Hiç kimsenin Türkiye'yi bunca aşağılatmaya hakkı yok!
Fotoğraf: Envato
Evet, ben AKP’ye oy vermedim. Hükümet olmasında, hükümet olmasını engelleyememiş olmak dışında, hiçbir payım yok. Hiçbir politikasını doğru bulmuyor, hiçbir icraatını desteklemiyorum.
Ancak ben oy verip desteklemesem, başkası şöyle ya da böyle davranmış olsa bile, sonuç olarak AKP Hükümetini “biz” seçtik. Ortaya sandık konmuştu. Ve evet, “yarış”ın koşulları eşit değildi, devlet olanakları AKP’ye akıtılmış, uçağını-helikopterini AKP kullanmış, her yıl hazineden aldığı milyonlarla seçim çalışmalarını kolaylıkla finanse etmiş... Üstelik 7 Haziran’dan 1 Kasım’a başlattığı savaş koşullarında, yarattığı kaos ve korku ortamında şoven milliyetçilik alabildiğine tırmandırılarak.. Şimdi “hayır” çalışması nasıl engelleniyor; afişler bir gecede sökülüyor, bildiri dağıtımlarına saldırılıyor, toplantı salonu verilmiyor ya da elektrikleri kesiliyor, polisin yanı sıra AKP’lilerce silah gösterilip MHP merkezci militanlarının saldırıları teşvik edilerek referanduma gidiliyorsa.. Bomba tehdidiyle engellenen mitingler, çalışmalara yönelik saldırılar vb. ile gidilen seçimlerde kazanmıştı AKP. Basın özgürlüğü işlememiş, toplantı ve gösteri özgürlükleriyle ifade özgürlüğü çiğnenmiş, işçi örgütleri başta olmak üzere örgütlenme hakkı engellenmişti, üstelik yaşam hakkı aslanın ağzındaydı. Hile hurda da eksik değildi. Öyle ya da böyle, ama hepsi “bizim”dir ve “layığımızı bulmuş” olsak bile, kendi dar özel çıkarlarının peşindeki bu hükümet Türkiye’yi temsil etme pozisyonundadır.
Ama şu yaptıklarına bakın! Bizi düşürdüğü duruma bakın! Bu aşağılanmaya müstahak ve mecbur muyuz?
Rus uçağının düşürülmesi ve sonra özür dilenerek Rusya ile arayı düzeltme çalışılmasına götüren şu Esad’ı “birkaç ay içinde devirip” “Emevi Camiinde namaz kılma” hesabına dayalı Suriye politikasının zorunlu kıldığı yalpalamaların ardından.. ABD’yi Rusya’yla dengelemeye çalışmanın vardığı Suriye’de cümle alemi Türkiye’nin karşısında birleştirme “başarısı”nın daha henüz dumanı tüterken... Irak ve Suriye ile zaten “papaz olmuş”, iki ülkede de işgalci konumuna düşmüşken...
İyi gitmediği, “Hayır”ların ciddi biçimde önde göründüğü iki günde bir yaptırılan anketlerle sabit olan “bütün gücü tek kişide toplama”nın zorlandığı referandum hesabı sıkıntı yaratınca.. Milliyetçiliği depreştirecek takviye babından yeni “dış düşmanlar” ihtiyacı çoktan hasıl olmuştu. Önce “Eyy Almanya” dendi, Alman Başbakanı “Kandil Ablası” ilan edildi. “Alman silahlarını YPG’ye karşı kullanmayın” demişlerdi Almanlar ve ardından kendi ülkelerinde Türkiye adına siyasi kampanyalar yürütülmesini istemediklerini söylemişlerdi. AKP ileri gelenleri “tamam” dediler, “fırsat”ını yakaladıklarını düşündüler. Rus uçağını düşürdükleri... Irak’a Başika’yı dayattıkları gibi, sanki orayı da kendileri yönetiyormuşcasına, Almanya’ya “biz zorla geliriz”... “Gelir, toplantılarımızı yaparız” dayatmasını yapmaya kalkıştılar. İzin yoktu. Toplantı yapılamadı, ancak Almanya’nın da ne NAZİ’liği ne faşistliği bırakıldı. Türkiye’de hemen hiçbir “Hayır” toplantısı yaptırılmadığı, 8 Mart’ların bile yasaklandığı kulak ardı edilip, ucunun Türkiye dokunacağına aldırılmadan, toplantı engellemek faşistlik ilan edildi.
Sonra Hollanda krizi geldi. Daha “dişe gelir” sanıldı. “Ufak tefek” görüldü. Zorla gitme denendi. Sonuç skandaldı. Bakan kendisini polis zoruyla sınır dışı ettirmişti! Hollanda’da da birkaç gün sonra seçim var ve orada da oy hesabı yapılıyor. Ama “skandal”ın aslan payı, “Evet” pusulalarının sayısını artırma hesabıyla bakanlarına reva görülen bu muameleye çanak tutarak Türkiye’yi bunca aşağılatan AKP’nin oldu.
Tekrar: Tek tek payımız vardır yoktur, ayrı mesele; ama bu hükümet çeşitli milliyetlerden Türkiye halkının oyuyla seçilmiş ve onu temsil iddiasındaki hükümetidir. Ve bizi düşürdüğü şu duruma bakın!
Bu ülkenin halkıyız. Ve ulusal gurur diye bir şey var. Bu gurur küçük bir tekelci azınlığın elinde, onun tekçi maceracı politikalarıyla yerlerde süründürülemez! Bu aşağılanma kabul edilemez! Sebep olan bu hükümetten en kısa zamanda kurtulmalıyız!
- 2. çözüm süreci mi? 31 Aralık 2024 06:30
- İçeride ve dışarıda kriz... 24 Aralık 2024 05:36
- Milli güvenlik, Türkiye ve İsrail siyonizmi... 17 Aralık 2024 05:56
- Ortadoğu yeniden dizayn edilirken... 10 Aralık 2024 05:08
- Esad’la görüşüp anlaşma mı, kavga mı? Hangisi? 03 Aralık 2024 06:45
- CHP ile Cumhur ve sınama yanılma… 27 Kasım 2024 06:45
- Papatya falı ve havuçla sopa... 19 Kasım 2024 04:58
- İngiltere'de Kasım Gelincikleri ya da 'şehitleri anma' günü 12 Kasım 2024 04:26
- Hoş geliyorsun faşizm… 06 Kasım 2024 04:55
- İşçi sınıfının ekonomik mücadelesinde kendisinden başka güvenecek kimsesi yoktur! 22 Ekim 2024 04:50
- Bahçeli, MHP ve terör... 17 Ekim 2024 05:43
- CHP ile nereye kadar? 15 Ekim 2024 05:11