Şu an iktidarın elde tuttuğu gücün zora ve baskıya dayalı olduğu açık. Ancak en küçük yenilgide bu gücün bir işe yaramayacağı da çok açık. O zaman gücü sürdürmek istiyor ise onu elde tutmanın tüm yollarını deneyebilir.
Bu yollardan biri sözünü ettiğimiz senaryodur.
Bir Şengal, Musul, Kerkük savaşının Türkiye’de ırkçı bir alt yapısı da var. Cumhuriyetin kuruluşundan beri ülkeyi yönetenler Kerkük ve Musul rüyaları görmeyi sürdürüyorlar. Şu an ülkede bir referandum yapılsa, “Kerkük ve Musul’u Türkiye topraklarına katalım mı?” diye sorulsa, ezici bir çoğunluğun ‘evet’ diyebileceğini söyleyebiliriz.
Bu ırkçı hamaset, Erdoğan AKP’sinin Suriye’de batağa gömüldüğü politikanın bu kez Irak ve İran üzerinden sürdürülmesinin denenebileceği yeni ‘olanaklar’ arasındadır. Daha da ötesi bu durum AKP’nin baskıcı iktidarını sürdürebileceği noktaya kadar sürdürmesinin imkanlarını da Erdoğan’a verir.
Bu senaryo elbet gerçekleşmesi o kadar kolay olan bir senaryo değil. Ancak gözü karalığın geldiği noktayı görünce, ‘Bu da olmaz’ diyebileceğimiz bir senaryo olmadığını da göz ardı etmeyelim.
Evrensel'i Takip Et