Vatan, enternasyonalizm ve emek

1 Mayıs geride kaldı ama değerlendirmeler sürüyor. Kuşkusuz her akım kendi bulunduğu mevziden bu değerlendirmeleri yapıyor. 1 Mayıs gibi işçi sınıfının enternasyonalizmine, enternasyonal dayanışma ve mücadelesine özellikle vurgu yapıldığı böylesi bir günde, emek adına vatanı, vatanseverliği, milliliği öne çıkaranlar da bulunuyordu. Örneğin Perinçek, Bakırköy ve Kolej’de 1 Mayıs’ı kutlayanları “vatansız ve PKK’ya sığınmış sahte solcular olarak” (2 Mayıs Aydınlık) damgalamıştı.

Bu aynı Perinçek 1 Mayıs’tan birkaç hafta önce “Milli Seferberlik Hükümeti” çağrısında bulunmuş, “Erdoğan’ı dışlayan bir hükümetin milli olamayacağını” (21 Nisan Aydınlık) ilan etmişti. Aydınlık’ta yazan Yıldırım Koç da sık sık işçi sınıfına vatanseverlik, millilik çağrılarında bulunuyor, enternasyonalizme karşı yazılar yazıyor. Bunların dilinde emperyalizm de soyut bir kavram ve sermaye ile bir bağlantısı yok! Emperyalist müdahaleler, politikalar var, ama emperyalist tekeller ve iş birlikçileri, ülkenin soyulması yok! Bir gün Trump’ın, bir gün Putin’in kucağına oturanlar, onlarla Kürtlere düşmanlık yapılması koşuluyla komşu ülkeleri yıkmak için iş birliği arayanlar, emperyalist sermaye gelsin diye kucak açanlar “milli”, ama bütün bunlara karşı mücadele edenler vatansız ve gayrimilli!

İşçiler tüm ülkelerde sermaye tarafından benzer koşullarda sömürülmektedirler. Bu anlamda işçilerin vatanı yoktur. İşçi sınıfı için en büyük enternasyonalizm kendi ülkesinde sermaye egemenliğini yıkmak, diğer ülkelerin işçi ve emekçileriyle, onlar da bunu başarabilsinler diye dayanışmaktır. Ama kimsenin kuşkusu olmasın eğer ülke emperyalist işgale ve müdahaleye uğrarsa işçi sınıfı vatanını savunacak, ama iş birlikçileri kovacak, sermaye egemenliğini yıkacaktır. Perinçek tayfasının işçi sınıfına önerdiği onun kendi “milli burjuvazisinin” peşine takılması, vatanın bu burjuvazinin çiftliği olmasına itiraz etmemesidir. 

Yıldırım Koç’un işçi sınıfına, Birinci Dünya Savaşı’nda kendi emperyalist devletlerinin peşine takılan iş birlikçi sosyalist partileri örnek göstermesi boşuna değildir. Ama bu yolun, farklı ülkelerden işçilerin, sermayenin çıkarları uğruna birbirlerini boğazlamaya götürdüğünü tarih göstermiştir. Lenin ve Bolşeviklerin “Düşman kendi içimizde, tepemizde, ona karşı savaşalım” çağrısı gerçek enternasyonalizmin çağrısıydı ve Rusya’da sermaye egemenliği de böyle yıkıldı. İktidarı alan işçiler emperyalist işgalcilerin iş birlikçilerini bozguna uğrattı ve yeni bir ülke ve devlet kurdu.

Perinçek ve onun Vatan Partisi bugün işçileri nereye çağırıyor? Kürt halkına hiçbir hak tanımamak koşuluyla emperyalist ülkelerle iş birliği -örn Rusya, Çin- yapmaya, komşu halklarla boğazlaşmada mevcut iktidarı desteklemeye! Irak’ın, Suriye’nin, İran’ın gericileriyle iş birliği yapalım, bu çizgiyi kabul eden emperyalist güçlere kapıyı açalım, Kürtlere hiçbir hak ve özgürlük, hiçbir yaşam alanı bırakmayalım! Perinçek’in bütün söylediği budur ve işçi sınıfından da bu alçakça politikaya destek vermesini istemektedir. Bu ne vatan savunuculuğu, ne de milliliktir. Bu diğer halklara düşmanlık, halkların mücadelesini boğmak, yerel ve bölgesel savaşları kışkırtmak, emperyalistlere de rahatça at koşturabilecekleri fırsatlar sunmaktır. 

Ama referandum sonuçları farklı bir gelişmenin olabileceğinin belirtilerini ortaya koydu. Eğer bu eğilim güçlendirilip, bilinçli bir mücadele ortaklığına dönüştürülebilirse,  işçi ve emekçi merkezleri, Kürt halkıyla birlikte demokrasi, eşitlik ve barış içerisinde özgür ve yeni bir devlet, yeni bir ülke kurabilirler. Vatanın, enternasyonalizmin, emeğin gerici güruhların ayakları altına aldıkları, üzerinde tepindikleri paçavralar değil, sınıfsız, sömürüsüz yeni bir dünyanın kuruluş parolası oldukları günler için mücadele etmek. Bugün işçi ve emekçilerin, ezilen halkların, emperyalizme karşı mücadele edenlerin ihtiyacı olan işte budur.

EVRENSEL'İNMANŞETİ

101 milyarlık gasp

101 milyarlık gasp

Enflasyonla mücadele adı altında uygulanan Erdoğan-Şimşek programı, enflasyonu düşürmüyor ama ücret ve maaşları acımasızca ezmeye devam ediyor. DİSK-AR’ın araştırmasına göre sadece iki aylık enflasyon nedeniyle işçilerin, memurların ve emeklilerin cebinden en az 101 milyar lira çalındı. “Enflasyonun nedeni ücret zamları” yalanının foyası da açığa çıktı.

BİRİNCİSAYFA
SEFERSELVİ
DİSK-AR’ın araştırmasına göre sadece iki aylık enflasyon nedeniyle işçilerin, memurların ve emeklilerin cebinden en az 101 milyar lira çalındı.

Evrensel'i Takip Et