31 Mart 2017 00:56

AA! Muhbir

AA! Muhbir

Fotoğraf: Envato

Paylaş

28 Mart tarihli Cumhuriyet gazetesinde Kemal Göktaş yazdı: “Ahmet Şık’a AA muh(a)birinden kumpas gibi haber.” Gazeteci Kemal Göktaş araştırmış, Ahmet Şık’ın soruşturma dosyasındaki detaylardan ortaya çıkarmış. 91 gündür özgürlüğünden mahrum bırakılan gazeteci Ahmet Şık’ın tutuklanma gerekçesi, Anadolu Ajansı muhabiri K.K.’nin Başbakanlık İletişim Merkezi’ne (BİMER) yaptığı bir ihbarmış. Dosyada ihbarcı olarak adı geçen K.K, kamu hizmeti yayıncılığı yapmasını beklediğimiz Anadolu Ajansı’nın çalışanı. Ama o, kamu yararı gözeten haber peşinde koşacağına ve gazetecilerin düşünce ve ifade özgürlüğünü savunacağına, Twitter’da muhalif gazetecilerin yazdıklarını çizdiklerini takip edip, kendince uygunsuz bulduklarını abilerine ablalarına şikâyet ediyor, “Allah rızası için bir inceleyin” diyerek ihbarcılık yapıyor. 

Gazete haber merkezlerinde Hükümete, MİT’e, Genelkurmay’a veya polise yakın çalışanların olduğu ve bu kişilerin “gerektiğinde”, “gerekli yerlere”, “içeriden” haber uçurdukları yıllardır bilinen bir gerçektir. Ama haberciler çoğu zaman bu ajanların kim olduğunu bilmezler. Gazete binalarında dolaşan dedikoduların veya üst perdeden yapılan eleştirel diyalogların Ankara’daki, İstanbul’daki büyükbaşların kulağına gittiği ve zaman zaman oralardan sert geri dönüşlerin olduğu hep konuşulur. Ama bu lafları kim sızdırdı, kim yemeden içmeden haberi uçurdu pek bilinmez. 

Oysa bu sefer muhbir belli: Anadolu Ajansı’nda kadrolu eleman olan K.K. isimli şahıs. Üstelik bu muhbirin aklınca “sızdırdığı” şey ajans içi dedikodu filan da değil, bir gazetecinin kamuya açık Twitter hesabında yazıp, söylediği aleni şeyler. Anlaşılan bu ihbardan sonra savcılık harekete geçiyor ve sosyal medya hesabındaki girdileri gerekçe gösterilerek, gazeteci Ahmet Şık tutuklanıyor. 

Anadolu Ajansı, kamu hizmeti yayıncılığı yapmak için kurulmuş devletin haber kurumu olmasına rağmen, AKP döneminde iyiden iyiye sahibinin sesi haline geldi. Adeta AKP’nin resmi propaganda aygıtı oldu. Ajansın başında şu anda Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın küçük oğlu Bilal Erdoğan’ın Kartal İmam Hatip Lisesi’nden sınıf arkadaşı olan Şenol Kazancı var. Kazancı’nın habercilik kariyeri yok, ama bürokraside jet hızıyla yükselmiş. AKP İstanbul İl Gençlik Kolları’nın Kurucu Başkanı olan Kazancı, 2011 yılında önce Başbakanlık Başdanışmanı, Tayyip Erdoğan Cumhurbaşkanı seçildikten sonra da Saray’a danışman oluveriyor. Ardından da Anadolu Ajansı yönetimi…

15 Temmuz darbe girişimi sonrasında Anadolu Ajansı haberleri iyiden iyiye kraldan çok kralcı hale geliyor. Bunu içeriden anlatılan hikâyelerden de biliyoruz. Ajansın İngilizce haberler bölümünde çalışan Kate O’Sullivan ve Laura Benitez adlı iki yabancı gazeteci 15 Temmuz sonrasında istifa etmiş ve ayrılığa gerekçe olarak da şöyle bir açıklama yapmışlardı: “Ajans AK Parti’nin kukla tiyatrosunun bir parçası. Biz ajansa İngilizce haberlere editörlük yapmak için işe alındık; fakat kısa süre sonra kendimizi haberlere hükümetin istediği şekli veren kişiler olarak bulduk. Ajansın iç siyasete ve özellikle Suriye’ye ilişkin editoryal çizgisi öylesine kasıtlı biçimde hükümet yanlısı ki, haber değil basın bülteni de yazsak olurdu.”

Kamu için değil, AKP için gazetecilik yapan Anadolu Ajansı’nın haber içeriklerinde hükümete ve Cumhurbaşkanına verilen açık desteğin izlerini sürmek zor değil. Günde ortalama 1300 bülten üretilen ajansının haberlerinin hepsi hükümeti kayırıyor, övüyor ve destekliyor. Ajansın haber içeriklerinde yer alan siyasi isimlerine bakıldığında ise, Tayyip Erdoğan açık ara lider konumunda. “Güzel bir Türkiye için tabii ki Evet” gibi başlıklarla seçmen iradesini etkilemeye çalışan ajansın çalışanları da bir âlem. Bir dönem ağırlıklı olarak Gülen Cemaati bağlantılı kişileri bilerek ve isteyerek Anadolu Ajansı’na yerleştiren AKPgiller, şimdilerde Gülencileri ajanstan temizleme gayreti içinde. Gün geçmiyor ki bir ajans çalışanı Bylock programını kullanmaktan dolayı Fetö/PDY operasyonundan gözaltına alınmasın. Daha geçen haftalarda Başbakan Binali Yıldırımı izleyen bir AA muhabirinin Bylock kullandığı için başı derde girmişti. Yine bu hafta 8 ajans çalışanı Bylock’tan sorgulandı, bir kısmı gözaltına alındı, bir kısmı serbest bırakıldı. Anlaşılan o ki, ajansın çalışanlarının bir bölümü her gün binlerce AKP yanlısı haber üretip basın yayın organlarına yolluyor, bir bölümü de sosyal medyada yazılıp çizilenleri özenle takip edip, “Allah rızası için” savcılıklara ihbarda bulunuyor. 

Ajansın habercilik anlayışı ve haber dili de bir o kadar sorunlu. Bu hafta İstanbul’da Fetö/PDY’a dönük ev baskınlarını habere dönüştürürken şöyle bir başlık attılar mesela: “Evde çiğnenmiş sakız, kullanılmış peçete ve iç çamaşırları bulundu.” Ben AA’nın bu haberini sosyal medyada okuduğumda doğrusu dumur oldum. Normal insanların yaşadığı bir evde iç çamaşırı bulunması neden haber değeri taşısın? Bu neden başlığa çıksın? Acaba iç çamaşırı, kullanılmış peçete ve çiğnenmiş sakız bir araya geldiğinde insanlara benim bilmediğim veya düşünemediğim başka şeyler mi çağrıştırıyor? Düşündüm düşündüm, bir şey bulamadım. Bu haberi yazan, başlığı atan muhabirin kafasındaki anlam üretme biçimi nasıl çalışıyor; çözemedim. Bu haberin ajansın seçme saçmalarından biri olarak habercilik tarihine geçtiğini düşünüyorum. Doğru düzgün gazetecilik yapamayınca, böyle abuk sabuk şeyler yapılır işte. 

Anadolu Ajansı, 1920 yılında Mustafa Kemal, Halide Edip ve Yunus Nadi tarafından kurulmuştu. Başlangıçta Kurtuluş Savaşında olan bitene ilişkin halkı bilgilendirmek ve bir anlamda “milli birlik ve beraberlik ruhunu yaratmak” için haber üreten ajans, 1925’te şirketleşip, özerk statüye kavuşmuştu. Cumhuriyet tarihi boyunca her gelen iktidarla yöneticisi değişen ve bir türlü politik paralellikten kurtulamayan ajans belki hiçbir zaman tam anlamıyla bağımsız ve özgür bir kamu yayıncısı olamadı; ama hiçbir zaman AKP döneminde dönüştüğü kadar ağır propaganda ve ihbar makinesi gibi bir şey de olmamıştı. Görünen o ki, Anadolu Ajansı çalışanlarının gazetecilik dışı faaliyetleri artık soruşturma tutanaklarına bile girmiş durumda. Bu ülkede bir gün normal bir demokrasi olacaksa, evrensel kamu yayıncılığı hizmeti anlayışıyla ve gazetecilik etiği ilkelerine göre yeniden yapılanması gereken kurumlardan birisi de Anadolu Ajansı’dır kuşkusuz.  

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa