12 Nisan 2017

‘Açık oy gizli sayım’ ilan edilmemişken…

DİĞER YAZILARI
YAZI ARŞİVİ

Henüz…
Gerçi TBMM’de kısmen uygulandı. 
Pazar günü oylayacağımız anayasa değişikliği görüşmelerinde yaşandı: 
AKP ve MHP milletvekilleri, parti komiserleri nezaretinde ‘açık’ oy kullandı.
Fakat haksızlık etmeyelim…
Referandumda “Açık oy gizli sayım” metodunun uygulanacağı ilan edilmedi… Henüz.
Pekala… Siz hatırlatmış olun…
Yurt dışındaki sandık başlarından gelen nahoş usulsüzlük haberlerini saymazsak…
Mesela “Frankfurt’ta, yasak olmasına rağmen zihinsel engelli gence oy kullandırdılar” (10 Nisan 2017) havadisini görmezsek…
Büyükelçilik ve konsoloslukların Saray’ın sandık görevlisi misyonuyla hareket etmesini sineye çekebilirsek…
AKP’li sandık başkanlarının “Gidin feriştahınıza şikayet edin” nevi pervasızlıklarını filan bir kenara bırakabilirsek…
Şimdilik… Galiba… Pazar günü “Kapalı oy, açık sayım” yöntemine göre oylama yapacağımızı varsayabiliriz…

AKP KUMANDALI YSK
Ama… Ama.. diye çıkıntılık yaparak yazının insicamını bozmayalım…
Tamam. Sanki pas geçsek bilmiyor musunuz!
OHAL’de referanduma gidiyoruz daha ne olsun!
Bilhassa Kürt illerinde sandıklar birleştirildi…
“Gizli oy” mahremiyetinin güvencesi muamma… 
Keza mesela sandıkların “güvenlik” sebebiyle karakollarda sayılıp sayılmayacağı bile belli değil…
Fakat şu besbelli:
AKP’nin istemediği CHP’liler ve bittabi özellikle HDP’liler sandık görevlisi olamıyor…
YSK anında kesiyor, AKP’nin kem baktıklarını…

ELEŞTİRDİKLERİNİN HEPSİNİ KENDİLERİ YAPIYOR
Olsun. Yine de şu kazanımımızın baki olduğunun altını çizeceğim:
Açık oy gizli sayım… yok!
Gizli bölmede reyimizi kullanacağız. Artık olduğu kadarıyla, heyet huzurunda sayım yapacağız.  
Ha derseniz ki… Bunun mesele yapılacak neyi var!..
Böyle yazı mevzusu mu olur!
Olur. Derim.
Zira bir tek bu kaldı:
Açık sayım gizli oy!
Bunun dışında Saray/AKP diline dolamaya devam ettiği, yerden yere vurduğu tek parti döneminin tüm melanetlerini uyguladı… Uyguluyor.

TEK PARTİ ŞARTLARI DAYATILIYOR
Hem de fazlasıyla…
Tek parti dönemi yöntemlerini -hem de bu şartlarda- tatbik etmekle kalmadı, gözünü çıkardı…
Valiler paralel Saray/AKP il başkanlığı yaptı…
Kaymakamlar “evet” kampanyası düzenledi…
Polisler ‘evet’ bildirisi dağıttı…
El hak, ‘hayır’cılara sille tokat daldı, göz açtırmadı…
Hakim savcı, Saray’ın yargı masası memurları olarak “içeri”ye sevk ve idare işini üstlendi…
Tayyip Erdoğan mitingleri, illerin öğrenci sayısı elde bir olarak planlandı…
Okullar ‘evet’ mitinglerini hazır kıtası oldu…
Müftüsü rektörü… Alayı “Emredersiniz Beyefendi” vaziyetinde hazır ve nazırdı…
Giderayak referandum bilançosu çıkarmak için sayıp dökmüyorum bunları…

SANDIK BAŞI TAYİN EDECEK
Taktım ben bu “gizli oy açık sayım”a…
Lakin siz benim takıntılı bu ruh halimin analizine takılmayın...  
Madem kala kala elimizde tek “demokratik” hak bu kaldı:
“Gizli oy açık sayım”… 
O halde sandığa dört elle sarılmak şart!
Zira…
Devletin sistematik “evet” terörü karşısında “hayır” demek neredeyse cesaret ister hale getirildi… 
Sokakta medyada hırpalanıp yok sayılan “hayır”ların boyunu uzatıp “buradayım” diyebileceği yegane yer ‘sandık’ kaldı…
Ve sandık başı tavır/sayım belki de hiç bu kadar önemli hale gelmedi…
Yurttaşlar olarak ziyadesiyle mühimsememiz gereken husus şu:
Fevkalade şaibeli zaferi, sandıkta kaybetmeye yeğleyecek denli gözü dönmüş, devleti arkalamış bir kuvvet var karşımızda…
Sandık başındaki muhatabımızın her türlü hileye hurdaya teşne olduğunu bilerek sandığa sahip çıkmaktan gayri seçeneğimiz yok sanırım…


DEVLETİN ‘EVET’İNE KARŞI HALKIN ‘HAYIR’I 17 NİSAN’IN GÜZERGAHI OLABİLİR

AKP yıllardır verili devlet/düzen eleştirisinin ekmeğini yedi…
‘Evet’ propagandasında sözü bittikçe dönüp tek parti CHP’sine çatması misali…
“Hikayesi” tükendikçe hâlâ da daldırıp duruyor o torbaya…
Fakat resim ayan beyan ortaya çıktı… Çıkıyor.
AKP devlet oldu… Ve devletleştikçe topa tuttuğu “eski”ye dair ne varsa hepsini devraldı…
Handiyse “eski”ye rahmet okutacak denli ifrata vardırdı…
Referandum sürecinde şahit olduğumuz tablo bu…
Fakat bu sürecin “hayır”lı bir ürünü de uç verdi…
Saray/AKP devletine karşı halk/yurttaş hareketi mayalanıyor...
O pek sevilip sayılan “sivil” hareket bu kez sahiden ortaya çıkacak gibi…
Neticesi ne olursa olsun… 
17 Nisan sonrası yürünecek güzergah da bu galiba…


Satır altından notlar

HAYIRDIR… NEREDEN BİLİYORSUN? VAR MI Bİ’HAZIRLIK!?..
Tayyip Erdoğan, Kemal Kılıçdaroğlu’yu tehdit etti:
“Kasetle geldin, kasetle gideceksin” (10 Nisan 2017)
“Kasetle gideceksin”… 
Kesin hüküm verdiğine göre…
Mutfakta birileri mi var?


ERDOĞAN, KILIÇDAROĞLU’YA YÜKLENEREK REFERANDUM AKP-CHP ÇEKİŞMESİNE DÖNSÜN İSTİYOR 
Kemal Kılıçdaroğlu, “Ben olmasam miting yapamayacaklar, devamlı beni konuşuyorlar” şeklinde serzenişte bulunuyor.
Haklı. 
Bilhassa son günlerde… ‘Evet’ kampanyası adeta CHP ve Kılıçdaroğlu’ya çakarak yürümeye başladı. 
Tayyip Erdoğan başta ‘Evet’ heyeti Kılıçdaroğlu’ya serbest atışa geçti.
Şahit olduklarımız CHP liderini doğruluyor. 
Lakin Kemal Bey’in yerinde olsam bundan sahiden rahatsız olurdum. 
Sahidenliği vurgulamam boşuna değil. 
Kemal Bey kendisinin odak alınmasından güya rahatsız… Ama kendisine/partisine pay çıkarmayı da ihmal etmeden aslında biraz da “memnun” gibi vaziyetten.
Oysa Kemal Bey, CHP/Kılıçdaroğlu merkezli ‘evet’ kampanyasından sadece rahatsız olmamalı. 
Sebebini de teşhir etmeli.
Peki sebep?
Bana kalırsa, kapsayıcılık adına, CHP’nin parti imzası olmadan yürüttüğü “hayır” kampanyası stratejisi, esas Erdoğan’ın hedefi…
Açayım:
Erdoğan son günlerde neden Kılıçdaroğlu’yu iyice hedefe yerleştirdi? 
Kemal Beyin son zamanlarda gündeme getirdiği ‘15 Temmuz’ soruları ile kafaları karıştırmasından korktuğu ve o sualleri itibarsızlaştırmak için mi? Erdoğan’ın bu sevimsiz ama son derece isabetli sorulara bozulmasının payı olabilir…
Fakat esas şunun için Kemal Kılıçdaroğlu’ya yükleniyor:
Minareye kılıf olsun, diye…
Rejim değişikliği hedefli referandum oylamasının önemini sıradanlaştırmak…
Referandumu tipik iktidar-muhalefet atışmasına dönüştürerek, kritik oylamayı maskelemek…
Dikkatleri savunamadığı referandumun içeriğinden uzaklaştırmak…
Hedef bu!
‘Evet’ stratejisinin Kılıçdaroğlu’yu öne çıkarma revizyonunun maksadı bu.
Tam diktatörlüğe geçişi sağlayacak tek adam rejimi oylamasını Kılıçdaroğlu sataşması ile boğuntuya getirmek…
Olan bu: Cambaza/Kılıçdaroğlu’ya bak… taktiği…
Elbette referandumu klasik iktidar/Erdoğan/AKP-CHP/Kılıçdaroğlu
Münakaşasına itelemenin diğer hedefi de AKP seçmenini kendi arkasında sabitlemek…
CHP karşıtlığına dönüştürerek ‘evet’ mevzusunu, referandumda oylanan karanlık geleceği örtbas edip görünmez kılmak isteniyor…
Keşke CHP’liler de bunu görse ve Kılıçdaroğlu’ya pay çıkarma adına Saray’ın oltasına takılmasalar…
Referandum sürecinin, Erdoğan/AKP-Kılıçdaroğlu düello müsameresine dönüşmesine müsaade etmeyerek Saray-AKP tezgahını bozsalar...
Oylanan ne! Ona gelelim, deseler… 
Zira söz konusu olan CHP değil, ‘hayır’lı gelecek 

ASIL ‘EVET’ KAOS VADEDİYOR…
İktidar, 7 Haziran Seçimi sonrası yaptığı “kaos” şantajını hep masada tutuyor.
“Hayır” çıkması halinde “kaos” çıkar tehdidini savurup duruyor..
Oysa eğer çıkacaksa “kaos”, müsebbibi “evet” olur..
İzah edeyim… 
Çünkü üstleneceği süreci yönetemez!
Çünkü en şişirme, AKP gazlı ankette dahi ‘evet’ yüzde 55’e dahi ulaşamıyor...
Oysa birilerinin bilge ilan ettiği CB Başdanışmanı Mehmet Uçum rejim değişikliği hazırlığı baklasını ağzından çıkardı:
“Millet yeni devletini kuracak” dedi… “Gürül gürül” gelen “devrim”den bahsetti (10 Nisan 2017).
Yani öyle böyle değil; “devrim”..
Öyle ise sormalı:
Farzı muhal yüzde 51 evet aldın… Yüzde 49 ‘hayır’ı ne yapacaksın?
Kıl payı “zafer”le böyle kökten toplumsal-siyasal dönüşüm sağlıklı olur mu?
Nasıl yöneteceksin böylesi radikal rejim değişikliği sürecini?..
Nasıl ikna edeceksin tek adam diktasına, nüfusun “hayır”lı yarısını?
“Yönetemeyeceksin”den kasıt bu!
Bu durumda… 
İktidar/devlet aygıtının sahibi olacak “tek adam” yönetebilmek için baskı ve zora abanacak…
Terör asli idari metot haline gelecek:
Açık faşist diktatörlük!
Sonra?
Hemen olmasa da yarın…Asıl kaos o zaman çıkacak…
Bu kadar radikal dönüşümü bu oy oranıyla yapamazsın!..
Ha mesela aynı oran ‘hayır’ lehine çıkarsa… Şu ya da bu oran farkıyla ‘hayır’ kazanırsa…
Ne olur?
Fiili anayasa ihlaline cesaret kırılır… Varolan “resmi” anayasal düzene dönülür…
Bittabi gerçek demokratik sosyal yurttaş cumhuriyeti hedefli değişim talebi baki kalmak şartıyla…
Ancak bu kez…
Düzenin devrimci eleştirisi, itirazı gündeme gelebilir…
Mücadele kötünün daha kötüsü için değil… Mevcudun demokratik genişleme talebi doğrultusunda yürütülür…


 

EVRENSEL'İNMANŞETİ

Peşkeşe ‘dur’ de!

Peşkeşe ‘dur’ de!

Çayırhan Termik Santralinin özelleştirilmesi için alınan ve genelde mal değerinin yüzde 10 düzeyinde belirlenen geçici teminat bedeli 250 milyon TL oldu. Bu bedel madenin sadece 3.5 günlük kazancına denk geliyor. Satışa karşı direnişi sürdüren madenciler, ‘Yağmayı durduralım’ çağrısı yaptı.

BİRİNCİSAYFA
SEFERSELVİ
5 Mart 2025 - Sefer Selvi

Evrensel'i Takip Et