‘Tek parti tek adam rejimi'nin ipuçları bunlar!
Fotoğraf: Envato
“Evet” cephesinin sözcüleri, Başbakan, bakanlar, valiler, kaymakamlar, emniyet müdürleri, savcılar, devletin resmi görevlileri, resmi ya da özerk devletle bağlantılı kurumların “seçilmiş ya da atanmış yetkilileri... gözlerini Cumhurbaşkanının işaret parmağının gösterdiği hedefe dikip birbiriyle yarışıyorlar.
Biri muhalefete, “evet” cephesine bir hakaret, bir karalama yapıyorsa, öteki iki, üç... hakaret, karalama, suçlama yapmadan “görevini” yapmış hissetmiyor.
“Evet”çi propagandanın sözcüleri, söyleyecek şeyleri kalmadıkça, daha da fenası yalanların, din ve milliyetçilik istismarcılığının eskisi gibi kolay prim yapmadığını gördükçe, hakaretin, yalanın saldırganlığın çıtasını daha da yükseltiyorlar.
Cumhurbaşkanının işaret parmağına bakan sadece ‘evet’ cephesinin siyaset erbabı da değil; yandaş medyanın bütün gazetecilik normlarını çoktan ayak altına alması bir yana, yandaş medyadan çok farkı kalmayan sermaye medyası da aynı parmağın gösterdiği hedefe bakarak kendilerine her gün yeniden çekidüzen veriyor.
Nitekim “evet” cephesinin kampanyanın gidişatını beğenmediği, bu yüzden “yeni bir kurmay çalışması” için faaliyetlerin rölantiye alındığı haberleri basına yansıdı.
‘EVET’Çİ İSTİSMARDA ÇITA YÜKSELTİLDİ
Geçtiğimiz hafta sonundaki iki gelişme ‘evet’ cephesinin pervasızlıkta geldiği yeri göstermesi bakımından önemliydi.
“Futbol zirvesi” evet zirvesine dönüştü: Kulüpler Birliği ve Türkiye Futbol Federasyonu (TFF) tarafından bu yıl ikincisi düzenlenen Futbol Zirvesine, Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan da katıldı. Cumhurbaşkanı toplantıda yaptığı konuşmada bir yandan futbolu siyasete benzettikten sonra muhalefete yönelik bütün bildik eleştirilerini yineledi; toplantıyı “evet” kampanyasının toplantısına dönüştürdü.
Türkiye Futbol Federasyonu (TFF) Başkanı (Milliyet ile Vatan Gazetelerinin Sahibi) Yıldırım Demirören de bir adım öne çıkarak, Cumhurbaşkanı Erdoğan’a seslendi: “Sayın Cumhurbaşkanım daha güçlü Türkiye için 17 Nisan sabahı ‘evet’ diyen bir Türkiye’ye uyanmak için saygılarımı sunuyorum” diyerek, resmi ve “özerk” bir kurumun düzenlediği zirve toplantısını “evet zirvesine” dönüştürmede tüy dikti.
Niğde Valisi “Hayır yasakçılığı”nda sınırları aştı: “Evetçiler”in devletin kurumlarıyla nasıl açık iş birliği içinde olduklarını gösteren ikinci haber ise Niğde’den geldi.
Niğde Valiliği, geçen hafta, 7 gün boyunca miting, toplantı vb. etkinlikleri yasakladı. Yasak, 21 Mart’ta, “hayırcı” MHP’lilerin sözcülerinden Meral Akşener’in “hayır” toplantısını da kapsıyordu. Ve bu yasağın aslında Akşener’in toplantısını yasaklamak için uydurulduğu eleştirileri yapıldı. Ama Vali, “Siz misiniz böyle eleştirileri yapan?” dercesine yasağı, 1 güne indirdi; sadece Meral Akşener’in “hayır” toplantısı günüyle sınırladı!
YAPTIKLARI YAPACAKLARININ GARANTİSİ GÖRÜLÜYOR
Birinci vakada devletin özerk ve resmi bir kurumunun düzenlediği resmi bir toplantı, bir yandan Cumhurbaşkanı öte yandan da TFF’nin başkanı tarafından açıkça bir “evet” ve “biat” zirvesine dönüştürüldüğüne tanık olduk. Toplantının diğer bileşeni ve içlerinde “hayırcılar”ın da olabileceği “Kulüpler Birliği” ise, bu zırva zirveyi terk etme cesareti bir yana eleştiremedi bile.
İkinci vakada ise devletin valisi, OHAL’in kendisine verdiği yetkileri istismar etmekle yetinmeyip, gelen eleştirileri takmadığını göstermek üzere de yasağı “hayır” toplantısı yasağına indirgiyor. Bunu da açıkça ve kanırtarak yapıyor.
Her iki vakada da yasa tanımayanlara, görevlerini ve sorumluluklarını açıkça istismar ettikleri halde, hiç bir adli ya da idari soruşturma açılmıyor; açılmayacak da.
Çünkü, fiili uygulamalara, Cumhurbaşkanının “Artık fiili başkanlık dönemine geçtik” diye ilan etmesinden beri, bu her tür yasa ve teamüle aykırı ihlaller, istismarlar, hak-hukuk tanımazlıklar “normal”sayılıyor. Ancak öte yandan bütün bu ihlaller, hak-hukuk tanımazlık, halk tarafından da giderek daha çok, kurulmak istenen “tek parti tek adam rejimi”nin nasıl bir şey olacağının ipuçlarını olarak görülmektedir. Eğer referandumda “evet” çıkarsa, futboldan devletin her kademedeki yönetimin partizanlaşacağı, cumhurbaşkanına biat eden, bundan başka bir ilke, ahlak, yasa tanımayan bir “tek adam düzeni” kurulmak istendiğinin işareti olarak görülmeye başladığı içindir ki halkın önemli bir kesimi, devasa “evet” propagandasına karşın “evet”e ikna olmamaktadır. Onun içindir ki, Cumhurbaşkanı, Başbakan, bakanların her gün; “Anayasa değişikliğinde şunlar var, bunlar yok” diye konuşması, vatandaşın çoğunluğunun bir kulağından girip ötekinden çıkmaktadır.
Kuşkusuz ki, sandıklardan “hayır” çıkmasının şartı “hayır” cephesinin inisiyatifi bırakmayan bir mücadele hattında yürümesi, gerçekleri anlatmakta sınır tanımayan bir gayretle çalışmasıyla olanaklı olacaktır.
- Tartışmalar "Sadece Türkiye’nin Kürt sorununun demokratik çözümü" kapsamını aşıyor 05 Ocak 2025 04:58
- 2025'in emek, barış ve özgürlük yılı olması dileği ile... 31 Aralık 2024 06:59
- Ülkemiz işçi emekçileri 2025'i emek yılı yapacak güce ve deneyime sahiptir! 28 Aralık 2024 06:16
- Asgari ücretli işçinin grev hakkıyla da donatılmış yeni bir mekanizma talebiyle mücadeleye! 24 Aralık 2024 16:44
- Son iki haftada oluşan Suriye haritası neyi gösteriyor? 12 Aralık 2024 04:45
- Asgari ücret miktarı, AÜTK'ye bırakılamayacak kadar ciddi ve önemli taleptir! 08 Aralık 2024 04:44
- Suriye'de çıkar peşindeki herkes operasyonun içinde ama kimse rolünü kabul etmiyor 05 Aralık 2024 06:45
- Eğer ‘Kurtuluş yok tek başına ya hep beraber ya hiç birimiz’se... 01 Aralık 2024 04:54
- İşçilerin özelleştirmeye karşı cepheden ‘hayır’ demekten başka bir seçeneği yok! 27 Kasım 2024 06:55
- Tek adam yönetiminin ülkeyi nereye getirdiğinin bir haftaya sığan fotoğrafıdır! 24 Kasım 2024 04:47
- Bakan Tekin ve arkasındakiler laikliğe cepheden savaş açan bir konumdadır! 21 Kasım 2024 04:52
- İktidar 'iç cepheyi güçlendirmek' istiyor, emek ve demokrasi güçleri ise 'birleşik mücadele' diyor 17 Kasım 2024 04:44