1 Mayıs notları
Anayasa değişikliği paketine hayır kampanyasının da elbette etkisi olmuştur; bu yıl 1 Mayıs mitinglerine katılım daha fazlaydı ve daha çok yerde kutlama yapıldı.
Mitinglere katılanların sayısının artmasına rağmen, mitinglerde sendikalı işçi ya da sendikaların kortejlerinde mitinge gelenlerin sayısı azalmaya devam ediyor. Aynı durum işçi sayısının artmasına rağmen sendikalı işçi sayısının azalması durumunda da görülüyor.
Sendikalı işçi sayısı azalsa da mitinglere katılanların ezici çoğunluğunu emekçiler oluşturuyor elbette. ’68’liler ve ’78’ liler katılmaya devam ediyor ama onlar da doğal nedenlerden her yıl azalıyor. Kadınlar ve gençlerin katılımı ise fena değil.
Bu yıl “hayır”lı sloganların yanı sıra işçilerin, emekçilerin sorunları ile ilgili daha fazla slogan atıldı, döviz yazıldı. Kıdem tazminatı meselesi, işsizlik, kamu emekçilerinde yüksek sayılarda ihraçların protesto edilmesi, taşeron işçilik, ücretlerin düşüklüğü öne çıkan konulardı. Tabii, kadınların kendilerine yönelik şiddet ve cinayetleri işleyen sloganları, öğrencilerin bilimsel ve demokratik eğitim talepleri önemliydi.
İktidar yanlısı medya yine 1 Mayıs’ı, Taksim’de uygulanan şiddet fotoğraflarını kullanarak, “terör günü” gibi göstermeye gayret etti.
Taksim’de 1 Mayıs kutlamalarının yasaklanması ise tam bir iki yüzlülük. AKP Hükümeti zamanında iki sene peş peşe kutlamalar Taksim’de yapıldı. Hatta AKP Hükümeti bununla övündü. Propagandasını yaptı. Sonra, klasik “Taksim inadına” dönüldü. Taksim’in yasaklanmasına gerekçe olarak ilk seneler meydan çalışması ve inşaatı gösterdiler. Sonra inşaat bitti. 15 Temmuz sonrası bir aydan fazla AKP Hükümetinin çağrısı ile insanlar gösteri yaptı. Buna rağmen Hükümet Taksim’de 1 Mayıs yasağında ısrar etmeye devam etti. Belki de, her 1 Mayıs günü Taksim, çevresi ve İstanbul’da estirilen terör AKP’nin işine geliyor. İnsanları gösteri yapma özgürlüklerini kullanmaktan alıkoyan bir işlev yüklüyor bu yasaklar.
Bir 1 Mayıs daha geçti. Şimdi sıra o gün meydanlarda atılan sloganları gerçekleştirmek için mücadelenin örgütlenmesinde. Türk-İş ve DİSK kıdem tazminatı hakkının gasbedilmesini önlemek için her şeyi yapacaklarını milyonlara haykırdılar. Söz verdiler. Şimdi sözlerini tutma zamanı. Bir eylem planları var mı? Varsa nedir? İki konfederasyon birlikte mi mücadele edecek, ayrı ayrı mı? Birlikte ise nasıl? Açıklamaları lazım. İşçilerin sorması lazım. İşçilerin işyerlerinde “kıdem tazminatı komiteleri” kurması lazım. Kamu emekçilerinin işçileri bu konuda desteklemesi lazım.
Velhasıl iş çok.
Evrensel'i Takip Et