‘Derin’ istatistiklerle MVP yarışı
Fotoğraf: Envato
NBA’de acayip bir normal sezonu geride bırakmaya hazırlanırken ‘En değerli oyuncu (MVP)’ ödülü için hesaba katılacak veriler netleşti.
Tartışmalarda adı geçen diğer isimlere saygısızlık olmasın ama iki adayımız var: James Harden ve Russell Westbrook. Diğer adayları niye elediğimize kısaca değinelim.
Oyunun en dengeli çift yönlü (hem savunma hem hücum) yıldızı Kawhi Leonard için koşul, Spurs’u lig liderliğine taşımak ve 50 (2 sayı)- 40 (3 sayı)- 90 (serbest atış) şut isabet oranlarına mümkün olduğunca yaklaşmaktı. Olmadı.
LeBron James için koşul Cleveland Cavaliers’ı ligin zirvesine taşımaktı. Olmadı.
NBA’nın en iyi takımı Golden State Warriors’ın yıldızları Stephen Curry ve Kevin Durant ise ‘MVP’ iddiasını öne sürebilmek için fazla ‘bir arada’lar. (Durant zaten 20’ye yakın maç kaçırdığı için tartışma dışı) Haksızlık olabilir ama vaziyet bu.
Dönelim tarihi bir sezon geçiren adaylarımıza.
‘NBA RUHU’NUN EN GÖZDE İKİ TAŞIYICISI
Her şeyden önce Russell Westbrook ve James Harden, NBA ruhunu LeBron James’ten sonra en iyi yansıtan yıldızlar olabilir. Bu “NBA ruhu” ifadesini olumlu ya da olumsuz anlamda kullandığımı düşünmeyin. Şunu kastediyorum: NBA, istatistikle olan cömert ve içli dışlı münasebetiyle ‘kayıt altına alınabilen etki’nin bir hayli önemli olduğu bir lig. Söz konusu ‘kayıt altına alınabilen etki’ o kadar genişledi ki, üzerine gereğince çalışma yapılabilen her tartışma gerçeğe en yakın argümanlarla tartışılabilir seviyeye yaklaşıyor. Bunlara az sonra değineceğiz.
“NBA ruhu”nun ikinci önemli göstereni de bireysel başarı, beceri, üstünlük…
Bu iki etmen, NBA’e dair tartışmalarda o kadar belirleyicidir ki o çok önem atfedilen ve yalnızca en iyilerde olduğu (örneğin Michael Jordan ve LeBron James) ısrarla vurgulanan “Etrafındaki oyuncuları daha üst seviyeye taşıma” özelliği dahi aslında “yıldız”ın topa daha çok egemen olmasına dayalıdır. Bu yolla elde edilen daha çok asist sayısı, Kawhi Leonard gibi her gece savunmada kaytarmadan ter dökmekten daha yaygın bir argümandır. Çünkü Leonard’ın etkisini fark etmek için maçları izliyor olmanız lazım. Asist rakamlarına ise her maç sonrası ‘box score’lardan erişilebilir. Elbette hangisinin daha belirleyici olduğu, ‘gerçek sezon’ olan Play-Off’ta ortaya çıkar.
HARDEN: LİGİN EN İYİ HÜCUMUNUN GENERALİ
Dağıtmayalım, Westbrook ve Harden bu ‘NBA yıldızı ruhu’ profiline birebir uyuyor.
Her şeyden önce NBA tarihinin topa en uzun süre hükmeden oyuncularından ikisiyle karşı karşıyayız. James Harden, bu yıl Mike D’Antoni’nin onu 1 numara olarak kullanmaya başlamasıyla maç başına 9 dakika (geçtiğimiz yıla göre yüzde 43’lük bir artış) topu elinde bulundurmaya başladı. Russell Westbrook da 8.9 dakikayla Harden’la hemen hemen aynı seviyede. Westbrook’un yüzde 41’lik top kullanma oranı da bir NBA tarihi rekoru.
Ancak iki oyuncu ve takımları için bu tarzın başarı getirdiğini de söylemek gerek. James Harden, sadece bu sezonun değil NBA tarihinin en iyi hücum takımlarından birine liderlik ediyor. Harden, pasın yanında sahanın her noktasından skor üretebilme tehdidi, müthiş bir pota altı bitiricisi olması ve serbest atış çizgisine gelme becerisiyle savunulması çok zor bir muhacim konumunda. Harden, maç başına 9 serbest atış sayısı buluyor. Onun yönettiği hücumlardan faydalanan Eric Gordon en iyi 6. adam ödülüne çok yakın. Clint Capela, Montrezl Harrell’a sürekli smaç pozisyonu yaratan Harden hücumu Gordon’un yanı sıra Ryan Anderson’ı da boş üçlüklerle baş başa bırakıyor (Gordon ve Anderson, pas üzerinden üçlük denemelerinde ligin ilk 5’inde). Harden, 11.3 asist (geçtiğimiz yıl bu rakam 7.5’ti) ortalamasıyla lig lideri. Bu asistlerden takımı toplamda 27.3 sayı üretiyor ki bu alanda da bir numarada. Ancak 5.8 top kaybı (geçtiğimiz yıl 4.6’ydı) ortalaması tüm zamanların NBA rekoru. Ayrıca Harden’ın asist/top kaybı oranı 2’nin dahi altında. Bu da onu bu alanda elit oyun kurucular seviyesinden uzaklaştırıyor ancak Harden’ın üç sayıcıları bulduğu uzun menzilli pasları için fazlasıyla risk aldığını hatırlatalım. Rockets hücumunun bu riskin karşılığını aldığı ortada. Neticede Houston, James Harden’ın 29 sayı 8 ribaunt 11 asistlik ortalamalarıyla beklentileri aşarak NBA’in en iyi 3. takımı durumunda. Harden’ın 21 triple-double’ı olduğunu da hatırlatalım.
BAY TRIPLE-DOUBLE
Ve Bay Triple-Double Russell Westbrook’a geçelim. Çünkü onun MVP adaylığının en büyük, en ikna edici argümanı, “İmkansız” denileni yapıp Oscar Robertson’dan sonra sezonu triple-double ortalamalarıyla tamamlayan ilk oyuncu olması. Westbrook, şu ana kadar 79 maçta 42 triple double yaptı ve bir sezonda en fazla triple-double yapma rekorunu da eline geçirdi. Böylesi tarihi bir başarı, istatistiklerin de didik didik edilmesini ve Westbrook’a yönelik bazı eleştiriler getirilmesini de beraberinde getiriyor.
İSTATİSTİK KURNAZLIĞI MI?
Örneğin Westbrook’un ribauntlara konsantre olarak savunduğu oyuncuları şut esnasında boş bıraktığı (30 dakika ve üzerinde sahada kalan oyuncular arasında bu konuda son sırada) bu alandaki önemli verilerden biri. Westbrook’un savunduğu oyuncuların şutlarının yüzde 74’ü boş şut. Westbrook’a yönelik bir başka ‘ribaunt’ eleştirisi de serbest atışlar sırasında Thunder uzunlarının box out’la topu Westbrook’a bırakma huyu (Westbrook 8.6 ile ligin maç başına en fazla ‘müdahale edilmeyen ribaunt’larını toplayan oyuncusu). Ancak bu, Thunder için bilinçli bir strateji. Zira Billy Donovan, Westbrook’un ribaundu alıp hızlıca hücumu başlatmasının ne kadar etkili olduğunu biliyor. Westbrook bu yıl 31.9 sayı (lig lideri), 10.7 ribaunt, 10.4 asist ortalamalarıyla oynuyor. Şut isabet yüzdeleri -Harden gibi- etkileyici değil ancak serbest atış çizgisinden maç başına 8.9 sayı bulması önemli bir faktör. Yine Harden’la benzeşen bir diğer özelliği de top kayıpları. Maç başına 5.4 top kaybı yapıyor ve o da asist/top kaybı oranında 2’nin altında.
ASIL ÖNEMLİ İSTATİSTİK: KAZANMA
Ancak tüm bu derin istatistikler, Westbrook’un müthiş bir dinamizm gerektiren triple-double ortalamalarını, Westbrook triple-double yaptığında Thunder’ın maçlarını yüzde 79 oranında kazandığını ve Thunder’ın Westbrook sahadayken 100 oyun başına 13.1 sayı daha fazla ürettiği (Harden’da bu rakam 2.7) gerçeğini değiştirmiyor. Tüm bunlardan önemlisi Westbrook’la Thunder, beklenenden çok daha iyi bir performansla Batı Konferansı’nı 6. sırada tamamladı, 80 maçta 46 galibiyet aldı.
Netice itibariyle istatistiklerin derinine indiğimizde Westbrook’un da Harden’ın da eşsiz rakamlarının handikaplarını bulmak mümkün. Ancak bir gerçeği değiştirmek imkansız: Bu oyuncular, takımlarının kaderi üzerinde en büyük etkiye sahip isimler. Her ikisi de takımlarını beklenenden daha iyi seviyeye taşıdı. İyi takımı elit seviyeye yaklaştıran, daha çok maç kazanan ancak istatistik olarak biraz daha geride olan asist kralı Harden mı, vasat takımı ligin en iyi ilk 10’una sokan ve triple-double mucizesine imza atan, sayı kralı Westbrook mu? Normal şartlarda takım başarısı ödül için daha önemli bir kriterdir ama Westbrook’un yaptıkları göz ardı edilemez. İyi ki oy hakkım yok!
- 100 yıl arayla Paris’te iki olimpik dönüm noktası 26 Temmuz 2024 05:27
- Papara baskını ve marka değeri 19 Mart 2024 04:10
- Bozacılar ve şıracılar 12 Mart 2024 04:46
- Beşiktaş'a cüret gerek 05 Mart 2024 04:42
- "Dünümüzü getirin, yarınımızı verelim" 27 Şubat 2024 04:15
- Geriden oyun kurmayı, yarım alanlara sızmayı atla, göğe bakalım 20 Şubat 2024 04:50
- "En eski spor arkadaşları"nın 2024 model çekişmesi 13 Şubat 2024 04:21
- Gerçeğin yumruğu: İşte Türk futbolu bu! 13 Aralık 2023 04:56
- Çalınmış ülke, bölünmüş spor: Filistin 23 Ekim 2023 04:36
- City Football Group-Başakşehir flörtü 09 Ekim 2023 04:00
- Süper Lig, süper sömürü 02 Ekim 2023 04:30
- 'Voleybol Ülkesi' miyiz? 25 Eylül 2023 04:25