‘Hayır’ı sindirme girişimleri de geri tepecek!
Fotoğraf: Envato
Dün sermaye medyasının TV kanalları ve gazetelerinin hemen hemen tamamı, Cumhurbaşkanının ‘hayır çadırı’ ziyaretini öne çıkardılar. Bu gazete ve TV kanallarındaki haberlerde genel hava, “Cumhurbaşkanının ‘hayır çadırı’nı ziyaret ederek, çok gerilmiş olan siyasi ortamı yumuşatmak istediği”, ‘hayır çadırı ziyareti’nin de bunun işareti olduğu biçiminde.
Ancak gerek ‘hayır çadırı’ ziyaretinde olanlar, gerekse bu ziyaretten birkaç saat sonra Cumhurbaşkanının Samsun mitinginde yaptığı ziyarete ilişkin söyledikleri, cumhurbaşkanın hiç de öyle siyasi gerilimi düşürme niyetinde olmadığını gösteriyor.
DEMEK Kİ GERİLİM BÖYLE DÜŞÜRÜLÜYORMUŞ!
Her şeyden önce ziyareti Cumhurbaşkanı istememiş, ama ‘hayır çadırı’ndaki kadınların ısrarla, “Buyrun bir suyumuzu için bari” daveti üzerine Cumhurbaşkanı ‘hayır çadırı’na gelmiş. Karşılıklı birkaç soru ve yanıtından sonra Cumhurbaşkanı Erdoğan kadınlara, “Siz de genel başkanınız da yalancısınız!” diyerek azarlamış, bunun üzerine iddiaya göre çadırdaki kadınlar da “Yalancı sizsiniz!” diyerek Cumhurbaşkanını uğurlamışlardır.
Nitekim Cumhurbaşkanı Samsun’daki ‘evet mitingi’nde bu ziyaretten söz ederken, çadırdaki konuşmaları olumsuz olarak göstermiş, kendini çadıra davet eden kadınların söylediklerini ve tutumlarını eleştirmiş, sözü Kılıçdaroğlu’nun Alevi olmasına kadar götürmüştür.
Ülkenin Cumhurbaşkanının, davet edildiği bir ‘hayır çadırı’nda sıradan yurttaşlarla giriştiği ‘evet-hayır’ tartışmasında birkaç cümleden sonra konuşmayı, “Siz de genel başkanınız da yalancısınız!” noktasına çekmesi, bırakalım Cumhurbaşkanı ile vatandaş ilişkisini, rakip partilerden vatandaşlar arasında olması bile kolay anlaşılır bir tutum değildir. Ama böyle karşılıklı ‘yalancılık’ gibi ağır suçlamalarla biten bir ziyareti, “Cumhurbaşkanının ülkedeki siyasi gerilimi azaltma adımı” olarak sunmanın da hayli kıvrak bir gazetecilik mahareti gerektirdiği apaçıktır!
SİNDİRME GİRİŞİMLERİ MUHTARLARA DA YÖNELDİ
Oysa Erdoğan-AKP yönetimi, bu referandumda, ‘evet’i savunacak inandırıcı gerekçelere sahip olmadığı için ‘yalanı ve mağduriyeti’ başlıca silah edinmiştir. ‘Mağduriyet’ ve yalanın altındaki gerçeklerin ortaya çıkmaması için de siyasi ortamın tansiyonunu mümkün olduğu kadar yükseltmeleri gerekiyor. Aksi halde vatandaşlar nispeten ‘sakin’ ortamlarda söylenenleri tartışmayı, söylenenlerin arkasındaki gerçeklerin ne olduğunu sorgulayabiliyor; bu da yalana ve ‘mağduriyet’ üstünden politika yapanların işine gelmiyor. Bu yüzden de basından ve ‘akil adamlar’dan gelen “Bu gerilim ve çatışma siyaseti size zarar verir” uyarılarını umursamayan Erdoğan’ın kaptanlığındaki ‘evet’ cephesi, siyasi gerilimi içeride ve dışarıda artırmayı esas aldı. İçerde baskılar arttırılıyor, dışarıda da çeşitli ülkelerle çatışmayı büyüten bir hat izleniyor. Dışarıdaki gerilime İsviçre ile yaşanan kriz; içerideki baskılara da yeni vakalar eklenmiştir.
Bitlis’in Adilcevaz İlçesi Kaymakamı, bazı köylerin muhtarlarını toplayarak işi “Köylerden ‘evet’ ağırlıklı çıkmalı. Aksi halde hizmet alamazsınız. Mührünüzü de alırım!” demeye kadar götürmüştür.
Öte yandan Nevşehir Savcılığı ise CHP’nin 84 muhtarla yaptığı ‘bilgilendirme toplantısı’na katılan 50 muhtarı ifadeye çağırarak, toplantı hakkında inceleme başlatmıştır.
Nevşehir Başsavcılığı, “Muhtarlar hakkında soruşturma açılmadı, toplantı izinsiz yapıldığı için bilgi alma amaçlı ifadeye çağrıldılar” diyerek, durumu kurtarmaya çalışsa da yapılanın açıkça ‘hayır çalışması’ yapanlara yönelik bir sindirme ve yasaklama girişimi oluğu da apaçıktır.
SİNDİRME GİRİŞİMLERİNE KARŞI ‘HAYIR’ GÜÇLENİYOR
Ve Yozgat Valisi, ‘MHP’li hayırcılar’ın sözcülerinden Sinan Oğan’ın Yozgat’ta yaptığı toplantıyı basan Bahçeli yanlısı MHP’lilerin (TV ekranlarında açıkça görüldüğü gibi bir meydan kavgasına dönüşen) saldırıyı “vatandaşların demokratik haklarını kullanması” olarak açıklaması da bütün bu sindirme, yasaklama girişimlerinin üstüne tüy dikmiştir.
Yani ‘hayır’a yönelik baskılar ve sindirme girişimlerine valiler, kaymakamlar, savcılar da doğrudan karışmış bulunmaktadır.
Bütün bu sindirme ve baskı girişimlerine karşın ‘hayır’ın yükselen trendinin sürmesini ‘evet’ cephesi, baskıyı ve sindirme girişimlerini daha da artırarak aşmak isteyeceği anlaşılmaktadır.
Bu yüzden de Cumhurbaşkanından başlayarak ‘evetçi’ siyasi erkin gerilimi düşürecek adımlar atacağı iddiaları tamamen hayaldir ya da ‘hayır’ cephesini rehavete sürükleme amaçlıdır.
Kalan süre, ‘hayır’ için daha kararlı ve daha yoğun bir mücadeleyi gerektirmektedir.
Eğer rehavete düşülmezse, baskılar karşısında geri durulmazsa, ‘hayır’ın sandıktan çıkması ve ‘tek adam rejimi’ne giden yolu tıkaması en kuvvetli ihtimaldir!
Eğer ‘hayır’ cephesi inisiyatifi elden bırakmazsa, sindirme girişimleri de geri tepecektir!
- Tartışmalar "Sadece Türkiye’nin Kürt sorununun demokratik çözümü" kapsamını aşıyor 05 Ocak 2025 04:58
- 2025'in emek, barış ve özgürlük yılı olması dileği ile... 31 Aralık 2024 06:59
- Ülkemiz işçi emekçileri 2025'i emek yılı yapacak güce ve deneyime sahiptir! 28 Aralık 2024 06:16
- Asgari ücretli işçinin grev hakkıyla da donatılmış yeni bir mekanizma talebiyle mücadeleye! 24 Aralık 2024 16:44
- Son iki haftada oluşan Suriye haritası neyi gösteriyor? 12 Aralık 2024 04:45
- Asgari ücret miktarı, AÜTK'ye bırakılamayacak kadar ciddi ve önemli taleptir! 08 Aralık 2024 04:44
- Suriye'de çıkar peşindeki herkes operasyonun içinde ama kimse rolünü kabul etmiyor 05 Aralık 2024 06:45
- Eğer ‘Kurtuluş yok tek başına ya hep beraber ya hiç birimiz’se... 01 Aralık 2024 04:54
- İşçilerin özelleştirmeye karşı cepheden ‘hayır’ demekten başka bir seçeneği yok! 27 Kasım 2024 06:55
- Tek adam yönetiminin ülkeyi nereye getirdiğinin bir haftaya sığan fotoğrafıdır! 24 Kasım 2024 04:47
- Bakan Tekin ve arkasındakiler laikliğe cepheden savaş açan bir konumdadır! 21 Kasım 2024 04:52
- İktidar 'iç cepheyi güçlendirmek' istiyor, emek ve demokrasi güçleri ise 'birleşik mücadele' diyor 17 Kasım 2024 04:44