19 Nisan 2017 00:10

İdam...

İdam...

Fotoğraf: Envato

Paylaş

Kula kulluk düzeninin temelinde sömürü, sömürüyü sürdürmenin yolunda da şiddet ve korku vardır. 

Bir insan, başka bir insanı kendine kul etmek isterse, bunun en kolay yolu ya köpekler gibi yalvartıncaya kadar dövmek, ya da ölesiye korkutmaktır. 

Bütün insanlık tarihinin bütün egemenleri, korku ve şiddetin etkili bir “yönetme aracı” olduğunu biliyorlardı, kendilerinden sonraki zorbalara da bu bilgiyi miras bırakmışlardır. 

Ta ki, ezilenler “kula kul olmayacağız” diyerek ayağa kalkıp kendi güçlerini iktidar yapıncaya kadar bu böyle gider. 

İnsanlık onuru, yaşama hakkı, adalet ve özgürlük gibi kavramlar, ezilenlerin mücadelesiyle doğmuştur ve birer özlem olmaktan çıkıp gerçek haline gelmenin yoluna da onların mücadelesiyle girmiştir. 

Korku ve şiddet, bir yandan yönetilen herkesi kul haline getirme amacına hizmet ederken, bir yandan da yöneteni “Yaratanın temsilcisi”, “Allah’ın gölgesi”, gibi göstermeyi kolaylaştırır. 

Referandum sonrası gündemin baş maddesinin “idam cezasının geri getirilmesi” olmasının sebebi işte bundan ibarettir. 

Meydanlarda bir güruhun “idam, idam” diye bağırtılıp ardından “millet idam istiyor” diye propaganda yapan zalim akıl, hem halkın bir kısmını aklı başından alınmış kullar halinde peşine takmak istemektedir, hem de “astığı astık, kestiği kestik” bir adam kisvesiyle güç gösterisi yapmaya hazırlanmaktadır. 

IŞİD’in kafa keserek yaptığı propagandayı hatırlayalım. “İdam, idam” diye bağırıp bağırtmanın gerisinde yatan da aynı sinsi ve insanlık düşmanı zihniyettir. 

Diğer yandan, idam cezasının hangi derde deva olacağını bilmeden bağırıp duranlar, korkutularak kullaştırılmak istenenlerin içinde kendilerinin de olduğunun farkında bile değillerdir. 

Teknik olarak, idam cezasının yürürlükte olmadığı zamanlarda suç işlemiş olanların, yeniden idam cezası getirildiğinde asılmalarının mümkün olmadığını bütün hukukçular söylüyor. 

O zaman “idam…idam” diye tepinenlerin kimin asılacağını bir an durup azıcık düşünerek cevaplamaları gerekir. Kimin yüzüne, “idamına karar verilmiştir” hükmü okunarak kalem kırılacaktır? Darbecilerin mi? Yalan… Suikastçıların mı? Hiç mümkün değil! 
İpi kürsüden sallayan da, o ipin kendisinden başka herkesin boyunu geçeceğini zannederek kıçını yırtan da bu lafın kula kulluktan başka hiçbir amacının olmadığını biliyor.  

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa