13 Nisan 2017 08:57

Kilit ve anahtar

Kilit ve anahtar

Fotoğraf: Envato

Paylaş

Ülkenin ve halkın geleceğini yakından ilgilendiren anayasa değişikliği referandumunun yapılmasına sadece üç gün kaldı. Referandum sürecinin başından itibaren sürdürülen tek taraflı ‘evet’ propagandası, özellikle ‘hayır’ oyu kullanacaklara yönelik baskıların artması, referandumun Cumhurbaşkanı ve partisi açısından tam anlamıyla bir ‘varlık-yokluk’ meselesi haline getirildiğini,  gösteriyor.
15 yıldır ülkeyi tek başına yöneten, ülke yönetimi ile ilgili her alanda istediğini hayata geçirenler, ülkenin en temel ekonomik, toplumsal ve siyasal sorunlarını çözme olanaklarını büyük ölçüde yitirdiler. Hatta bugünkü iktidarın, artık sandıktan hangi sonuç çıkarsa çıksın, işçi ve emekçiler başta olmak üzere, geniş halk kesimlerinin ekonomik-demokratik taleplerinin, temel hak ve özgürlüklerin önündeki en büyük engel haline geldiğini söylemek abartı olmayacaktır.
AKP’nin bugüne kadar çözmek iddiasıyla hareket ettiği ne kadar sorun varsa, geçtiğimiz yıllar içinde bu sorunları çözmek bir yana daha da derinleştirdi. Kendilerinin ve kendilerine biat edenlerin dışında toplumun hiçbir kesiminin seslerini duymadılar, en temel ekonomik-demokratik taleplerini ya yok saydılar ya da görmezden geldiler.   
Bugüne kadar şu ya da bu biçimde, kimi zaman hayata geçirilen etkili yalan propaganda tekniklerinin, kimi zaman da üretilen yapay krizler sonrasında üretilen ‘mağduriyet’ söylemlerinin etkisinde kalarak yönlendirilen geniş halk kesimlerinin eskiden olduğu gibi ‘tek vücut’ halinde yanlarında saf tutmadıkları görülmeye başlandı. Öncesini bir tarafa bırakalım, sadece referandum sürecinde yaşanan iç ve dış gelişmeler bile, iktidar ve arkasına sıralanmış olan çeşitli her türden destekçilerinin inandırıcılık ve halkı ikna açısından her türlü çarpıtmayı yaptıkları, çok büyük yalanlar söylemelerine rağmen ilk kez bu kadar ciddi şekilde zorlandıkları görülüyor.
İktidar güçleri, referandum kampanyası boyunca bütün devlet olanaklarını sonuna kadar kullandılar. Ekonomik krizin etkilerini ertelemek için toplumun çeşitli kesimlerine yönelik borç afları, teşvikler, vergi ve sigorta indirimleri hayata geçirildi. Mitinglere katılımı arttırmak için işçileri zorla, tehditle ‘evet’ mitinglerine taşırlarken, mitingler için okulları bile tatil edecek kadar ileri gittiler. Yazılı ve görsel medyanın tamamına yakını neredeyse 24 saat iktidar ve ‘evet’ propagandası yapmasına rağmen, toplumun en az yarısını ikna edemedikleri gibi, 16 Nisan’da sandıktan çıkacak sonucu adeta ‘diken üstünde’ bekliyorlar.  
Türkiye’de yıllardır adım adım hayata geçirilen, süreç içinde parti-devlet bütünleşmesi ile sonuçlanan politika ve uygulamaların sürekli hale getirilmesi demek olan ‘Tek adam rejimi’nin, giderek artan baskıcı otoriter yönetim anlayışının yüksek bir ‘hayır’ oranı üzerinden reddedilmesi, tüm ülkenin nefes alması, geleceğe yönelik korku ve endişelerin azalması açısından büyük önem taşıyor. Ülkenin acil çözüm bekleyen sorunlarını çözmek bir yana daha da derinleştiren, toplumu ve halkları her fırsatta ırkçı, tekçi ve mezhepçi söylemlerle ayrıştıran, kutuplaştıran politikalarının kimleri nasıl ve ne kadar etkilediğini pazar günü hep birlikte göreceğiz.
Türkiye’de emek, demokrasi ve barıştan yana güçlerin bugüne kadar tüm eleştiri ve öngörüleri, günlük yaşamın somut pratiği içinde büyük ölçüde doğrulandı. Ekonomik ve toplumsal sorunlar, Kürt sorunu, eğitimde yaşanan yoğun ticarileşme ve dinselleşme, laiklik karşıtı uygulamalar, sendikal haklar ve örgütlenme özgürlüğü, basın ve ifade özgürlüğü vb. gibi pek çok konuda benimsenen çözümsüzlük politikaları ülkeyi adeta kilitlemiş durumda. Bu kilidi açacak olan tek anahtar,sandıktan çıkacak olan güçlü bir ‘HAYIR’ olacaktır.  
Referandum sonucu şimdiden ‘HAYIR’lı olsun!

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa