Vize-mize
Fotoğraf: Envato
Bir konuşma yapmam için Almanya’ dan çağrılıydım.
Bir- hafta-on gün önce Düsseldorf’ da uçaktan indim. Alan yapısına girdim.
Kimlik, vize-mize denetlemesi için görevlinin önünde sıraya girdim. İstenenleri çantamda ararken ayırdında olmadan bekleme çizgisini bir ayağımla azıcık geçmişim.
Görevli, kaba bir tonla,
“Hey hey hey”
diye seslenmez mi? Ayağımı çektim. Ama içerledim de…
Elbette daha saygılı biçimde uyarabilirdi.
1950 li yıllarda yüksek öğrenim için Almanya’ ya gittiğimde böyleydi.
Neyse!!!
Sıram geldi. Görevli önüme bir aygıt sürdü. Sağ elimin “işaret” parmağının izini aldı. Şaşırdım hiç böyle bir şey olmamıştı.
Bu işlem bitince, bilgi sayarda da bir terslik çıkmayınca görevliyi aşabildim.
Demek ki artık böyleydi…
Neden?
Yoksa “Türk olduğum için miydi” bütün bunlar?
Daha önce sayısız kez aştım bitim çizgilerini (sınırları) hiç böyle davranılmadı.
1950 lerin sonuna doğru, eğitimim bitince, profesörüm beni polis yönetimine götürdü. Tüm sorumluluğu yüklenip yaşamımın sonuna dek oturma, giderek çalışma izni aldı. On yıl sonra polise başvurduğumda, istemememe karşın, çalışma izni bile vermişlerdi. Geçmişte bütün vergilerimi (vermeyebileceklerimi bile) düzgün ödediğim için mi böyle olmuştu bu?
Bir başka gün, arabamın arkasını açtırdığı için, gümrük ya da polis görevlisini bir güzel haşlamıştı ustam.
Kısacası, görevlinin anlattığım davranışına hiç alışık değildim. Nasıl da değişmişti şu son yıllarda her şey.
Akşam Düsseldorf’ da hemen o gece bir dinletiye (konsere) giderek olanları unutmağa çalıştım.
Bu olaydan bir hafta –on gün önce de, İskoçya’daki önemli bir mimarlık yapıtını görmek için İngiltere konsolosluğundan vize almak istemiştim.
Aracı kurumlar oluşmuş bu vize işleri için. 250 TL ödediniz mi, vize ile ilgili her işlemi sizin adınıza onlar yapıveriyorlarmış. Neden ki?
Yalnız parmak izinizi vermeniz için siz gitmek zorundaymışsınız…
Ardından vize için oldukça yüklü bir para ödenmesini istiyorlarmış. Sağlık sigortası için şu, konut fonu diye (ona da yeni ad koymuşlar) bu ödenecekmiş. Vur abalıya!
Gerçekten tepem attı. Caydım İskoçya’ya gitmekten.
Bütün bunlardan sonra, zorunlu olmazsam, bir daha gitmek istemem sanıyorum bu ülkelere…
Bunlara neden olanlar belki bir şeyler düşünürler diye yazdım bu yazıyı.
Bu günkü uluslar arası ilişkilerimiz değişir de bu zorluklara gerek kalmayabilir mi ki?
Bunu da birileri düşünürler mi ki?
- Vedat Günyol/İnsancılık -5- 22 Mart 2020 20:39
- Vedat Günyol/İnsancılık -4- 22 Mart 2020 20:40
- Vedat Günyol/ İnsancılık-3- 15 Mart 2020 19:30
- Vedat Günyol / İnsancılık -2- 09 Mart 2020 00:00
- Vedat Günyol / İnsancılık 02 Mart 2020 00:01
- İçin aydınlığı 24 Şubat 2020 00:00
- Süreklilik 16 Şubat 2020 23:30
- Yetmiş beş yıl sonra soykırım 09 Şubat 2020 22:35
- Yine deprem 02 Şubat 2020 22:30
- 25 Ocak 2020 (Bir gün sonra) 27 Ocak 2020 00:05
- Eğitim eğitim eğitim 19 Ocak 2020 22:47
- 24 Aralık 2019/Bruno Taut'un ölüm yıldönümü 13 Ocak 2020 00:08