10 Mart 2017 00:30

‘Öteki yarım’, sokaklar ve fotoğraf

‘Öteki yarım’, sokaklar ve fotoğraf

Fotoğraf: Envato

Paylaş

Fotoğraf çeken herkes fotoğrafın bir yerlerine tutunuyor. Kimi belgeselciyim der, kimi sokak fotoğrafçısıyım, kimi doğa... Çok daha çeşitleri var tabii. Ama en çok sokak ve belgesel fotoğrafçısı olduğunu söylerler. Sonuç olarak çekilen her görüntü bir fotoğraf olarak bir yerlerde kalıyor. Soru şu olmalı bence; Bu fotoğrafları çeken kaç fotoğrafçı kalıyor? 

Bu sorunun cevabıysa çok az fotoğrafçının kaldığıdır. Eğer hayata karşı bir derdiniz yoksa, söylemek istediklerinizi, itirazlarınızı fotoğrafın diliyle söylemeyi bilmiyorsanız ve hepsinden önemlisi fotoğrafı hobi olarak görüyorsanız fotoğraf yapamazsınız. Dikkat! Yapamazsınız diyorum, çekemezsiniz demiyorum.

Fotoğraf bir yaşam biçimidir. Sözün, itirazların, sevinçlerin ve hüzünlerin fotoğrafla söylenmesidir. Kurgulamaktır, hikaye anlatmaktır. Duygu ve düşünceleri paylaşmaktır. Fotoğrafın konusu olan bu içerik ise sokaktadır. Hayat sokakta can bulur. Sokaklar toplumun aynasıdır. Fotoğraf ya da sokak fotoğrafı/belgesel neyse artık bu ayna halinin yarına kalmasını sağlayan önemli bir araçtır. Bu işi başarmak için de sokakta, hayatın içinde olmak ve hikayeler oluşturmak gerekir. 

Ankara Katliamı’nın 2. duruşması için şubat ayında Ankara’ya gittiğimde belgesel fotoğrafçı arkadaşım Emine Kart, geçen yıl çıkarttığı “Öteki Yarım” albüm/kitabını hediye etti. Zaman zaman göz gezdirdim, zaman zaman yazılanları okudum ve ancak yazmaya fırsat bulabildim. Belki kitabı tanıtmak için geç olabilir ama belgesel, özellikle sokak fotoğrafçılığı üzerine zamanlamanın geçerli olduğunu düşündüm. Gerçi yıllardır sokaklar hareketli ama bu günlerde daha bir hareketli.

Kafanızda yanlış düşünceler oluşmasın. Emine Kart’ın fotoğraf albümünde sokak fotoğrafları yok. Ama bu fotoğraf albümü bir sokak kitabı. Sokağı sokak yapan insandır. Sokağın özneleri olmuş insanlar vardır. Hak alma mücadelelerinde, adalet arayışlarında onlar hep ordadırlar. Biliriz onları tanırız. Kimimiz imrenir özgürlüklerine ve özgünlüklerine hayran oluruz. Kimimiz acır, zavallılar der geçeriz. Onlar sokakların temsilcileridir. Emine işte bu açıdan yaklaşmış. Sokakları sokak yapan bu insanları konu etmiş. 

Albümün sol sayfası öykülere, sağ sayfası portrelere ama yarım portrelere ayrılmış. Çünkü onları tamamlayan öteki yanları var. Öteki yanları sokak olan kişiler neden sokak sorusuna cevap veriyor. Bir anlamda ülkenin bu yıllarının dertlerinin yarına kalıcılığı. Sokakla tanışma, Gezi direnişleri, barış istemleri, katliam mağdurları, işçi, öğrenci, ev kadını, akademisyen her kesimden portreler...

Bir bakıma Emine de kendi yarısını sunmuş. Uzun zamandır kendini sokaklarda eylemlerden mitinglere, bir kaldırımda demli çay içmeye derken, hak alma mücadelelerinin belgecisi olarak yarısını tamamladığını düşünmüş. Çoluk çocuk sahibi emekli bir kadın ne demeye bu işle uğraşır? İşte fotoğraf böyle bir şey. İnsanın kendini ifade etme aracı olabiliyor. Eğer fotoğrafçı olmasa dahi albümüne konuk ettiği öznelerden biri olarak sokaklarda olmaya devam edecekti. Çünkü sorgulayan ve daha güzel bir yarın için, toplumsal sorumluluğun gerektirdiği muhalif kimliğin bilinci Emine’nin öteki yarısı olarak karşımıza çıkıyor bence. Emine bu çalışmasıyla yarına önemli bir belge bırakmış. Bugün ne için sokakta olduğunu anlatanlar bir anlamda ülkenin bugününün panoramasını sunmuş olacaklar. 

“Öteki Yarım” albüm/kitabını bir yerlerde bulursanız alın ve okuyun bu fotoğrafları. Eminim kendinizden bir şeyler bulacaksınız. Mesele; hayatınıza anlam katmak olsun. Şiirle, resimle, müzikle veya fotoğrafla. 

Özellikle bu yılın 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü vesilesiyle üreten, yaratan, anlam katan kadınları adına Emine Kart’a eline gözüne sağlık diyorum. Herkesin öteki yarısıyla barışık bir mücadele içinde itiraz hakkını kullanmasını, zorlamalara, zorbalığa, dayatmalara karşı sokağın diliyle “HAYIR” diyebildiği günlerde de buluşmak üzere...

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa