Tehdit mi, tedhiş mi?
Fotoğraf: Envato
Yoksa ikisi birden mi? Her tehdit içinde tedhiş kavramını barındırır elbette, çünkü tehdit etme eylemi hem tehdit edileni hem de tehdit edilen üzerinden toplumu korkutma, yıldırma yani dehşet yaratma, dolayısıyla bir tedhiş halini amaçlar. Tehdit sözcüğünün kökeni Arapça hdd kökünden gelen tahdîd, hadd veya hudûd “kırma, yıkma, korkutarak ele geçirme”, artık yerine Latince kökenli terör sözcüğünü kullandığımız tedhiş ise Arapça dhş kökünden tadhîş “korkutma, dehşet verme, yıldırma”, dahşat “korku” sözcüğünden türeyen bir dehşet yaratma eylemi. Bu sözcükler aklıma boşuna düşmedi, durduk yere bir ilişki kurma çabası da değil yapmaya çalıştığım. Hemen birkaç tehdit konuşmasını sizlere de anımsatabilirim.
Sedat Peker’in akademisyenlerin kanlarıyla duş yapma tehdidi, ilk aklıma gelen. Hedef dehşet yaratmak ve dolayısıyla bir tedhiş eylemi olarak nitelenebilir örneğin. Referandum süreci de ilginç tedhiş eylemlerine sahne oluyor. Örnek bol. Hayır diyeceklerin bizzat Cumhurbaşkanı tarafından terörist/tedhişçi ilan edilseler de sonunda bedel ödemekle tehdit edildiklerini ve dolayısıyla asıl tedhişe maruz kalanların kim olduğunu unutmamak gerek. İçişleri Bakanından benzer tehditler ile birlikte 7 Haziran sonrasının hatırlatılması, bu tehditlerin Başbakan tarafından yinelenmesi de tehdit ile tedhişi yan yana düşüren eylemler olarak siyaset tarihimize geçecek anlaşılan.
Tehdit etme durumu tüm kamu kurumlarına da dalga dalga yayılıyor böyle olunca. TÜBİTAK’a bağlı Ulusal Akademik Ağ ve Bilgi Merkezi Müdürlüğü (ULAKBİM), ULAKBİM DergiPark ile ULAKBİM TR veri tabanlarında bulunan tüm dergilerin editörlerine gönderdiği yazıda,
“Ülkemizde yaşanan 15 Temmuz darbe girişimi nedeniyle ilan edilen OHAL süresince FETÖ/PDY ve diğer terör örgütleri ile bağlantılı kamu personelinin ihraç edilmesi söz konusu olmuştur. Bu bağlamda, ULAKBİM TR Dizin Veri Tabanlarında kabul edilmiş/inceleme aşamasındaki tüm dergiler ile ULAKBİM DergiPark hizmetinden yararlanan tüm dergilerin sorumlu, editör, editör yardımcıları, hakem kurulu gibi görevleri bulunan kişilerle ilgili bilgilendirmeye ihtiyaç duyulmuştur. Dergilerde görevleri bulunanlar arasında kamu görevinden ihraç edilen veya açığa alınanların bulunması halinde durumlarının yeniden değerlendirilmesi, hakkında yaptırım bulunanlarla ilgili gerekli tedbirlerin alınması konularında sorumluluk dergiye ait olup, yapılacak değişikliklerle ilgili ULAKBİM Cahit Arf Bilgi Merkezi (CABİM) Müdür Yardımcılığı’nın bilgilendirilmesi önem taşımaktadır.”?
Eğitim Sen Merkez Yürütme Kurulu bu yazı üzerine yaptığı yazılı açıklamada, bu kararın keyfi, siyasi ve hukuksuz olduğunun altı çizildi. “Bir akademisyenin ihraç edilmiş olsa dahi, düşünce ve ifade özgürlüğünü ortadan kaldıran, temel hak ve özgürlüklerini yok sayan bu yazıyla TÜBİTAK açıkça suç işlemektedir” denilerek, “TÜBİTAK, sorumluluğun dergilere ait olduğunu hatırlatarak açıkça ilgili dergi yöneticilerini de adeta tehdit etmektedir.” ifadesiyle çok yerinde bir tanımlama yapmaktadır.
OHAL kapsamında yayımlanan Kanun Hükmünde Kararnameler (KHK) kapsamında 4 bin 834 akademisyen haklarında hiçbir soruşturma yapılmadan ihraç edildi. Binlercesi de her an çıkması beklenen yeni KHK’lerle atılma tehdidi ile karşı karşıya. Neden mi, terörist yani tedhişçi oldukları için. Örneğin barış istedikleri için “tedhişçi” olmakla suçlanıyor bu akademisyenlerin bir bölümü. Henüz ihraç edilmeyenler de “muhrec” olma tehdidi ile karşı karşıya. Diğer tehditleri de alt alta yazınca, ortada bir karışıklık var gibi görünmüyor mu size de?
Hem de 6 milyon seçmenin oyuyla seçilmiş milletvekillerinin, belediye başkanlarının ya hapse gönderildiği ya da adli kontrol altında siyasetçisinden basın emekçisine ve nice insan hakları savunucusuna önüne gelenin rehin alındığı, birbiriyle yan yana gelemeyecek örgüt adları yetmezmiş gibi “istismarcı, hırsız, katil” gibi hakaretlerle gazeteci olmadığını iddia ederek güzelim insanların hapsedildiği bu memlekette, tehdit ve tedhiş benzer anlamlı sözcükler olduğuna, tehdit eden bir tedhiş hali de yarattığına göre gerçek tedhişçilerin kim olduğu kararını siz okurlara bırakıyorum!
- İnadına tanıklık 05 Aralık 2024 04:41
- Çetelere bütçe 21 Kasım 2024 04:59
- Büyümeden annen sana, ölüm alacak 14 Kasım 2024 04:42
- Bu zamanda hekim olmak 07 Kasım 2024 04:43
- İnsan hakları mücadelesine devam 31 Ekim 2024 04:43
- Çeteler kol geziyor 24 Ekim 2024 04:43
- Kimi, niye aşağılıyoruz? 17 Ekim 2024 04:34
- Şiir yazmanın sorumluluğu 03 Ekim 2024 04:43
- Siyah çöp torbasına atılan insanlığımız 26 Eylül 2024 04:45
- Sistematik işkence 19 Eylül 2024 04:41
- Narin bir çocuk 12 Eylül 2024 04:43
- Savaş hesabı 05 Eylül 2024 05:26