20 Nisan 2017

İdamın ipi, siyaseti sapı

Bir konuşmaya iyi başlayın ve konuşmayı iyi bitirin; nasıl olsa arada herkes uyuyordur.” demiş ünlü hatip Cicero.
Konuşmanın bu altın kuralı her zaman işler mi?

İşlemese on beş yıldır niye uyusun ki bu millet!

Bay E, hem hatip hem imam.

Konuşmaya Cicero kadar iyi başlamayıp konuşmayı iyi bitirmese de cemaati uyandıracak hamasi dili imam mektebinde öğrendiği için uyutmuyor milleti. Bağırdıkça bağırıyor. İyi konuşmacı denir mi, elinde mikrofon varken bağıran nutukçuya?

Denmez.

Politika literatürümüze “otobüs konuşması” diye geçecek oylama sonrası “otobüs üstü konuşması”nda da gördük bu hamaseti.

Kampanya boyunca, Anayasayı ve partili cumhurbaşkanı düzenini anlatmayıp “hayırcılar”a hakaret eden, bunun için de devletin kamu araçlarını, kamu kaynaklarını kullanan Bay Erdoğan, “Yeni Türkiye ayarı”nda ülkenin başına idam cezasını da saracağının ip uçlarını verdi.

 İp uçlarını değil, ipin kendisini...

 İdam ipinin bir ucu otobüsün üstünde, öteki ucu vatan millet aşkına, “As, as, as!” diye höyküren kanlı kalabalığın elindeydi. Bir referandum da idam için yapacağız diyerek taraftarının gönlünü okşayan Bay E. halk oylaması sonrası yeni Türkiye’nin nasıl biçimleneceğini de söylemiş oldu:

Yasama: Recep

Yargı: Tayyip

Yürütme: Erdoğan

Yani güçler ayrılığı.

Yasama ipi bulacak, yargı düğümleyecek, yürütme de sallandıracak

“Allah’ın verdiği canı Allah alır.” Sav sözüne girmeden söyleyelim ki Afrika kabilelerinde bile olmayan bu kan güdüsü, ülkenin önümüzdeki günlerinde iktidardan kavmine bulaşacak gibi görünüyor.

Şehadet, cihat ve kıyam üzerine kurulan siyasal İslam’ın bu çağdaş  ülkenin başına ördüğü çorapları IŞİD’le gördük de idamı yasalara yeniden yerleştirmeye çalışan ılımlı İslam’ın öreceği çoraplar, laik bir ülkede kimin başına dar kimin başına bol geleceğini göreceğiz. Ancak görmeden biliyoruz ki bu çorap, iktidarın referandum ortağı Bay Bahçeli’nin başına tam oturacak. Bunu nereden mi biliyoruz?
Bay B’nin yedi sekiz ay önce kürsülerden bozkurtlarının yüzüne yüzüne salladığı idam ipi sallanıp duruyor hâlâ meydanlarda. Bay E de bu güvenle sesleniyordu otobüsten. Bay B yanımızda, inşallah bu işi de referandumla halledeceğiz diyerek. Artık “o işleri” daha kolay halledecekler. Bay B, iktidarın stepnesi oldukça o otobüs daha çok sefer yapacak.

Anayasa oylamasından çıkan sonuçlar da gösteriyor ki iktidar partisi içinden doğacak bir merkez sağ parti kurulmadan  bu kanlı pazarlık bozulmayacak. Bay B, meydanlarda ülküdaşlarının üzerine püskürttüğü  “Tek adamlık, diktatörlüktür, buna izin vermeyeceğiz.” sözünü çoktan yalayıp yuttu çünkü. Yuttuğu gibi iktidarın koltuk değnekliğine de soyundu.

Cazgır medya da “İki yiğit çıktı meydane, ikisi de birbirinden merdane” teraneleriyle iki politika yiğidine verdikçe verdi coşkuyu. Bu coşkuyla Avrupa’ya yeniden kafa tutabilir bizim pehlivanlar. İdamı kaldırabilir, referandumda kendilerini terleten hayırcıları Fizan’a sürebilirler. Önümüzdeki günlerde, bu baskıyı daha da arttıracaklar düşünen insanların üzerinde.    

Düşünmeyene sözümüz zaten yok. Cehaletin örgütlenmesinden daha fenası ne olabilir ki? Bunu anladık da bu halkın yarısından üç beş fazlası ne zaman bu denli acımasız oldu anlayamadık. Adaletsizliğin, eşitsizliğin gölgesinde yapılan bir halk oylamasından çıkan görece başarıyı zafer ve intikam çığlıklarıyla gerçek kılmaya çalışan bu halk ne zaman yitirdi vicdanını, adalet duygusunu?

Bu sorunun yanıtını toplum bilimciler, psikiyatrlar, kitle ruh mühendisleri verebilir kuşkusuz. Kıt aklımla “güce tapma” diyebileceğim bu “kullaşma-köleleşme”, “mit yaratma” dürtüsü; ülkeyi fireni patlamış, şaftı kaymış bir otobüse doldurup uçuruma doğru süren bir şoförün eline bıraktığının asla ayırdında olamayacak.

Böyle görünüyor. Otobüs üstü konuşmasında avaz gırtlak terennüm edilen “Beraber yürüdük biz bu yollarda / Beraber ıslandık yağan yağmurda” nağmesini anlayabiliriz de uçuruma doğru sürüklenen bu arabesk otobüse bizi bindirmelerini anlayamayız asla.

Her yeri darmadağın bu otobüs yenilenmedikçe uçurumun kıyısına da yaklaştığımız görülmüyor mu?

Bu hileli hurdalı oylamanın özeti de bu görünüyor.

Ama yol daha bitmedi...

EVRENSEL'İNMANŞETİ

101 milyarlık gasp

101 milyarlık gasp

Enflasyonla mücadele adı altında uygulanan Erdoğan-Şimşek programı, enflasyonu düşürmüyor ama ücret ve maaşları acımasızca ezmeye devam ediyor. DİSK-AR’ın araştırmasına göre sadece iki aylık enflasyon nedeniyle işçilerin, memurların ve emeklilerin cebinden en az 101 milyar lira çalındı. “Enflasyonun nedeni ücret zamları” yalanının foyası da açığa çıktı.

BİRİNCİSAYFA
SEFERSELVİ
DİSK-AR’ın araştırmasına göre sadece iki aylık enflasyon nedeniyle işçilerin, memurların ve emeklilerin cebinden en az 101 milyar lira çalındı.

Evrensel'i Takip Et