Haydi sandığa, haydi oyumuzu kullanmaya!

Bugün 16 Nisan; haftalardır, “O gün sonucu belirlenecek” diye beklenen referandum günü.

Türkiye’nin oy verme yaşındaki her vatandaşı için sandığa gitme günü.

Ve bu gün, seçim yasaklarının en saçması olan, “evet” ve “hayır” konusunda taraf belli etmeme günü. Bu yüzden de bu köşeden “Evet demenin mi yoksa hayır demenin mi iyi olduğu” tartışması yapmayacağız. 

Kuşkusuz bu referandum; belediye otobüslerinin renginin belirlenmesi ya da bir caddenin adının ne olması gerektiği gibi, daha çok tuzu kuru ülkelerde görülen cinsten ya da herhangi basit bir anayasa değişikliği ile ilgili bir referandum değil. Tersine bu referandum, son derece önemli. Çünkü bu referandumla yapılacak değişikliklerle, hangi partinin iktidarda olduğundan bağımsız olarak, Türkiye’nin yakın gelecekte nasıl bir yönetim sitemi ile yönetileceği, demokrasi ve özgürlükler mücadelesinin nasıl bir mecrada seyredeceğinin koşulları belirlenmiş olacak.  Başka bir söyleyişle bu referandumla, Türkiye’nin parlamenter bir çizgide mi yoksa, “Partili Cumhurbaşkanlığı Yönetim Sistemi” denilen, “Türk usulü başkanlık sistemi” olarak da tarif edilen bir yönetimle mi yönetileceği gibi çok ciddi konularda halkın iradesini ortaya koyacağı bir referandumdur. Bu yüzden bu referandumda her vatandaşın iradesini ortaya koyacağı oyu kullanması herhangi bir seçimde oy kullanıp kullanmamaktan çok önemlidir.  

Öte yandan bu referandum;

* Kürt sorununun barışçıl ve demokratik çözümü,

* İnanç özgürlüğü ve bölgede mezhep çatışması,

* İfade ve basın özgürlüğü ile öteki temel özgürlükler,

* İşçi sınıfı ve emekçilerin kazanılmış haklarının ortadan kaldırılması için yeni girişimlere hazırlanıldığı,

* Ekonominin açmazlarının çeşitli doping anlamına gelen sübvansiyonlarla ertelendiği, ama bu ertelemelerin sür git sürdürülemeyeceği,

* Suriye ve Irak’taki iç savaşlar; cihatist gruplarla ilişkiler, göç ve göçmen politikası,

* ABD ve Rusya’nın bölge politikaları arasında salınan dış politikanın yarattığı handikapları,

* ABD, Rusya, AB ile ilişkilerin hiç de olağan olmayan ama aynı zamanda sonuçları tehlikeli olacak çelişmeleri harekete geçirmeye evrildiği koşullarda yapılmaktadır.

Gerek referanduma sunulan anayasa değişikliğinin maddelere dökülmesi olan “18 maddelik” metninin getirdiği değişiklikler, gerekse referandumun yapıldığı ülke ve bölge koşulları, bu referandumu, Türkiye’nin yakın geleceği bakımından son derece önemli hale getirmiş bulunmaktadır. 

Bu da her vatandaşa, kendi iradesini ortaya koymak üzere sandığa giderek oyunu kullanma yükümlülüğünü getirmektedir.

Onun içindir ki, bugün oyunu kullanmak herhangi bir seçimde oy kullanmaktan çok daha önemlidir. 

Öyleyse bugün sandığa gitmek ve oyunu kullanmak, sadıklara herhangi bir biçimde hile hurda karıştırılmasını önlemek için kendisine görev çıkarmak, bu görevin gerektiği gibi davranmak her vatandaşın sorumluluğudur.

Öyleyse 17 Nisan’da, “Ben sorumluluğumu yerine getirdim” diye uyanabilmek için;

* Vatandaş olmanın sorumluğu ile haydi sandığa!
* Haydi oyumuzu kullanmaya!