21 Mart 2017 00:10

Sınıfsal ve sosyal talepler de ‘hayır’ için dayanak

Sınıfsal ve sosyal talepler de ‘hayır’ için dayanak

Fotoğraf: Envato

Paylaş

Hak-İş’e bağlı Öz Gıda-İş Sendikasının düzenlediği ve yabancı sendikacıların da çağrılıp mikrofondan “evet” diye bağırtıldığı “Uluslararası demokrasi toplantısı”nda salona doldurulan taşeron işçilerinin “kadro talebi” karşısında Başbakan Yıldırım, “Kadro vereceğiz” diyememiş ama “Sorunu çözeceğiz” diye yuvarlak bir yanıt vermişti. Bu yanıtla birlikte salondaki “coşku” da yerini “sessiz bir protestoya” bırakmıştı. 

Nitekim, taşeron işçilerin girişimi, bu toplantıda taleplerini haykırmakla sınırlı kalmadı, girişimlerini sürdürdüler. Öyle ki, taşeron işçiler, referandum da “evet” demelerini, “taşeron işçilere kadro verilmesi” şartına bağlamış görünüyorlar.

Bu çerçevede taşeron işçiler cumartesi günü de hem Cumhurbaşkanlığı hem de Hükümet yetkilileriyle görüştüler. Bu görüşmelerde yetkililerin “taşeron işçilere kadro verilmesi”ne sıcak bakmadıkları ama, “Siz ‘evet’ deyin referandumdan sonra sorunu çözeceğiz” diyerek topu taca attıkları belirtiliyor. 

Cumhurbaşkanı Danışmanı Gülay Samancı ise daha net konuşmuş; “Davutoğlu seçimde taşeronu kaldırma sözü verince bu iş bize kaldı” demiş!

Yani Samancı, işçilerin temsilcilerine kibarca, “Bu talebinizi gidin Davutoğlu’ya iletin” demiş!

TAŞERON İŞÇİLERİ TALEPLERİNDE ISRARLI

Oysa Davutoğlu, “taşeronu kaldıracağız” sözünü taşeron işçileri sevdiğinden vermemişti. Tersine Davutoğlu bu vaadi; 
1- Taşeron işçilerin son 5-6 yıl boyunca verdikleri ciddi mücadeleleri görmezden gelmediği, 2- 7 Haziran seçiminde ağır darbe alan AKP’nin yeniden Hükümet kurabilecek bir oy alabilmesi için taşeron işçilerin oyuna ihtiyaç duyması nedeniyle vermişti.

Aslında Davutoğlu’nun da taşeron işçilerine kadro verme gibi bir niyeti yoktu, ama bu vaatten gerekli yararı sağladıktan sonra bir biçimde bu vaadi unutturacaklarını düşünüyordu. “Vadedip sonra da unutturma”, sermaye hükümetlerinin sık kullandıkları ve hemen her seferinde de başarılı olabildikleri bir yöntemdi. Davutoğlu hükümetinin devrilip yerine, Binali Yıldırım getirilince, taşeron işçilere verilen vaadin “üstüne yatmak” daha da kolaylaştı, araya da 15 Temmuz, OHAL vb. de girdi.

Ama bütün bunlara karşın işçilerin kendilerine yapılan vaadi unutmadıkları, “Bunu size Davutoğlu vadetmişti. O artık yok. Onun verdiği sözler de bizi bağlamaz” diyen Erdoğan-AKP Hükümetinin yanıtını kabul etmiyorlardı. Dahası taşeron işçilerinin referandumu, taleplerini yeniden dile getirmek için bir fırsat olarak gördükleri anlaşılıyor.

‘HAYIR’ HER SEKTÖRDEN EMEKÇİNİN DOĞAL HAKKI!

Gelişmelerin ışığında bakıldığında, “tek adam tek parti rejimi”ne “hayır” denecek pek çok nedenin yanı sıra taşeron işçileri için; kendilerine verilen sözü yerine getirmeyen, “evet” cephesinin ana gücünü oluşturan Hükümet ve onun partisine haddini bildirmek üzere, “hayır” demelerinin en doğal ve dolaysız hakları olarak ortaya çıkmaktadır.

Elbette ki, verilen vaatler ve 15 yıllık iktidarı boyunca vatandaşın çaresizliklerini istismar etmeyi başlıca yönetim tarzı  edinmiş Erdoğan-AKP Hükümetinin “evet”ine karşı “HAYIR” demek”;

-İnsanca yaşanacak bir asgari ücret vaadiyle oyalanmış olan asgari ücretli işçinin,

-“Özel istihdam büroları”na mahkum edilen “kiralık işçiler”in,

-Grevleri, Hükümet tarafından yasaklanmış her kesimden işçilerin,

-İş Güvenliği ve İşçi Sağlığı Yasası’nın ha bire ertelenmesiyle yaşamları tehdit altına giren her sektörden işçilerin,

-İş güvencelerinin resmen kaldırılması için referandum sürecini tamamlanması beklenen kamu emekçilerinin, 

-Büyük marketlerin çıkarı uğruna hızla iflasa sürüklenen  küçük esnaf ve zanaatkarların,

-Çok zor koşullarda ürettiği malları üç otuz paraya aracılara kaptırılan meyve sebze, çay, fındık, buğday,... üreticilerinin,

-Kadına yönelik şiddete karşı mücadelesi ve eşitlik talebi bastırılmaya çalışılan kadınların, 

-Gelecek güvencesi yok edilmiş, iş özgürlük ve güvenli gelecek talebi umursanmayan gençliğin,

-İçeride ve dışarıda savaş politikalarına “hayır” diyen, kentleri, köyleri yıkılan Kürtlerin, inanç özgürlüğü talebi yok sayılan Alevilerin,

-Açlığa ve sefalete terk edilen milyonlarca emeklinin de “HAYIR” demek için, kendi sınıfsal-sosyal talepleri vardır. 

Nitekim gazetemize gelen haber ve mektuplar da ülkeyi “tek adam rejimine” götürecek “18 madde”nin yanı sıra bu kesimler, kendi ekonomik ve sosyal taleplerinden, bunların yakıcılığından Erdoğan-AKP yönetiminin talepleri umursamamasından söz etmektedirler. 

Dahası emekçiler, bu taleplerin karşısında olan Erdoğan-AKP yönetiminin umursamazlığına ‘hayır’ demek için sınıfsal-sosyal taleplerini de öne çıkarıyorlar. Tıpkı taşeron işçilerinin taleplerini öne çıkarmaları gibi... 

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa